🎭 Lokman Suresi 12 Ayet Meali
Survıvorcanlı Survivor 39. Bölüm Fragmanı-5 Mart 2022 Cumartesi TV8 Abdulbasit Abdussamed Kur'an Surah 36 Yasin (Suresi) FULL. 26.07.2022. KYK Wifi Giriş - Çıkış Yapma ve KYK - Edevlet.net: Nasr suresi ezberle izaca suresi dinle Her Ayet 10 tekrar Türkçe ; Furkan suresi 74 ayet diyanet; Survivor 39. Bölüm Fragmanı-5 Mart 2022
Lokman Suresi 12. Ayetinin Meali (Anlamı): Biz Lokmân’a hikmet verdik ve: “Allah’a şükret!” buyurduk. Kim şükrederse kendi iyiliği için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse bilsin ki Allah kesinlikle hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü hamde, övgüye lâyık olan da O’dur. Lokman Suresi 12. Ayetinin Tefsiri:
10 ayet: Sonra kötülük yapanların uğradıkları son, Allah'ın ayetlerini yalanlamaları ve alay konusu edinmeleri dolayısıyla çok kötü oldu. 11. ayet: Allah, yaratmayı başlatır, sonra onu iade eder, sonra da siz O'na döndürülürsünüz. 12. ayet: Kıyamet-saatinin kopacağı gün, suçlu-günahkarlar umutsuzca yıkılırlar.
31 LOKMAN SÛRESİ 34 Ayet. Kuranı Kerim Meali ››. 031. Lokman Süresi Hakkında " Mekke döneminde inmiştir. 34 âyettir. Sûre, adını 12. ve 13. âyetlerde anılan Hz. Lokmân’dan almıştır. Sûrede başlıca, Hz. Lokmân’ın oğluna öğütleri, tevhid, peygamberlik, öldükten sonra dirilme ve haşr konularına dikkat
12- Yusuf Suresi. 13 - Ra'd Suresi. 14 - İbrahim Suresi. 15 - Hicr Suresi. 31 - Lokman Suresi. 32 - Secde Suresi. 33 - Ahzab Suresi. 34 - Sebe Suresi. 35
ImamIskender Ali Mihr. Ve andolsun ki Lokman’a hikmet verdik ki, Allah’a şükretsin. Ve kim şükrederse, o taktirde sadece kendi nefsi için şükreder. Ve kim küfrederse (inkâr ederse), o taktirde muhakkak ki Allah; Gani’dir (kimsenin şükrüne ihtiyacı yoktur), Hâmid’dir (hamdedilen).
Veandolsun ki Lokman'a hikmet verdik ki, Allah'a şükretsin. Ve kim şükrederse, o taktirde sadece kendi nefsi için şükreder. Ve kim küfrederse (inkâr ederse), o taktirde muhakkak ki Allah; Gani'dir (kimsenin şükrüne ihtiyacı yoktur), Hâmid'dir (hamdedilen). Şüphesiz biz Lokman'a “Allah'a şükret” diye hikmet verdik.
RadSuresi Türkçe Meali. CÜZ: 13, SÛRE: 13. İbn Abbas ve bazılarından rivayet edildiğine göre Mekke’de inmiştir, yalnız son ayeti Medine’de inmiştir.
1 ayet: Elif, Lam, Mim. 3. ayet: Muhsin olanlara bir hidayet ve bir rahmettir. 4. ayet: Onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler. Ve onlar kesin bir bilgiyle ahirete inanırlar. 5. ayet: İşte onlar, Rab'lerinden bir hidayet üzerindedirler ve felah bulanlar da onlardır. 6. ayet: İnsanlardan öyleleri vardır ki, bilgisizce
ÖmerNasuhi Bilmen: Kâfir olanlara de ki: «Yakında mağlup olacaksınız ve cehenneme sevkolunacaksınızdır. O ne fena bir yataktır?». Tefhim-ul Kuran: Küfredenlere de ki: «Yakında yenilgiye uğratılacaksınız ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz.». Ne kötü yataktır o.
Kuranı Kerimi anlamak, ona göre yaşayabilmek, işte bütün mesele bu. Kıyamet suresi 20. âyet Kadri Çelik meali: Hayır! Siz çarçabuk geçmekte olanı (dünyayı) seviyorsunuz. Hadid Suresi 20. Ayet Türkçe Meali ve Arapça Okunuşu. insandergisi.com › 57-hadid-suresi-20-ayet.html. (61) Sâffât (37) Sebe (34) Secde (32) Şems (91
31 Sure. Lokmân Suresi 12. Ayet Meali, Lokmân 12, 31:12. Andolsun, biz Lokmân’a “Allah’a şükret” diye hikmet verdik. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır.
IDGXr. Mushaftaki sıralamada otuz birinci, iniş sırasına göre elli yedinci sûredir. Sâffât sûresinden sonra, Sebe’ sûresinden önce Mekke döneminin ortalarında inmiştir. 27-28. âyetlerin veya 27-29. âyetlerin Medine’de indiği söylenirse de bu yöndeki rivayetler güvenilir bulunmamıştır İbn Âşûr, XXI, 138. İşte Lokman Suresi Türkçe - Arapça okunuşu... LOKMAN SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU lam mım ayatül kitabil hakım ve rahmetel lil muhsinın yükıymunes salate ve yü'tunez zekate ve hüm bil ahırati hüm yukınun ala hüdem mir rabbihim ve ülaike hümül müflihun minen nasi mey yeşterı lehvel hadısi li yüdılle an sebılillahi bi ğayri ılmiv ve yettehızeha hüzüva ülaike lehüm azabüm mühın iza tütla aleyhi ayatüna vella müstekbiran ke el lem yesma'ha keenne fı üzüneyhi vakra fe beşşirhü bi azabin elım amenu ve amilus salihati lehüm cennatün neıym fıha va'dellahi hakka ve hüvel azızül hakım semavati bi ğayri amedin teravneha ve elka fil erdı ravasiye en temıde biküm ve besse fıha min külli dabbeh ve enzelna mines semai maen fe embetna fıha min külli zevcin kerım halkullahi fe erunı maza halekallezıne min dunih beliz zalimune fı dalalim mübın le kad ateyna lukmanel hıkmete enişkür lillah ve mey yeşkür fe innema yeşküru li nefsih ve men kefera fe innellahe ğayniyyün hamıd iz kale lukmanü libnihı ve hüve yeızuhu ya büneyye la tüşrik billah inneş şirke le zulmün azıym vessaynel insane bi valideyh hamelethü ümmühu vehnen ala vehniv ve fisalühu fı ameyni enişkür lı ve li valideyk ileyyel mesıyr in cahedake ala en tüşrike bı ma leyse leke bihı ilmün fe la tütı'hüma ve sahıbhüma fid dünya ma'rufev vettebı' sebıle men enabe ileyy sümme ileyye merciuküm fe ünebbiüküm bima küntüm ta'melun büneyye inneha in tekü miskale habbetim min hardelin fe tekün fı sahratin ev fis semavati ev fil erdı ye'ti bihellah innellahe latıyfün habır büneyye ekımıs salate ve'mur bil ma'rufi venhe anil münkeri vasbir ala ma esabek inne zalike min azmil ümur la tüsa'ır haddeke lin nasi ve la temşi fil erdı meraha innellahe la yühıbbü külle muhtalin fehur fı meşyike vağdud min savtik inne emreral asvati le savtül hamır lem terav ennellahe sehhara leküm ma fis semavati ve ma fil erdı ve esbeğa aleyküm niamehu zahiratev ve batıneh ve minen nasi mey yücadilü fillahi bi ğayri ılmiv ve la hüdev ve la kitabim münır iza kıyle lehümüt tebiu ma enzellellahü kalu bel nettebiu ma vecedna aleyhi abaena e ve lev kaneş şeytanü yed'uhüm ila azabis seıyr mey yüslim vechehu ilellahi ve hüve muhsinün fe kadistemseke bil urvetil vüska ve ilellahi akıbetül ümur men kefera fe la yahzünke küfruh ileyna merciuhüm fe nünebbiühüm bima amilu innellahe alımüm bizatis sudur kalılen sümme nadtarruhüm ila azabin ğalıyz lein seeltehüm men halekas semavati vel erda le yekulünnellah kulil hamdü lillah bel ekseruhüm la ya'lemun ma fis semavati vel ard innellahe hüvel ğaniyyül hamıd lev enne ma fil erdı min şeceratin aklamüv vel bahru yemüddühu min ba'dihı seb'atü ebhurim ma nefidet kelematüllah innellahe azızün hakım halkuküm ve la ba'süküm illa ke nefsiv vahıdeh innellahe semıum basıyr lem tera ennellahe yulicül leyle fin nehari ve yulicün nehara fil leyli ve sehhareş şemsi vel kamera küllüy yecrı ila ecelim müssemmev ve ennellahe ve ma ta'melune habır bi ennellahe hüvel hakku ve enne ma yed' une min dunihil batılü ve ennellahe hüvel aliyyül kebır lem tera ennel fülke tecrı fil bahri bi nı'metillahi li yüriyeküm min ayatih inne fı zalike le ayatil li külli sabbarin şekur iza ğaşiyehüm mevcün kez zuleli deavüllahe muhlisıyne lehüd dın felemma neccahüm ilel berri fe minhüm muktesıd ve ma yechadü bi ayatina illa küllü hattarin kefur eyyühen nasütteku rabbeküm vahşev yevmel la yezı validün av veledihı ve la meludün hüve cazin av validihı şey'a inne va'dellahi hakkun fe la teğurranekümül hayatüd dünya ve la yeğurraneküm billahül ğarur ındehu ılmüs saahve yünezzilül ğays ve ya'lemü ma fil erham ve ma tedrı nefsüm maza teksibü ğada ve ma tedrı nefsüm bi eyyi erdın temut innellahe alimün habır. LOKMAN SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU LOKMAN SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU DEVAMI İÇİN TIKLAYIN LOKMAN SURESİ MEALİ Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıylaElif Lâm Mîm. ﴾1﴿ Bunlar, hikmet dolu Kitab'ın; iyilik yapanlara bir hidayet ve rahmet olarak indirilmiş âyetleridir. ﴾2-3﴿ Onlar; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren kimselerdir. Onlar ahirete de kesin olarak inanırlar. ﴾4﴿ İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. ﴾5﴿ İnsanlardan öylesi vardır ki, bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve o yolu eğlenceye almak için, eğlencelik asılsız ve faydasız sözleri satın alır. İşte onlar için aşağılayıcı bir azap vardır. ﴾6﴿ Ona âyetlerimiz okunduğu zaman; onları hiç işitmemiş gibi, kulağında bir ağırlık var da büyüklenerek arkasını döner. Ona, elem dolu bir azabı müjdele. ﴾7﴿ Şüphesiz, iman edip salih amel işleyenler için içlerinde ebedi kalacakları Naîm cennetleri vardır. Allah bu konuda gerçek bir vaadde bulunmuştur. O mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. ﴾8-9﴿ Allah gökleri görebileceğiniz direkler olmaksızın yarattı. Yeryüzüne de, sizi sarsmasın diye sabit dağlar yerleştirdi ve orada her türlü canlıyı yaydı. Gökten de yağmur indirip orada her türden güzel ve faydalı bitki bitirdik. ﴾10﴿ İşte Allah'ın yarattıkları! Haydi, Allah'ı bırakıp da taptıklarınızın yarattığını bana gösterin! Hayır, zalimler açık bir sapıklık içindedirler. ﴾11﴿ Andolsun, biz Lokmân'a "Allah'a şükret" diye hikmet verdik. Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır. ﴾12﴿ Hani Lokmân oğluna öğüt vererek şöyle demişti "Yavrum! Allah'a ortak koşma! Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür." ﴾13﴿ İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. İşte onun için insana şöyle emrettik "Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır." ﴾14﴿ "Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz ancak banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim." ﴾15﴿ Lokmân öğütlerine şöyle devam etti "Yavrum! Şüphesiz yapılan iş bir hardal tanesi ağırlığında olsa ve bir kayanın içinde, yahut göklerde ya da yerin içinde bile olsa, Allah onu çıkarır getirir. Çünkü Allah en gizli şeyleri bilendir, herşeyden hakkıyla haberdar olandır." ﴾16﴿ "Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir." ﴾17﴿ "Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez." ﴾18﴿ "Yürüyüşünde tabii ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini herhalde eşeklerin sesidir!" ﴾19﴿ Göklerde, yerde ne varsa hepsini Allah'ın sizin hizmetinize verdiğini ve açıkça yahut gizlice üzerinizdeki nimetlerini tamamladığını görmediniz mi? Yine de insanlar arasında, hiçbir bilgisi, yol göstericisi ve aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah hakkında tartışıp duranlar vardır. ﴾20﴿ Kendilerine, "Allah'ın indirdiğine uyun" denildiği zaman, "Hayır, biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız" derler. Şeytan kendilerini cehennem azabına çağırıyor olsa da mı? ﴾21﴿ Kim iyilik yaparak kendini Allah'a teslim ederse, şüphesiz en sağlam kulpa tutunmuştur. İşlerin sonu ancak Allah'a varır. ﴾22﴿ Kim inkar ederse, onun inkarı seni üzmesin. Onların dönüşleri ancak bizedir. Biz de onlara yaptıklarını haber veririz. Allah göğüslerin içindekini kalplerde olanı hakkıyla bilendir. ﴾23﴿ Biz onları dünyada biraz yararlandırırız. Sonra da onları ağır bir azaba sürükleriz. ﴾24﴿ Andolsun, eğer onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, mutlaka "Allah" derler. De ki, "Hamd Allah'a mahsustur." Fakat onların çoğu bilmezler. ﴾25﴿ Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Şüphesiz Allah her bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye layık olandır. ﴾26﴿ Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de mürekkep olsa, arkasından yedi deniz daha ona katılsa, Allah'ın sözleri yazmakla yine de tükenmez. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. ﴾27﴿ Ey insanlar! Sizin yaratılmanız ve öldükten sonra tekrar diriltilmeniz ancak bir tek insanı yaratmak ve diriltmek gibidir. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. ﴾28﴿ Görmedin mi ki Allah geceyi gündüzün içine ve gündüzü de gecenin içine sokuyor. Güneşi ve ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Her biri kendi yörüngesinde belli bir zamana kadar akar gider. Şüphesiz Allah işlediklerinizden hakkıyla haberdardır. ﴾29﴿ Bu böyledir. Çünkü Allah hakkın ta kendisidir, onu bırakıp da taptıkları ise bâtıldır. Şüphesiz Allah yücedir, büyüktür. ﴾30﴿ Görmedin mi ki, gemiler Allah'ın nimetiyle denizde akıp gitmektedir. Allah bunu âyetlerinden bir kısmını size göstermek için yapmaktadır. Şüphesiz ki bunda hakkıyla sabreden, hakkıyla şükreden herkes için ibretler vardır. ﴾31﴿ Onları denizde, bir dalga gölgelikler gibi kapladığında, dini Allah'a has kılarak ona yalvarırlar. Allah onları kurtarıp karaya çıkarınca, onlardan bir kısmı orta yolu tutar. Bizim âyetlerimizi ise ancak son derece kaypak, son derece nankör olanlar inkar eder. ﴾32﴿ Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Hiçbir babanın çocuğuna hiçbir yarar sağlayamayacağı, hiçbir çocuğun da babasına hiçbir yarar sağlayamayacağı günden korkun! Şüphesiz Allah'ın va'di gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. O aldatıcı şeytan da Allah hakkında sizi aldatmasın. ﴾33﴿ Kıyametin ne zaman kopacağı bilgisi şüphesiz yalnızca Allah katındadır. O, yağmuru indirir, rahimlerdekini bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiç kimse nerede öleceğini de bilemez. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, herşeyden hakkıyla haberdar olandır. ﴾34﴿
Kuran-ı Kerim’in 31. suresi olan Lokman Suresi, Mekke’de nazil olmuştur ve 34 ayettir. Lokman Suresi Anlamı, Arapça-Türkçe okunuşu ve Diyanet MealiLokmân Suresini sitemiz üzerinden Arapça ve Latin harfli şekilde okuyabilir, kabe imamlarından sesli olarak SuresiLokman Suresi, Mekke döneminde inmiştir. 34 âyettir. Sûre, adını 12. ve 13. âyetlerde anılan Hz. Lokmân’dan almıştır. Mekke’de nazil olmuştur. 2121 harften oluşmaktadır. Kuran-ı Kerim’de iniş sırasına göre 57. Suredir. Başındaki Huruf-u Mukatta şifreli harfler ise Elif Lam Mim’ Sure LOKMAN SURESİHakkında BilgiAdını Allah’ın Lokman Peygamberden ve verdiği hikmetten söz eden 12. ayetten almıştır. Sure 34 ayettir. Mekke döneminin ortalarında, Sâffât suresinden sonra inmiştir. 27, 28 ve 29. ayetlerin Medine’de nâzil olduğu rivayeti de vardır. Mushaftaki resmi sıralamada 31., iniş tarihine göre ise 57. suredir. Surenin nüzul sebebi olarak Alûsî, Kureyşlilerin Hz. Lokman ile ilgili soru sormalarını KonusuKur’an’ın temel nitelikleri hidayet rehberi ve rahmet olması, İyi kimselerin özellikleri ve kendilerine verilecek mükafatlar, İnkarcıların tutumları, Yüce Allah’ın varlığını, birliğini ve kudretini gösteren deliller, Yüce Allah’ın bazı sıfatları, Şükür, Ana babaya iyilik, Hz. Lokman’ın ahlâka ilişkin bazı Kur’ân-ı kerîmin iyilere hidâyet ve rahmet vesilesi olduğu, iyilerin husûsiyetleri ve mükâfâtları, kötüler ve uğrayacakları azâb, Lokman Hakîm’in oğluna nasîhatları, Allahü teâlânın ilminin ve kudretinin sınırsızlığı teâlâ Lokman sûresinde meâlen buyuruyor kiLokman aleyhimürrahme oğluna nasîhat ederek dedi ki; “Ey oğulcuğum! Allahü teâlâya şirk ortak koşma! Çünkü şirk; elbette büyük bir zulümdür. Âyet 13Kim Lokman sûresini okursa, Lokman’a aleyhimürrahme kıyâmet günü refîk arkadaş olur. Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî TefsîriLokman Suresi FaziletiResulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem buyurdu ki“Her kim Lokman suresini okursa, Emri bil maruf yapanların sayısınca o kişiye on sevap verilir ve kıyamet gününde Lokman aleyhisselam’a arkadaş olur.” Kâdı beyzavi, Beyzafi Tefsir Envarut-Tenzil ve Esrarut-Te’vil 2/98Maddi ve manevi hastalıklara karşı 7 kere okunur. Ayrıca bu sure yazılıp zemzem olan bir kabın içine konulup içilirse, birçok hastalığa Allah’ın izniyle şifa sureyi okuyup da bir vasıatya binse, meydana gelmesi muhtemel kazalara karşı kendisini korumuş sıkıntılarından kurtulmak isteyen kişi, aktarlarda satılan günlük tabir edilen sakızı balla karıştırdıktan sonra Lokman suresinin 27-28 ayetlerini bu karışıma üfler ve sabahları aç karnına yemeğe uzun bir müddet devam hastalıklara şifa istemek için Lokman suresi 7 defa Çeşitli rahatsızlıklar için sure 7 defa okunmalıdırSure Bir Kağıda yazılarak Zemzem suyu dolu bir kabın içine konur ve içilirse, vücuttaki bütün hastalıklar Allahu Teala’nın izniyle ve psikolojik rahatsızlıklar için okunacak en etkili surelerden biridir,Lokman suresi’ni evden çıkarken okuyan mümin, trafikte yaşanacak tehlikelerden uzak olur,Kabe imamı Şureym Lokman Suresi Dinle Abdulbasit Abdussamed Lokman Suresi DinleMuhammed Sıddık Minşevi Lokman Suresi Dinleبِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِLokman Suresi Arapça, Latin Harfli Okunuşu ve Diyanet Türkçe MealiBismillâhirrahmânirrahîmRahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…Lokmân Suresi 1. Ayet الٓمٓ۠ Okunuşu Elif lâm mîm. Meali Elif lâm Suresi 2. Ayet تِلْكَ اٰيَاتُ الْكِتَابِ الْحَك۪يمِۙ Okunuşu Tilke âyâtul kitâbil hakîmhakîmi. Meali Bunlar, hakîm hikmet ve hükümle dolu olan Kitab’ın Âyetleri’ Suresi 3. Ayet هُدًى وَرَحْمَةً لِلْمُحْسِن۪ينَۙ Okunuşu Huden ve rahmeten lil muhsinînmuhsinîne. Meali Muhsinler için hidayet e erdirici ve Suresi 4. Ayet اَلَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ بِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ Okunuşu Ellezîne yukîmûnes salâte ve yu’tûnez zekâte ve hum bil âhırati hum yûkinûnyûkinûne. Meali Onlar, namazı ikame ederler namaz kılarlar ve zekâtı verirler. Ve onlar, ahirete Allah’a ulaşmaya yakîn hasıl ederler kesinlikle inanırlar.Lokmân Suresi 5. Ayet اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ Okunuşu Ulâike alâ huden min rabbihim ve ulâike humul muflihûnmuflihûne. Meali İşte onlar, Rab’lerinden bir hidayet üzerindedirler. Ve işte onlar; onlar felâha Suresi 6. Ayet وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْتَر۪ي لَهْوَ الْحَد۪يثِ لِيُضِلَّ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍۙ وَيَتَّخِذَهَا هُزُوًاۜ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌ Okunuşu Ve minen nâsi men yeşterî lehvel hadîsi li yudılle an sebîlillâhi bi gayri ilmin ve yettehızehâ huzuvâhuzuven, ulâike lehum azâbun muhînmuhînun. Meali Ve insanlardan bir kısmı boş sözleri satın alırlar, ilimleri olmaksızın Allah’ın yolundan saptırmak için. Ve onu eğlence alay konusu edinirler. İşte onlar için muhin aşağılayıcı bir azap Suresi 7. Ayet وَاِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِ اٰيَاتُنَا وَلّٰى مُسْتَكْبِرًا كَاَنْ لَمْ يَسْمَعْهَا كَاَنَّ ف۪ٓي اُذُنَيْهِ وَقْرًاۚ فَبَشِّرْهُ بِعَذَابٍ اَل۪يمٍ Okunuşu Ve izâ tutlâ aleyhi âyâtunâ vellâ mustekbiran ke en lem yesma’hâ keenne fî uzuneyhi vakrâvakran, fe beşşirhu bi azâbin elîmelîmin. Meali Ve ona âyetlerimiz okunduğu zaman onu işitmemiş gibi kibirlenerek döner gider, onun kulaklarında vakra işitme engeli varmış gibi. Öyleyse onu elîm azapla müjdele ikaz et, uyar.Lokmân Suresi 8. Ayet اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتُ النَّع۪يمِۙ Okunuşu İnnellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti lehum cennâtun naîmnaîmi. Meali Muhakkak ki âmenû olanlar Allah’a ulaşmayı dileyenler ve salih amel nefs tezkiyesi yapanlar için naîm cennetleri Suresi 9. Ayet خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ وَعْدَ اللّٰهِ حَقًّاۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ Okunuşu Hâlidîne fîhâ, va’dallâhi hakkâhakkan, ve huvel azîzul hakîmhakîmu. Meali Onlar orada ebediyyen kalacak olanlardır. Allah’ın vaadi haktır. Ve O; Azîz’dir yüce, Hakîm’dir hüküm ve hikmet sahibi.Lokmân Suresi 10. Ayet خَلَقَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا وَاَلْقٰى فِي الْاَرْضِ رَوَاسِيَ اَنْ تَم۪يدَ بِكُمْ وَبَثَّ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ دَٓابَّةٍۜ وَاَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَاَنْبَتْنَا ف۪يهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ كَر۪يمٍ Okunuşu Halakas semâvâti bi gayri amedin teravnehâ ve elkâ fîl ardı ravâsiye en temîde bikum ve besse fîhâ min kulli dâbbetdâbbetin, ve enzelnâ mines semâi mâen fe enbetnâ fîhâ min kulli zevcin kerîmkerîmin. Meali Gökleri, gördüğünüz gibi direksiz olarak yarattı ve sizi sarsar sarsmasın diye sabit ve yüksek dağlar oluşturdu. Orada her çeşit yürüyen hayvandan üretip yaydı. Ve gökten su indirdik, böylece orada her kerim ikram edilmiş bitkiden çift Suresi 11. Ayet هٰذَا خَلْقُ اللّٰهِ فَاَرُون۪ي مَاذَا خَلَقَ الَّذ۪ينَ مِنْ دُونِه۪ۜ بَلِ الظَّالِمُونَ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ۟ Okunuşu Hâzâ halkullâhi fe erûnî mâzâ halakallezîne min dûnihî, beliz zâlimûne fî dalâlin mubînmubînin. Meali Bu, Allah’ın yaratmasıdır. Öyleyse O’ndan başkaları ne yarattı, bana gösterin! Hayır, zalimler, apaçık dalâlet Suresi 12. Ayet وَلَقَدْ اٰتَيْنَا لُقْمٰنَ الْحِكْمَةَ اَنِ اشْكُرْ لِلّٰهِۜ وَمَنْ يَشْكُرْ فَاِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ اللّٰهَ غَنِيٌّ حَم۪يدٌ Okunuşu Ve lekad âteynâ lukmânel hikmete enişkur lillâhlillâhi, ve men yeşkur fe innemâ yeşkuru li nefsihî, ve men kefere fe innellâhe ganiyyun hamîdhamîdun. Meali Ve andolsun ki Lokman’a hikmet verdik ki, Allah’a şükretsin. Ve kim şükrederse, o taktirde sadece kendi nefsi için şükreder. Ve kim küfrederse inkâr ederse, o taktirde muhakkak ki Allah; Gani’dir kimsenin şükrüne ihtiyacı yoktur, Hâmid’dir hamdedilen.Lokmân Suresi 13. Ayet وَاِذْ قَالَ لُقْمٰنُ لِابْنِه۪ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَيَّ لَا تُشْرِكْ بِاللّٰهِۜ اِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظ۪يمٌ Okunuşu Ve iz kâle lukmânu libnihî ve huve yaızuhu yâ buneyye lâ tuşrik billâhi, inneş şirke le zulmun azîmazîmun. Meali Ve Lokman, oğluna vaazederek öğüt vererek şöyle demişti “Ey yavrum, Allah’a şirk koşma! Muhakkak ki şirk, azîm çok büyük bir zulümdür.”Lokmân Suresi 14. Ayet وَوَصَّيْنَا الْاِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِۚ حَمَلَتْهُ اُمُّهُ وَهْنًا عَلٰى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ ف۪ي عَامَيْنِ اَنِ اشْكُرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيْكَۜ اِلَيَّ الْمَص۪يرُ Okunuşu Ve vassaynâl insâne bi vâlideyhi, hamelethu ummuhu vehnen alâ vehnin ve fisâluhu fî âmeyni enişkurlî ve li vâlideyke, ileyyel masîrmasîru. Meali Ve Biz, insana anne ve babasına bakmasını vasiyet ettik farz kıldık. Onu, annesi zorluk üzerine zorlukla taşıdı. Ve onun sütten kesilmesi iki yıldır. Hem Bana hem anne ve babana şükret! Dönüş, Bana’ Suresi 15. Ayet وَاِنْ جَاهَدَاكَ عَلٰٓى اَنْ تُشْرِكَ ب۪ي مَا لَيْسَ لَكَ بِه۪ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا وَصَاحِبْهُمَا فِي الدُّنْيَا مَعْرُوفًاۘ وَاتَّبِعْ سَب۪يلَ مَنْ اَنَابَ اِلَيَّۚ ثُمَّ اِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَاُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ Okunuşu Ve in câhedâke alâ en tuşrike bî mâ leyse leke bihî ilmun fe lâ tutı’humâ ve sâhibhumâ fîd dunyâ ma’rûfen vettebi’ sebîle men enâbe ileyye, summe ileyye merciukum fe unebbiukum bi mâ kuntum ta’melûnta’melûne. Meali Ve bilgin olmayan bir şey hakkında, şirk koşman için seninle mücâdele ederlerse, ikisine de itaat etme! Ve dünyada onlara güzellikle sahip ol. Bana yönelenlerin ruhunu Allah’a ulaştırmayı dileyenlerin yoluna tâbî ol. Sonra dönüşünüz Banadır. O zaman yaptığınız şeyleri size haber Suresi 16. Ayet يَا بُنَيَّ اِنَّهَٓا اِنْ تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ فَتَكُنْ ف۪ي صَخْرَةٍ اَوْ فِي السَّمٰوَاتِ اَوْ فِي الْاَرْضِ يَأْتِ بِهَا اللّٰهُۜ اِنَّ اللّٰهَ لَط۪يفٌ خَب۪يرٌ Okunuşu Yâ buneyye innehâ in teku miskâle habbetin min hardalin fe tekun fî sahratin ev fîs semâvâti ev fîl ardı ye’ti bihâllâhu, innellâhe latîfun habîrhabîrun. Meali Ey yavrum! Muhakkak ki o amelin, bir hardal tanesi kadar dahi olsa ve o, bir kaya içinde veya göklerde veya yerde bile olsa, Allah onu, kıyâmet günü hayat filminde karşına getirir. Muhakkak ki Allah; Lâtif’tir lütuf sahibi, Habîr’dir haberdar olan.Lokmân Suresi 17. Ayet يَا بُنَيَّ اَقِمِ الصَّلٰوةَ وَأْمُرْ بِالْمَعْرُوفِ وَانْهَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَاصْبِرْ عَلٰى مَٓا اَصَابَكَۜ اِنَّ ذٰلِكَ مِنْ عَزْمِ الْاُمُورِۚ Okunuşu Yâ buneyye ekımıs salâte ve’mur bil ma’rûfi venhe anil munkeri vasbir alâ mâ esâbeke, inne zâlike min azmil umûrumûri. Meali Ey yavrum, namazı ikame et namaz kıl! Ma’ruf ile irfanla, iyilikle emret ve münkerden kötülükten nehyet münkeri yasakla, mani ol. Ve sana isabet eden şeylere musîbetlere sabret. Muhakkak ki bu, azmedilen mutlaka yapılması gereken Suresi 18. Ayet وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِي الْاَرْضِ مَرَحًاۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍۚ Okunuşu Ve lâ tusa’ir haddeke lin nâsi ve lâ temşi fîl ardı merahan innallâhe lâ yuhıbbu kulle muhtâlin fehûrfehûrin. Meali Ve insanlardan kibirlenerek yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Muhakkak ki Allah, çalımla yürüyenlerin ve çok övünenlerin hiçbirini Suresi 19. Ayet وَاقْصِدْ ف۪ي مَشْيِكَ وَاغْضُضْ مِنْ صَوْتِكَۜ اِنَّ اَنْكَرَ الْاَصْوَاتِ لَصَوْتُ الْحَم۪يرِ۟ Okunuşu Vaksid fî meşyike vagdud min savtike, inne enkeral asvâti le savtul hamîrhamîri. Meali Ve yürüyüşünde mütevazi alçakgönüllü ol ve sesini alçalt alçak sesle konuş. Muhakkak ki seslerin en çirkini, elbette hamirin merkebin Suresi 20. Ayet اَلَمْ تَرَوْا اَنَّ اللّٰهَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ وَاَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ ظَاهِرَةً وَبَاطِنَةًۜ وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُن۪يرٍ Okunuşu E lem terav ennallâhe sahhara lekum mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı ve esbega aleykum niamehu zâhiraten ve bâtıneten, ve minen nâsi men yucâdilu fîllâhi bi gayri ilmin ve lâ huden ve lâ kitâbin munîrmunîrin. Meali Göklerde ve yerlerdeki herşeyi, Allah’ın size musahhar emrinize amade kıldığını görmediniz mi? Ve sizin üzerinizdeki görünen ve görünmeyen açık ve gizli ni’metlerini tamamladı. Ve insanlardan bir kısmı hâlâ ilmi, bir hidayete erdiricisi ve aydınlatıcı bir kitabı olmaksızın, Allah hakkında mücâdele Suresi 21. Ayet وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ اٰبَٓاءَنَاۜ اَوَلَوْ كَانَ الشَّيْطَانُ يَدْعُوهُمْ اِلٰى عَذَابِ السَّع۪يرِ Okunuşu Ve izâ kîle lehumuttebiû mâ enzelallâhu kâlû bel nettebiu mâ vecednâ aleyhi âbâenâ, e ve lev kâneş şeytânu yed’ûhum ilâ azâbis saîrsaîri. Meali Ve onlara “Allah’ın indirdiği şeye Kitaba tâbî olun!” denildiği zaman “Hayır, babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye putlara tâbî oluruz.” dediler. Ve şeytan onları, alevli ateşin cehennemin azabına çağırıyor olsa da mı?Lokmân Suresi 22. Ayet وَمَنْ يُسْلِمْ وَجْهَهُٓ اِلَى اللّٰهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰىۜ وَاِلَى اللّٰهِ عَاقِبَةُ الْاُمُورِ Okunuşu Ve men yuslim vechehu ilâllâhi ve huve muhsinun fe kadistemseke bil urvetil vuskâ, ve ilâllâhi âkibetul umûrumûri. Meali Ve kim muhsin olarak vechini Allah’a teslim ederse, o taktirde sağlam bir kulba tutunmuş olur. Ve işlerin sonucu Allah’a ulaşır.Lokmân Suresi 23. Ayet وَمَنْ كَفَرَ فَلَا يَحْزُنْكَ كُفْرُهُۜ اِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ فَنُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُواۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ Okunuşu Ve men kefere fe lâ yahzunke kufruhu, ileynâ merciuhum fe nunebbiuhum bi mâ amilû, innallâhe alîmun bi zâtis sudûrsudûri. Meali Ve kim inkâr ederse, onun küfrü seni mahzun etmesin üzmesin! Onların dönüşü, Bize’dir. Böylece yaptıkları şeyleri amelleri onlara haber vereceğiz. Muhakkak ki Allah, sinelerde olanı en iyi Suresi 24. Ayet نُمَتِّعُهُمْ قَل۪يلًا ثُمَّ نَضْطَرُّهُمْ اِلٰى عَذَابٍ غَل۪يظٍ Okunuşu Numettiuhum kalîlen summe nadtarruhum ilâ azâbin galîzgalîzin. Meali Onları biraz metalandırırız geçindiririz. Sonra onları ağır bir azaba maruz Suresi 25. Ayet وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللّٰهُۜ قُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِۜ بَلْ اَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ Okunuşu Ve le in seeltehum men halakas semâvâti vel arda le yekûlunnallâhu, kulil hamdulillâhi, bel ekseruhum lâ ya’lemûnya’lemûne. Meali Ve eğer onlara “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorarsan, mutlaka “Allah” derler. “Hamd Allah’a aittir.” de. Hayır, onların çoğu Suresi 26. Ayet لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَم۪يدُ Okunuşu Lillâhi mâ fîs semâvâti vel ardardı, innallâhe huvel ganiyyul hamîdhamîdu. Meali Göklerde ve yerde olanlar, Allah’ındır. Muhakkak ki O; Gani’dir hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, Hamîd’dir hamdedilen.Lokmân Suresi 27. Ayet وَلَوْ اَنَّ مَا فِي الْاَرْضِ مِنْ شَجَرَةٍ اَقْلَامٌ وَالْبَحْرُ يَمُدُّهُ مِنْ بَعْدِه۪ سَبْعَةُ اَبْحُرٍ مَا نَفِدَتْ كَلِمَاتُ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ Okunuşu Ve lev enne mâ fîl ardı min şeceratin aklâmun vel bahru yemudduhu min ba’dihî seb’atu ebhurin mâ nefidet kelimâtullâhi, innallâhe azîzun hakîmhakîmun. Meali Ve eğer arzda yeryüzünde bulunan ağaçlar kalem olsaydı ve denizler mürekkep olsaydı ve ondan sonra, onun yedi katı daha deniz eklenseydi, Allah’ın kelimeleri tükenmezdi. Muhakkak ki Allah; Azîz’dir çok yüce, Hakîm’dir hüküm ve hikmet sahibi.Lokmân Suresi 28. Ayet مَا خَلْقُكُمْ وَلَا بَعْثُكُمْ اِلَّا كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍۜ اِنَّ اللّٰهَ سَم۪يعٌ بَص۪يرٌ Okunuşu Mâ halkukum ve lâ ba’sukum illâ ke nefsin vâhıdetin, innallâhe semîun basîrbasîrun. Meali Sizin yaratılmanız ve beas edilmeniz yeniden diriltilmeniz, ancak tek bir nefsin yaratılması beas edilmesi gibidir. Muhakkak ki Allah; Sem’î’dir en iyi işiten, Basîr’dir en iyi gören.Lokmân Suresi 29. Ayet اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُولِجُ الَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي الَّيْلِ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَۘ كُلٌّ يَجْر۪ٓي اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى وَاَنَّ اللّٰهَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرٌ Okunuşu E lem tera ennallâhe yûlicul leyle fîn nehâri ve yûlicun nehâre fîl leyli, ve sahharaş şemse vel kamere kullun yecrî ilâ ecelin musemmen ve ennallâhe bi mâ ta’melûne habîrhabîrun. Meali Allah’ın geceyi gündüzün içine ve gündüzü gecenin içine soktuğunu görmedin mi? Güneş’i ve Ay’ı musahhar emre amade kıldı. Hepsi belirli bir süreye kadar yörüngesinde seyreder. Muhakkak ki Allah, yaptığınız şeylerden Suresi 30. Ayetذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْحَقُّ وَاَنَّ مَا يَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ الْبَاطِلُۙ وَاَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْعَلِيُّ الْكَب۪يرُ۟ Okunuşu Zâlike bi ennallâhe huvel hakku ve enne mâ yed’ûne min dûnihil bâtılu ve ennallâhe huvel aliyyul kebîrkebîru. Meali İşte bu, Allah’ın hak olması sebebiyledir. Ve O’ndan başka taptıkları şeyler mutlaka batıldır. Muhakkak ki Allah; Âli’dir yüce, Kebir’dir büyük.Lokmân Suresi 31. Ayetاَلَمْ تَرَ اَنَّ الْفُلْكَ تَجْر۪ي فِي الْبَحْرِ بِنِعْمَتِ اللّٰهِ لِيُرِيَكُمْ مِنْ اٰيَاتِه۪ۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ Okunuşu E lem tera ennel fulke tecrî fîl bahri bi ni’metillâhi li yuriyekum min âyâtihî inne fî zâlike le âyâtin li kulli sabbârin şekûrşekûrin. Meali Gemilerin denizde Allah’ın ni’metiyle yüzerek seyrettiğini görmedin mi? Âyetlerinden size göstermek için. Muhakkak ki bunda, çok sabredenlerin ve şükredenlerin hepsi için elbette âyetler deliller, ibretler Suresi 32. Ayetوَاِذَا غَشِيَهُمْ مَوْجٌ كَالظُّلَلِ دَعَوُا اللّٰهَ مُخْلِص۪ينَ لَهُ الدّ۪ينَۚ فَلَمَّا نَجّٰيهُمْ اِلَى الْبَرِّ فَمِنْهُمْ مُقْتَصِدٌۜ وَمَا يَجْحَدُ بِاٰيَاتِنَٓا اِلَّا كُلُّ خَتَّارٍ كَفُورٍ Okunuşu Ve izâ gaşiyehum mevcun kez zuleli deavûllâhe muhlisîne lehud dîndîne, fe lemmâ neccâhum ilâl berri fe minhum muktesidun, ve mâ yechadu bi âyâtinâ illâ kullu hattârin kefûrkefûrin. Meali Ve karanlık gölgeler gibi dalgalar onları sardığı zaman, dîni O’na halis kılarak Allah’a yalvarırlar. Böylece onları karaya çıkarıp kurtardığımız zaman, bundan sonra onların bir kısmı mutedil davranırlar aşırı gitmezler. Çok gaddar ve çok nankör olanlardan başkası ayetlerimizi ısrarla bilerek inkâr Suresi 33. Ayet يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ وَاخْشَوْا يَوْمًا لَا يَجْز۪ي وَالِدٌ عَنْ وَلَدِه۪ۘ وَلَا مَوْلُودٌ هُوَ جَازٍ عَنْ وَالِدِه۪ شَيْـًٔاۜ اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا۠ وَلَا يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّٰهِ الْغَرُورُ Okunuşu Yâ eyyuhân nâsuttekû rabbekum vahşev yevmen lâ yeczî vâlidun an veledihî ve lâ mevlûdun huve câzin an vâlidihî şey’en inne va’dallâhi hakkun fe lâ tegurrannekumul hayâtud dunyâ, ve lâ yagurrannekum billâhil garûrgarûru. Meali Ey insanlar, Rabbinize karşı takva sahibi olun! Ve o günden korkun ki; baba, oğluna karşılık veremez yardım edemez. Ve oğul da babasına bir şeyle karşılık veremez. Muhakkak ki Allah’ın vaadi haktır. Öyleyse dünya hayatı sakın sizi aldatmasın. Garur tagut, Allah’a karşı sakın sizi Suresi 34. Ayet اِنَّ اللّٰهَ عِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِۚ وَيُنَزِّلُ الْغَيْثَۚ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْاَرْحَامِۜ وَمَا تَدْر۪ي نَفْسٌ مَاذَا تَكْسِبُ غَدًاۜ وَمَا تَدْر۪ي نَفْسٌ بِاَيِّ اَرْضٍ تَمُوتُۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ خَب۪يرٌ Okunuşu İnnallâhe indehu ilmus sâati, ve yunezzilul gayse, ve ya’lemu mâ fîl erhâmi, ve mâ tedrî nefsun mâzâ teksibu gaden, ve mâ tedrî nefsun bi eyyi ardın temûttemûtu, innallâhe alîmun habîrhabîrun. Meali Muhakkak ki o saatin kıyâmetin ilmi, Allah’ın katındadır. Ve yağmuru, O indirir ve rahimlerde olan şeyi O bilir. Kimse yarın ne kazanacağını bilemez idrak edemez. Ve kimse arzın neresinde öleceğini bilemez idrak edemez. Muhakkak ki Allah, Alîm’dir en iyi bilen, Habîr’dir haberdar olan.Kuran-ı Kerim Hakkında BilgiKuran-ı Kerim Tüm Sureler Sıralı ListesiKur’ân-ı Kerim Nüzul İniş Sırasına göre SurelerNahl Suresi 90. Ayet TefsiriFatır Suresi 1. Ayet TefsiriFâtır Suresi 29 ve 30. AyetleriFatiha SuresiBakara SuresiBakara Suresi FaziletleriYasin suresiKısa Namaz Sureleri
Lokman Suresi, Mekke döneminde inmiştir. 34 âyettir. Sûre, adını 12. ve 13. âyetlerde anılan Hz. Lokmân’dan almıştır. Sûrede başlıca, Hz. Lokmân’ın oğluna öğütleri çerçevesinde, tevhid, peygamberlik, öldükten sonra dirilme ve haşr konularına dikkat çekilmekte, kıyamet günü için hazırlıklı olunması Suresi Arapça OkuLokman Suresi Arapça DinleLokman Suresi Türkçe OkuLokman Suresi Türkçe Meali OkuLokman Suresi Türkçe Meali DinleLokman Suresi KonusuLokman Suresi NuzülLokman Suresi FaziletiLokman Suresi Hakkında Sıkça Sorulan SorularLokman Suresi TefsiriLokman Suresi HakkındaLokman Suresi Arapça OkuLokman Suresi Arapça yazılı olarak okumak için lütfen sayfayı aşağı Suresi Arapça 1. Sayfaبِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِالٓمٓ۠١تِلْكَ اٰيَاتُ الْكِتَابِ الْحَك۪يمِۙ٢هُدًى وَرَحْمَةً لِلْمُحْسِن۪ينَۙ٣اَلَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ بِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ٤اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ٥وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْتَر۪ي لَهْوَ الْحَد۪يثِ لِيُضِلَّ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍۙ وَيَتَّخِذَهَا هُزُواًۜ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌ٦وَاِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِ اٰيَاتُنَا وَلّٰى مُسْتَكْبِراً كَاَنْ لَمْ يَسْمَعْهَا كَاَنَّ ف۪ٓي اُذُنَيْهِ وَقْراًۚ فَبَشِّرْهُ بِعَذَابٍ اَل۪يمٍ٧اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتُ النَّع۪يمِۙ٨خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ وَعْدَ اللّٰهِ حَقاًّۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ٩خَلَقَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا وَاَلْقٰى فِي الْاَرْضِ رَوَاسِيَ اَنْ تَم۪يدَ بِكُمْ وَبَثَّ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ دَٓابَّةٍۜ وَاَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَاَنْبَتْنَا ف۪يهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ كَر۪يمٍ١٠هٰذَا خَلْقُ اللّٰهِ فَاَرُون۪ي مَاذَا خَلَقَ الَّذ۪ينَ مِنْ دُونِه۪ۜ بَلِ الظَّالِمُونَ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ۟١١Lokman Suresi Arapça 2. Sayfaوَلَقَدْ اٰتَيْنَا لُقْمٰنَ الْحِكْمَةَ اَنِ اشْكُرْ لِلّٰهِۜ وَمَنْ يَشْكُرْ فَاِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ اللّٰهَ غَنِيٌّ حَم۪يدٌ١٢وَاِذْ قَالَ لُقْمٰنُ لِابْنِه۪ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَيَّ لَا تُشْرِكْ بِاللّٰهِۜ اِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظ۪يمٌ١٣وَوَصَّيْنَا الْاِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِۚ حَمَلَتْهُ اُمُّهُ وَهْناً عَلٰى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ ف۪ي عَامَيْنِ اَنِ اشْكُرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيْكَۜ اِلَيَّ الْمَص۪يرُ١٤وَاِنْ جَاهَدَاكَ عَلٰٓى اَنْ تُشْرِكَ ب۪ي مَا لَيْسَ لَكَ بِه۪ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا وَصَاحِبْهُمَا فِي الدُّنْيَا مَعْرُوفاًۘ وَاتَّبِعْ سَب۪يلَ مَنْ اَنَابَ اِلَيَّۚ ثُمَّ اِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَاُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ١٥يَا بُنَيَّ اِنَّـهَٓا اِنْ تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ فَتَكُنْ ف۪ي صَخْرَةٍ اَوْ فِي السَّمٰوَاتِ اَوْ فِي الْاَرْضِ يَأْتِ بِهَا اللّٰهُۜ اِنَّ اللّٰهَ لَط۪يفٌ خَب۪يرٌ١٦يَا بُنَيَّ اَقِمِ الصَّلٰوةَ وَأْمُرْ بِالْمَعْرُوفِ وَانْهَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَاصْبِرْ عَلٰى مَٓا اَصَابَكَۜ اِنَّ ذٰلِكَ مِنْ عَزْمِ الْاُمُورِۚ١٧وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِي الْاَرْضِ مَرَحاًۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍۚ١٨وَاقْصِدْ ف۪ي مَشْيِكَ وَاغْضُضْ مِنْ صَوْتِكَۜ اِنَّ اَنْكَرَ الْاَصْوَاتِ لَصَوْتُ الْحَم۪يرِ۟١٩Lokman Suresi Arapça 3. Sayfaاَلَمْ تَرَوْا اَنَّ اللّٰهَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ وَاَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ ظَاهِرَةً وَبَاطِنَةًۜ وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُن۪يرٍ٢٠وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ اٰبَٓاءَنَاۜ اَوَلَوْ كَانَ الشَّيْطَانُ يَدْعُوهُمْ اِلٰى عَذَابِ السَّع۪يرِ٢١وَمَنْ يُسْلِمْ وَجْهَهُٓ اِلَى اللّٰهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰىۜ وَاِلَى اللّٰهِ عَاقِبَةُ الْاُمُورِ٢٢وَمَنْ كَفَرَ فَلَا يَحْزُنْكَ كُفْرُهُۜ اِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ فَنُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُواۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ٢٣نُمَتِّعُهُمْ قَل۪يلاً ثُمَّ نَضْطَرُّهُمْ اِلٰى عَذَابٍ غَل۪يظٍ٢٤وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللّٰهُۜ قُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِۜ بَلْ اَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ٢٥لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَم۪يدُ٢٦وَلَوْ اَنَّ مَا فِي الْاَرْضِ مِنْ شَجَرَةٍ اَقْلَامٌ وَالْبَحْرُ يَمُدُّهُ مِنْ بَعْدِه۪ سَبْعَةُ اَبْحُرٍ مَا نَفِدَتْ كَلِمَاتُ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ٢٧مَا خَلْقُكُمْ وَلَا بَعْثُكُمْ اِلَّا كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍۜ اِنَّ اللّٰهَ سَم۪يعٌ بَص۪يرٌ٢٨Lokman Suresi Arapça 4. Sayfaاَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُولِجُ الَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي الَّيْلِ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَۘ كُلٌّ يَجْر۪ٓي اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى وَاَنَّ اللّٰهَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرٌ٢٩ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْحَقُّ وَاَنَّ مَا يَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ الْبَاطِلُۙ وَاَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْعَلِيُّ الْكَب۪يرُ۟٣٠اَلَمْ تَرَ اَنَّ الْفُلْكَ تَجْر۪ي فِي الْبَحْرِ بِنِعْمَتِ اللّٰهِ لِيُرِيَكُمْ مِنْ اٰيَاتِه۪ۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ٣١وَاِذَا غَشِيَهُمْ مَوْجٌ كَالظُّلَلِ دَعَوُا اللّٰهَ مُخْلِص۪ينَ لَهُ الدّ۪ينَۚ فَلَمَّا نَجّٰيهُمْ اِلَى الْبَرِّ فَمِنْهُمْ مُقْتَصِدٌۜ وَمَا يَجْحَدُ بِاٰيَاتِنَٓا اِلَّا كُلُّ خَتَّارٍ كَفُورٍ٣٢يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ وَاخْشَوْا يَوْماً لَا يَجْز۪ي وَالِدٌ عَنْ وَلَدِه۪ۘ وَلَا مَوْلُودٌ هُوَ جَازٍ عَنْ وَالِدِه۪ شَيْـٔاًۜ اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا۠ وَلَا يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّٰهِ الْغَرُورُ٣٣اِنَّ اللّٰهَ عِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِۚ وَيُنَزِّلُ الْغَيْثَۚ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْاَرْحَامِۜ وَمَا تَدْر۪ي نَفْسٌ مَاذَا تَكْسِبُ غَداًۜ وَمَا تَدْر۪ي نَفْسٌ بِاَيِّ اَرْضٍ تَمُوتُۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ خَب۪يرٌ٣٤Lokman Suresi Arapça DinleLokman Suresi Arapça Dinle, Lokman Suresi’ni Abdulbaset Abdussamed’den Arapça dinlemek için lütfen Play ▶️ butonuna Suresi Türkçe OkuLokman Suresi Türkçe latin alfabeysiyle yüzünden okumak için lütfen sayfayı aşağı Suresi Türkçe 1. SayfaBismillahir rahmanir lam ayatul kitabil ve rahmeten lil yukimunes salate ve yu’tunez zekate ve hum bil ahıreti hum ala huden min rabbihim ve ulaike humul minen nasi men yeşteri lehvel hadisi li yudılle an sebilillahi bi gayri ilmin ve yettehızeha huzuva, ulaike lehum azabun iza tutla aleyhi ayatuna vella mustekbiren ke en lem yesma’ha ke enne fi uzuneyhi vakra, fe beşşirhu bi azabin amenu ve amilus salihati lehum cennatun na’ fiha, va’dallahi hakka, ve huvel azizul semavati bi gayri amedin terevneha ve elka fil ardı revasiye en temide bikum ve besse fiha min kulli dabbeh, ve enzelna mines semai maen fe enbetna fiha min kulli zevcin halkullahi fe eruni maza halakallezine min dunih, beliz zalimune fi dalalin Suresi Türkçe 2. SayfaVe lekad ateyna lukmanel hikmete enişkur lillah, ve men yeşkur fe innema yeşkuru li nefsih, ve men kefere fe innellahe ganiyyun iz kale lukmanu libnihi ve huve yaızuhu ya buneyye la tuşrik billah, inneş şirke le zulmun vassaynel insane bi valideyh, hamelethu ummuhu vehnen ala vehnin ve fisaluhu fi ameyni enişkurli ve li valideyk, ileyyel in cahedake ala en tuşrike bi ma leyse leke bihi ilmun fe la tutı’huma ve sahibhuma fid dunya magrufen vettebi’ sebile men enabe ileyy, summe ileyye merciukum fe unebbiukum bi ma kuntum ta’ buneyye inneha in teku miskale habbetin min hardalin fe tekun fi sahretin ev fis semavati ev fil ardı ye’ti bihallah, innellahe latifun buneyye ekımıs salate ve’mur bil ma’rufi venhe anil munkeri vasbir ala ma esabek, inne zalike min azmil la tusa’ir haddeke lin nasi ve la temşi fil ardı meraha innellahe la yuhıbbu kulle muhtalin fi meşyike vagdud min savtik, inne enkerel asvati le savtul Suresi Türkçe 3. SayfaEE lem terev ennellahe sehhare lekum ma fis semavati ve ma fil ardı ve esbega aleykum niamehu zahireten ve batıneh, ve minen nasi men yucadilu fillahi bi gayri ilmin ve la huden ve la kitabin iza kile lehumuttebiu ma enzelallahu kalu bel nettebiu ma vecedna aleyhi abaena, e ve lev kaneş şeytanu yed’uhum ila azabis men yuslim vechehu ilallahi ve huve muhsinun fe kadistemseke bil urvetil vuska, ve ilallahi akibetul men kefere fe la yahzunke kufruh, ileyna merciuhum fe nunebbiuhum bi ma amil, innallahe alimun bi zatis kalilen summe nadtarruhum ila azabin le in seeltehum men halakas semavati vel arda le yekulunnellah, kulil hamdulillah, bel ekseruhum la ya’ ma fis semavati vel ard, innallahe huvel ganiyyul lev enne ma fil ardı min şeceretin aklamun vel bahru yemudduhu min ba’dihi seb’atu ebhurin ma nefidet kelimatullah, innellahe azizun halkukum ve la ba’sukum illa ke nefsin vahıdeh, innallahe semiun Suresi Türkçe 4. SayfaE lem tere ennallahe yulicul leyle fin nehari ve yulicun nehare fil leyli, ve sehhareş şemse vel kamere kullun yecri ila ecelin musemmen ve ennallahe bi ma ta’melune bi ennellahe huvel hakku ve enne ma yed’une min dunihil batılu ve ennallahe huvel aliyyul lem tere ennel fulke tecri fil bahri bi ni’metillahi li yuriyekum min ayatih inne fi zalike le ayatin li kulli sabbarin iza gaşiyehum mevcun kez zuleli deavullahe muhlisine lehud din, fe lemma neccahum ilel berri fe minhum muktesıd, ve ma yechadu bi ayatina illa kullu hattarin eyyuhen nasutteku rabbekum vahşev yevmen la yeczi validun an veledihi ve la mevludun huve cazin an validihi şey’a inne va’dallahi hakkun fe la tegurrennekumul hayatud dunya, ve la yagurrennekum billahil indehu ilmus saah, ve yunezzilul gays, ve ya’lemu ma fil erham, ve ma tedri nefsun maza teksibu gada, ve ma tedri nefsun bi eyyi ardın temut, innallahe alimun Suresi Türkçe Meali OkuLokman Suresi Türkçe Meali okumak için lütfen sayfayı aşağı Suresi Türkçe Meali 1. SayfaRahman ve Rahim olan Allah’ın Lam, sana gönderilen o hikmetli Kitab’ın ayetleridir,doğru yolu göstermek ve rahmet olmak üzere o güzellik yapan kimselereki onlar namazı kılar, zekatı verirler, ahirete de kesin inanç bunlar, Rableri tarafından bir hidayet üzeredirler, o kurtuluşa erenler işte insanlardan kimi de vardır ki, bilmeyerek Allah yolundan saptırmak ve onu alaya almak için laf eğlencesi satın alırlar, işte bunlara alçaltıcı bir azap ayetlerimiz okunduğu zaman da sanki onları işitmemiş, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış gibi kibirlenerek ensesini döner. Sen de onu acı bir azap ile müjdele!Fakat, iman edip de iyi işler yapanlar, şüphesiz onlara Naim cennetleri vardır,Allah’ın hak sözü olarak içlerinde ebedi kalmak üzere! O, pek güçlü ve gökleri direksiz yarattı, onları görüyorsunuz. Yeryüzüne de sizi çalkalar diye ağır baskılar bıraktı ve orada herbir hayvandan üretti. Hem gökten bir su indirdik de orada her hoş çeşitten bu Allah’ın yarattığıdır. Haydi gösterin bana O’ndan başkaları ne yaratmıştır? Fakat o zalimler, apaçık şaşkınlık Suresi Türkçe Meali 2. SayfaAndolsun ki, Lokman’a “Allah’a şükret!” diye hikmet verdik; kim şükrederse kendi iyiliğine eder; kim de nankörlük ederse, muhakkak Allah herşeyden müstağnidir, övülmeye Lokman da oğluna öğüt vererek demişti “Yavrum! Allah’a ortak koşma; çünkü ortak koşmak büyük bir zulümdür!Gerçi insana anasına, babasına itaat etmeyi de tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflıkla taşıdı. Onun sütten ayrılması da iki yıl içindedir. Bana ve anana babana şükret diye de tavsiye ettik. Dönüş ancak beraber her ikisi de sana hakkında hiçbir bilgin olmayan hiçi Bana ortak koşturmaya uğraşırlarsa, o vakit onlara itaat etme; onlara dünyada maruf surette iyi ve nazik davran; Bana yüz tutanın yolunu tut; sonra dönüp Bana geleceksiniz; Ben de size yaptıklarınızı haber haberin olsun ki, yaptığın bir hardal tanesi tartısı olsa da bir kaya içinde veya göklerde yahut yerin dibinde gizlense Allah onu getirir, mizanına koyar. Çünkü Allah en ince şeyleri bilen, herşeyden haberi namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır. Başına gelene sabret, çünkü bunlar azmi gerektiren insanlara karşı avurdunu şişirme böbürlenme, yeryüzünde çalımla yürüme! Çünkü Allah övüngen kurulganın hiçbirini kendini beğenen hiçbir kimseyi mutedil ol, konuşurken sesini pesden al alçalt, çünkü seslerin en beti çirkini elbette eşeklerin Suresi Türkçe Meali 3. SayfaGörmediniz mi Allah zülcelal göklerde ve yerde ne varsa, hepsini sizin emrinize vermiş, açık ve gizli olarak nimetlerini üzerinize yağdırmaktadır. Bununla beraber insanlar içinde kimi de var ki, ne bir ilme, ne bir mürşide, ne de aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın Allah hakkında mücadele “Allah’ın indirdiğine uyun!” denildiği zaman “Hayır biz atalarımızı neyin üzerinde bulduksa onun ardınca gideriz.” diyorlar. Ya şeytan onları kızgın alevli ateşin azabına çağırıyor idiyse de mi?Oysa her kim özü güzel olarak yüzünü tertemiz Allah’a tutarsa, o gerçekten en sağlam kulpa yapışmıştır. Öyle ya bütün işlerin akibeti Allah’a de inkar ederse, artık onun inkarı seni üzmesin! Onlar dönüp Bize gelecekler, o zaman Biz onlara bütün yaptıklarını haber vereceğiz. Muhakkak Allah bütün sinelerin neler sakladığını onlara biraz zevk ettiririz de sonra kendilerini korkunç bir azaba mahkum ki onlara “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan mutlaka “Allah” diyecekler. De ki “Hamdolsun Allah’a” Fakat pek çokları ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Gerçekten Allah herşeyden müstağni, övülmeye yeryüzündeki ağaçlar hep kalem olsa, deniz de mürekkep, arkasından da yedi deniz mürekkep olup kendisine katılsa Allah’ın sözleri tükenmez. Gerçekten Allah, çok güçlüdür, hikmet yaratılmanız da tekrar diriltilmeniz de ancak bir tek kişinin yaratılması ve diriltilmesi gibidir; muhakkak Allah, işitendir, Suresi Türkçe Meali 4. SayfaGörmedin mi Allah geceyi gündüze sokuyor gündüzü de geceye sokuyor. Güneş ile ayı da emrine amade kılmış. Herbiri belirli süreye doğru akıp gidiyor. Gerçekten Allah yaptıklarınızdan şundan Allah, gerçeğin ta kendisidir. O’ndan başka çağırdıklarınız hep batıldır. Ve gerçekten, Allah, tek yüksek, tek büyük olan O’ ayetlerinden delillerinden göstermek için Allah’ın lütfuyla gemilerin denizde akışına baksana! Şüphesiz ki bunda pek sabırlı ve çok sükunu olanlar için bir çok ibretler kara bulutlar gibi bir dalga sardığı zaman, dini yalnız kendisine has kılarak Allah’a yalvarırlar. Sonra karaya çıkardığı zaman içlerinden doğru giden de bulunur. Bizim ayetlerimize ancak gaddar, nankör olanlar çıfıtlık insanlar, Rabbinizden korkun ve öyle bir günü sayın öyle bir günden ürperti duyun ki, baba, çocuğundan taraf birşey ödeyemez; evlat da babasından taraf birşey ödeyecek değildir. Muhakkak Allah’ın va’di gerçektir. O halde sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve sakın o mağrur şeytan sizi Allahın affına güvendirerek aldatıp cehenneme sürüklemesin!Muhakkak Allah; evet kıyamete dair bilgi sadece O’nun yanındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde ne var O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah herşeyi bilir, herşeyden Suresi Türkçe Meali DinleLokman Suresi Türkçe Meali Dinle, Lokman Suresi Prof. Dr. Hamdi DÖNDÜREN’in Türkçe Mealini, Ahmet DENİZ’den dinlemek için lütfen Play ▶️ butonuna Suresi KonusuLokman Suresi konusu, Konusu Lokmân’ın oğluna öğütlerini içeren âyetlerde özetlenen şirk inancının yasaklanması, ana babaya saygı gösterip meşrû buyruklarına uyma, sorumluluk duygusu, iyilik için çalışma, sabır, tevazu gibi dinî ve ahlâkî ödevlerdir. Daha sonra putperestleri şirkten vazgeçirmeyi ve onlara kurtuluş yolunu göstermeyi amaçlayan bilgiler, kanıtlar ve uyarılara yer Suresi NuzülMushaftaki sıralamada otuz birinci, iniş sırasına göre elli yedinci sûredir. Sâffât sûresinden sonra, Sebe’ sûresinden önce Mekke döneminin ortalarında inmiştir. 27-28. âyetlerin veya 27-29. âyetlerin Medine’de indiği söylenirse de bu yöndeki rivayetler güvenilir bulunmamıştır İbn Âşûr, XXI, 138. Suresi FaziletiLokman Suresi fazileti,Lokman Suresi Hakkında Sıkça Sorulan Sorular Lokman Suresi Kur’an-ı Kerim’de kaçıncı sayfadadır?Lokman Suresi, Kur’an-ı Kerim’de 410. sayfada başlar, 413. sayfada biter. Lokman Suresi kaç ayettir?Lokman Suresi, 34 ayetten oluşur. Lokman Suresi hangi cüzde yer alır?Lokman Suresi, Kur’an-ı Kerim’de 21. cüzde yer alır. Lokman Suresi kaç sayfadır?Lokman Suresi, Kur’an-ı Kerim’de toplam 4 sayfa içinde yer Suresi TefsiriKur’an Yolu Tefsiri kitabından Lokman Suresi Tefsiri Suresi 1. Ayet TefsiriBazı sûrelerin başında bulunan bu harflere “hurûf-ı mukattaa” denir bilgi için bk. Bakara 2/1. Kaynak Kur’an Yolu Tefsiri Cilt 4 Sayfa 331Lokman Suresi 2-5. Ayet TefsiriKitaptan maksat Kur’ân-ı Kerîm veya onun, bu sûrenin öncesinde inmiş olan kısmıdır. Kur’an’ın niteliği olarak zikredilen hakîm kelimesi, onun en doğru ve en yararlı bilgiler içerdiğini ifade eder; 3. âyetteki hüdâ ve rahmet kelimeleri de bu anlamı açmaktadır. Kur’an âyetleri insanlık için bir nimet olmakla birlikte onlardan ancak “güzel işler peşinde olanlar” yararlanabileceklerdir. 4. âyette bu kimselerin özellikleri namazı özenle kılmak, zekâtı vermek ve âhirete kesin olarak inanmak şeklinde özetlenirken Allah’a iman şartının açıkça belirtilmesine gerek görülmemiştir, çünkü 3. âyetin sonundaki muhsin kelimesinin masdarı olan ihsan kavramı Allah’a imanı da içermektedir İbn Âşûr, XXI, 141. Nitekim bir hadiste ihsan, “Allah’a O’nu görüyormuş gibi ibadet etmektir” buyurulmuştur Buhârî, “Îmân”, 37; Müslim, “Îmân”,5-7.Bu sûrenin indiği dönemde henüz beş vakit namazın ve zekâtın farz kılınmadığı dikkate alınırsa buradaki namazı umumi mânada Allah’a “ibadet ve dua” veya o dönemdeki şekliyle namaz, zekâtı da bilhassa o sıralarda putperestlerin zulüm ve baskısı altında büyük sıkıntılar yaşayan müslümanlar için özel bir önem taşıyan “malî dayanışma” olarak anlamak yerinde olur. Kaynak Kur’an Yolu Tefsiri Cilt 4 Sayfa 331Lokman Suresi 6-7. Ayet TefsiriDünyada maddî haz ve mutluluktan başka gayeleri olmayan insanlar, başkalarını da bilgisizce Allah’ın yolundan saptırmak, alıkoymak, boş şeylerle uğraşmak maksadıyla akıl ve bilgi temeline dayanmayan anlamsız, içi boş sözlere veya bir yoruma göre çalgılı eğlencelere kendilerini kaptırır, hayatın gayesini bunlardan ibaret görür, bunlara para harcar; bunları konuşup bunları dinlerler; Allah’ın hikmetli, anlam yüklü ve dolayısıyla kurtarıcı âyetleri kendilerine okunduğunda ise büyüklenerek bunlara kulak tıkayıp sırt çevirirler. Böylece inançlı ve inkârcı kesimler arasındaki temel bir mantık ve zihniyet farkı ortaya konmaktadır.“Eğlendirici söz” diye çevirdiğimiz 6. âyetteki lehve’l-hadîs deyimi klasik tefsirlerin çoğunda mûsiki olarak açıklanmış ve bazı tefsirlerde bu âyete dayanılarak şarkı söylemenin, çalgı çalmanın, dinlemenin, bu işin ticaretini yapmanın haram olduğu ileri sürülmüştür. Ancak bu deyimin şirk inancı içeren sözler veya daha genel olarak insanlar için herhangi bir fayda getirmeyen boş ve lüzumsuz konuşmalar olduğu yolunda görüşler de zikredilmektedir bu görüşler için bk. Taberî, XXI, 60-63. İmam Mâlik bir soru üzerine âyetteki “Allah yolundan saptırmak için” ifadesine dayanarak, “Eğer müzik insanı Allah’a karşı görevlerinden alıkoyuyorsa haramdır” demiştir Kurtubî, XIV, 54. Kurtubî mûsikinin haram olduğu yolunda aktarılan bazı rivayetleri sıraladıktan sonra ünlü fıkıh bilgini Ebû Bekir İbnü’l-Arabî’ye bk. Ahkâmü’l-Kur’ân, III, 1494 dayanarak kendi görüşünü özetle şöyle belirtir İnsanların kötü duygularını tahrik eden, haramları öven şarkıların haram olduğu açıktır; ancak bu tür sakıncalar taşımayan mûsiki bayram, düğün gibi sevinçli ve mutlu zamanlarda veya dinlenmeye ve rahatlamaya ihtiyaç duyulduğu durumlarda câizdir XIV, 55-56. Bize göre –Taberî’nin de belirttiği gibi XXI, 63– lehve’l-hadîs deyiminin özel olarak şarkı ve mûsiki anlamına geldiğine dair âyette herhangi bir işaret bulunmadığına göre bu deyimin anlamını mûsiki olarak sınırlamak doğru değildir. Bu iki âyette özetlenen inkârcı psikoloji ve tavır dikkate alındığında bunun, genel olarak müşriklerin, ilâhî mesajın insanlar üzerindeki etkisini kırmak veya onları alay ve eğlence konusu yapmak için ileri sürdükleri içi boş iddialar, laf cambazlıkları şeklinde yorumlanması gerekmektedir. Nitekim 6. “âyetteki “bi-gayri ilm” bilgisiz olarak tabiri de bunu desteklemektedir. Eğer mûsiki, şiir vb. etkinlikler böyle bir kötü amaca alet ediliyorsa bunu yapanlar da âyetteki eleştiri kapsamına girer. Ayrıca burada, sadece o dönemdeki inkârcıların söz konusu tutumları değil, hangi dönemde olursa olsun “Allah’ın yolu”nu tıkama amacına yönelik zihniyet ile bunun ürünü olan tavır, tenkit ve faaliyetler de eleştirilmektedir. “Tür” diye çevirdiğimiz zevc kelimesi, sözlükte “eş, bir şeyin zıt yönden dengi, eşiti, birleşik varlığın her bir ögesi” anlamına gelir. Râgıb el-İsfahânî kelimeyi, “varlıklar topluluğunu oluşturan her bir tür” anlamında da açıklamış olup el-Müfredât, “zvc” md. meâlde bu açıklama dikkate alınmıştır. Kaynak Kur’an Yolu Tefsiri Cilt 4 Sayfa 333-334Lokman Suresi 8. Ayet Tefsiriİman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlara gelince, onları da nimetlerle dolu, içinde ebedî kalacakları cennetler bekliyor. Bunu Allah gerçek olarak vaad etmiştir. O azîzdir, hakîmdir. Kaynak Lokman Suresi 9. Ayet Tefsiriİman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlara gelince, onları da nimetlerle dolu, içinde ebedî kalacakları cennetler bekliyor. Bunu Allah gerçek olarak vaad etmiştir. O azîzdir, hakîmdir. Kaynak Lokman Suresi 10. Ayet TefsiriO, gökleri görebileceğiniz herhangi bir destek olmadan duracak şekilde yarattı, sizi sarsmaması için yere sağlam dağlar yerleştirdi, orada her türlü canlının çoğalmasını sağladı. Biz, gökten su indirip bununla yeryüzünde her türden faydalı bitkiler bitirdik. Kaynak Lokman Suresi 11. Ayet Tefsiriİşte bunlar Allah’ın yarattıklarıdır. Şimdi gösterin bana, O’ndan başkası ne yaratmış? Hayır, zalimler açık bir sapkınlık içindedirler. Kaynak Lokman Suresi 12-13. Ayet TefsiriLokmân, Kur’ân-ı Kerîm’de ismi sadece bu sûrede geçen, aynı zamanda sûrenin de ismiyle anıldığı sâlih bir kişidir. Âlimlerin çoğunluğu, Lokmân’ın peygamber olmadığını, ancak Allah’ın kendisini bilgi ve hikmetle şereflendirdiğini belirtirler. İslâm öncesi Arap toplumunda da onun bilge bir kişi olduğu kabul edilir, saygıyla anılırdı. İslâm tarihi kaynaklarında ve tefsirlerde soyu, milliyeti, hayatı ve sözleriyle ilgili güvenilirliği tartışmalı çeşitli rivayetler vardır bilgi için bk. Ömer Faruk Harman, “Lokmân”, İFAV Ans., III, 123-124.Müfessirler 12. âyette Lokmân’a verildiği bildirilen hikmet kelimesini, “din konusunda derin bilgi, sahih inanç, akıl, yerinde ve doğru konuşma, isabetli görüş ve davranış” olarak açıklamışlardır Taberî, XXI, 67; İbn Atıyye, IV, 346. Hikmet hem doğru bilgi, inanç ve düşünceyi hem de bu zihnî birikimin mümkün olan en mükemmel şekilde hayata geçirilmesini ifade birikimi olan bir insan bu birikimini doğru, yerinde ve gerektiği ölçüde kullanmaz yahut yanlış yerlerde kullanırsa bu insana âlim denebilirse de hakîm denemez; çünkü hikmet kavramı, “bilgiyi yerli yerince kullanma” anlamına da gelir. Buna göre bilgisini doğru ve gerektiği şekilde kullanmayan insan, bilginin şükrünü yerine getirmemiş olur; bilgisini belirtildiği şekilde kullanan ise şükür ödevini yerine getirdiği gibi bunun faydasını da yine kendisi görmüş, yani bilgisini değerlendirmiş ve sonuçta onu kendisi için faydalı hale getirmiş olur. 12. âyette “O’na şükreden kendi iyiliği için şükretmiş olur…” buyurulurken bu gerçeğe de işaret verilen hikmetin çerçevesi çizilirken tevhid inancının başta geldiği görülmektedir. Esasen bu, şükrün de birinci şartıdır; bu sebeple Lokmân, kendisi Allah’ın birliğine inandığı gibi oğluna da şirkten uzak durmayı öğütlemiştir. Âdil olmayan hakîm olamaz; adalet, “her şeyi yerli yerince yapmak, herkese hakkını vermek”tir. Herhangi bir şeyi Allah’a ortak koşan yani Allah’tan başkasına tanrılık nitelikleri yükleyen kişi, Allah’ın hakkı olan tanrılığı başkasına vermiş, böylece haksızlık zulüm yapmış demektir; üstelik bu tutum, haksızlıkların en büyüğüdür. Bu sebeple âyette “O’na ortak koşmak çok büyük bir haksızlıktır” buyurulmuştur. Esasen İslâm’ın en başta şirki ortadan kaldırmayı hedeflemesi de Allah’a ortak koşmanın, bütün kötülüklerin başında geldiği ve diğer birçok kötülüğün temel sebebi olduğu anlayışına dayanır. Kaynak Kur’an Yolu Tefsiri Cilt 4 Sayfa 336-337Lokman Suresi 14-15. Ayet TefsiriSûrenin Lokmân’a ayrılan bölümünde, araya ana babaya itaat konusundaki bu iki âyetin girmesiyle ilgili iki farklı açıklama yapılmıştır. Bir yoruma göre bu iki âyet de Lokmân’a ait sözlerdir. Buna göre âyetin başında “Allah bana buyurdu ki…” şeklinde bir ifade takdir etmek gerekir. Diğer bir yoruma göre bu âyetler araya sokulmuş bir açıklama itirâzıyye mahiyetinde olup amaç, ana babaya saygının önemini, ayrıca bunun sınırını ve Allah’a saygıyla ilişkisini ortaya koymaktır.“Çocuğun sütten kesilmesi iki yıl içinde olur” şeklinde çevirdiğimiz ifade, emzirmenin normal süresi iki yıl kadar olmakla birlikte bunun mutlaka tamamlanması gerekmediğine, ana baba isterlerse çocuğun iki yıl dolmadan da sütten kesilebileceğine işaret eder ayrıca bk. Bakara2/233. “Ey insan, hem bana hem ana babana minnet duymalısın” buyurularak Allah’a minnettarlıkla ana babaya minnettarlığın birlikte emredilmesinin sebebi, Allah’ın insanı var edip onu nimetleriyle rızıklandırması, ana babanın da insanın hem dünyaya gelmesine vesile olması hem de hayatının en zayıf dönemlerinde, çocukluğunda, hastalığında ona kol kanat germesi, yetiştirip büyütmesi, beslemesi ve eğitmesidir Râzî, XXV, 147; Şevkânî, IV, 273. Âyette annenin fedakârlığına özel bir vurgu yapıldığı görülmekte, dolaylı olarak onun daha çok ilgi ve sevgi beklediğine işaret edilmektedir. Nitekim Hz. Peygamber de, “Yâ Resûlellah! Kime iyilik etmeliyim?” şeklindeki bir soruya, “annene” diye cevap vermiş; “Sonra kime?” denilince yine “annene” demiş; üçüncü defa tekrarlanan soruya da aynı cevabı vermiş; nihayet dördüncüsünde “babana” buyurmuştur Müsned, V, 3, 5; Tirmizî, “Birr”, 1. Ancak Allah’ın hakkı bütün hakların önünde olduğu için ana baba çocuklarını bu hakkı ihlâl etmeye yani onu tevhid inancından sapmaya veya Allah’ın açıkça yasakladığı başka işler yapmaya zorlarlarsa kesinlikle onların bu baskısına boyun eğilmeyecek; bununla birlikte meşrû ve mâkul olan istekleri yerine getirilecektir ayrıca bk. Ankebût 29/8. Kaynak Kur’an Yolu Tefsiri Cilt 4 Sayfa 337-338Lokman Suresi 16-19. Ayet TefsiriLokmân’ın oğluna yönelttiği bu öğütler de Allah’ın ona verdiği hikmetin meyveleridir. Kuşkusuz insanın yaptığı her şey –ne kadar saklanırsa saklansın– Allah’ın mutlaka onu bildiği, dolayısıyla onun hesabını soracağı inancı ve bilinci ile bundan doğan sorumluluk duygusu ve kaygısı ahlâkî hayatın temelidir. Nitekim meşhur bir özdeyişte “Hikmetin başı Allah korkusudur” denilmiştir. Büyük şairimiz Mehmed Âkif’in, “Ne irfandır veren ahlâka yükseklik ne vicdandır / Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır” şeklindeki beyti de bu gerçeğin güzel bir iyi ve itaatkâr bir kul olduğunu gösteren üç örnek davranışın sıralandığı 17. âyetteki “namaz” Allah’a kulluk ödevini, “iyi olanı emredip kötü olana karşı koymak” toplumsal davranışlar karşısındaki kulluğun gerektirdiği yapıcı tutumu, “sabır” ise maddî ve sosyal çevreden gelen sıkıntıları, belâları birer imtihan bilip metanetle karşılama olgunluğunu yansıtır. Âyetteki “İşte bunlar, kararlılık gerektiren işlerdendir” ifadesi, bu müsbet davranışların, kulluktaki kemali gösteren birer örnek olduğunu, hayatın şartları içinde yerine getirilmesi gereken böyle daha başka yüksek davranışlar da bulunduğunu gösterir. 18-19. âyetlerde ise kaçınılması gereken olumsuz davranışlardan örnekler verilmektedir. Bu örneklerin, özellikle kendini beğenmişlerin, başka insanları aşağılayıcı tutumlarından seçilmiş olması ve bunların Allah sevgisinden mahrum kalacakları uyarısında bulunulması, Kur’an’ın insan onuruna verdiği değeri yansıtması bakımından özellikle dikkat çekicidir. Kaynak Kur’an Yolu Tefsiri Cilt 4 Sayfa 338Lokman Suresi 20-21. Ayet TefsiriYukarıda 13. âyet, Lokmân’ın dilinden “Allah’a ortak koşmak çok büyük bir haksızlıktır” buyurulmuştu. İşte bu ve bundan sonraki âyetlerde Allah’ın varlık ve birliğine dair kanıtlar sıralanarak insanların bu büyük haksızlığa sapmaktan kurtarılması amaçlanmaktadır. Allah’ın, göklerde ve yerde bulunan şeyleri insanların hizmetine vermesinden maksat, bu varlıkların, insanların yararlanabileceği şekilde yaratılmış, düzenlenmiş olmasıdır. Nitekim âyetin devamındaki “nimetlerini gizli ve açık olarak önünüze serdiğini…” şeklindeki ifade de bunu göstermektedir. Âyetin başındaki “görmez misiniz” sorusu, insanların varlık düzenini sağlıklı bir şekilde incelerlerse bu gerçeği kendi akıllarıyla da kavrayabileceklerine işaret 20. âyet metnindeki “ilim” akla veya nakle dayanan bilgi, “hüdâ” akıl ve basîret, “kitâbün münîr” ise ilâhî vahiy olarak açıklanmıştır İbn Atıyye, IV, 352; Şevkânî, IV, 277; krş. Râzî, XXV, 152. Buna göre putperestlerin ve benzer inanç sahiplerinin atalarından devraldıkları bâtıl inançları, gelenekleri, hurafeleri yaşatmakta ısrar etmeleri ne doğru bilgiye ne akıl ve basîrete ne de ilâhî vahye dayanmaktadır; aksine sadece şeytanın bir aldatması olup 21. âyette ifade buyurulduğu üzere sonu da kaçınılmaz olarak cehennem azabıdır. Kaynak Kur’an Yolu Tefsiri Cilt 4 Sayfa 342Lokman Suresi 22. Ayet TefsiriYukarıda Allah’ın yolunu bırakıp atalarının bâtıl inanç ve geleneklerini sürdürenlerin şeytanın davetine uydukları bildirilmişti; burada ise kendilerini Allah’a teslim edenlerin, yani Allah’a inanıp O’nun yolundan gidenlerin bu doğru ve kurtarıcı tercihleriyle “sağlam kulp”a yapışmış olacakları, yani yollarının doğru, âkıbetlerinin hayırlı ve güvenli olacağı müjdelenmektedir. “Kendini iyiliğe adamış” diye çevirdiğimiz muhsin kelimesi, sözlükte “iyilik eden, güzel davranan, yaptığını güzel yapan” gibi anlamlara gelir. Ancak bu bağlamda özellikle “içten bir kulluk sergileyerek Allah’a yönelme” şeklinde dinî bir anlam içerdiği anlaşılmaktadır. Nitekim bir hadiste, muhsin kelimesinin masdarı olan ihsan kavramı, “Allah’a O’nu görüyormuş gibi ibadet etmektir” şeklinde açıklanmıştır Buhârî, “Îmân”, 37; Müslim, “Îmân”, 5-7. Kaynak Kur’an Yolu Tefsiri Cilt 4 Sayfa 342-343Lokman Suresi 23-24. Ayet TefsiriResûlullah muhataplarının İslâm davetini kabul ederek kurtuluşa ermelerini büyük bir arzuyla istiyor, bunun için canla başla çalışıyor, ancak onun bu iyi niyetine, yüksek insanî tavrına rağmen halkının önemli bir kısmı eski yanlış inançlarında direniyor, bu da onu son derece üzüyordu. İşte bu âyetlerde Allah Teâlâ resulünü teselli etmekte; inkârcılara da kalplerinin derinliklerindeki kin, öfke, düşmanlık gibi kötü duygu ve düşüncelere varıncaya kadar her türlü hallerini eksiksiz bildiğini haber vererek âkıbetleri konusunda onları uyarmaktadır. Kaynak Kur’an Yolu Tefsiri Cilt 4 Sayfa 343Lokman Suresi 25-29. Ayet TefsiriPutperest Araplar, aslında Allah’ın varlığına inanıyor, sorulduğunda O’nun yaratıcı kudretini tanıdıklarını ifade ediyorlardı; fakat putlarını aracı tanrılar saydıkları için Allah’ı bırakıp putlara tapıyor, onlara sığınıyor, böylelikle şirk inancına sapıyorlardı. 25. âyetteki “Bütün övgüler Allah’a mahsustur” ifadesi, Allah’tan başka hiçbir varlığa tanrılık sıfatı, işlevi ve kutsallığı yüklenemeyeceği, ibadet edilemeyeceği anlamını içermektedir. 26. âyetten sûrenin sonuna kadar devam eden kısım, neden bütün övgülerin Allah’a mahsus olduğu sorusunun âdeta cevabı mahiyetindedir. Zira 26. âyete göre müşriklerin taptıkları putlar da dahil olmak üzere evrendeki her şey Allah’a aittir, O’nun mülküdür; her şey O’na muhtaçtır ve O’nun hiç kimseye, hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, dolayısıyla yaratma ve yönetmesinde kayıtsız bir hürriyete âyette Allah’ın bilgisinin zenginliği ve sınırsızlığı, 28-29. âyetlerde kudretinin mükemmelliği, kusursuz ve hikmetli yaratıcılığı özetlenmektedir. Kısaca 25. âyetteki “Bütün övgüler Allah’a mahsustur” hükmü, 27-29. âyetlerde şu üç öncüle dayandırılmıştır a Allah evrenin mutlak ve özgür yöneticisidir; b O’nun, insan zihninin kuşatamayacağı derecede sınırsız ilmi vardır; c Her şeyi kolaylıkla var eden, varlığını sürdüren veya varlığına son veren üstün kudretin sahibidir. Kaynak Lokman Suresi 30. Ayet TefsiriAllah’ın irade, ilim ve kudreti hakkındaki bu kesin bilgilerden sonra 30. âyette artık reddedilmesi mümkün olmayan kesin hüküm ortaya konmaktadır “Allah hakikatin kendisidir; O’nun dışında taptıkları şeyler ise asılsızdır ve Allah, yalnızca O, en yücedir, en büyüktür.” Kaynak Kur’an Yolu Tefsiri Cilt 4 Sayfa 344Lokman Suresi 31-33. Ayet TefsiriAllah’ın insanlığa sayısız nimetlerinden biri daha hatırlatıldıktan sonra 32. âyette insanların çaresiz kaldığı zamanlarla esenlik zamanlarındaki dinî tutumları arasında görülen tutarsızlığa dikkat çekilmekte; 33. âyette ise ön yargı, inat, taassup gibi olumsuz şartlanmalarla gönül ve zihin dünyası yoksullaşmamış her normal insan için kurtarıcı değer taşıyan uyarılar yer almaktadır.“… orta yolu tutar” diye çevirdiğimiz muktasıd kelimesi tefsirlerde farklı şekillerde açıklanmıştır. İbn Abbas, Hasan-ı Basrî, Râzî, Şevkânî gibi âlimler bu kelimeyi, “Tehlike sırasında ulaştığı samimi inancını kurtulunca da sürdürür” şeklinde olumlu bir tutum olarak açıklarken Mücâhid, Taberî gibi bazı müfessirler de “Sözüyle dengeli, ölçüye uygun yani doğru bir inancı ifade etmekle birlikte inkârını içinde saklar” şeklinde olumsuz bir anlamda yorumlamışlardır bu yorumlar için bk. Taberî, XXI, 85; İbn Atıyye, IV, 355; İbn Kesîr, VI, 353-354; Râzî, XXV, 162; Şevkânî, IV, 281. Bize göre –Râgıb el-İsfahânî’nin el-Müfredât’ında, Fâtır sûresinin 32. âyetindeki aynı kelimeye getirdiği açıklama dikkate alındığında– âyetin bağlamına, “İnkâr etmekle inanmak arasında tereddüde düşer, ortada kalır” şeklindeki yorum daha uygun düşmektedir; meâlde de bu anlam tercih edilmiştir muktasıd kelimesinin anlamı için ayrıca bk. Fâtır 35/32. Kaynak Kur’an Yolu Tefsiri Cilt 4 Sayfa 344Lokman Suresi 34. Ayet TefsiriSûre, Allah’ın ilminin ve kudretinin kusursuzluğunu özetleyen ve ilâhî bilgi ile insan bilgisi arasındaki büyük farkı gösteren ifadelerle son bulmaktadır. Klasik tefsirlerde bu âyete dayanılarak, kıyametin nezaman kopacağını, yağmurun ne zaman yağacağını, rahimlerdeki bebeğin cinsiyetinin ve ten renginin ne olduğunu, insanın ileride neler elde edeceğini, gelecekte ne gibi durumlarla karşılaşacağını ve ne zaman nerede öleceğini Allah’tan başkasının bilemeyeceği ileri sürülmüş, dolayısıyla bunlara “mugayyebât-ı hams” beş bilinmeyen denilmiştir meselâ bk. Taberî, XXI, 88-89; İbn Atıyye, IV, 356. Halbuki âyette kıyametin ne zaman kopacağı bilgisinin sadece Allah’a ait olduğu, kezâ hiç kimsenin yarın ne elde edeceğini ve nerede öleceğini bilemeyeceği, dolayısıyla bu bilgilerin de sadece Allah’a ait olduğu belirtilmekte; fakat yağmurun yağma zamanı ve rahimdeki bebek hakkında “Bunları da yalnız Allah bilir” gibi bir sınırlama bulunmamakta; sadece yağmuru Allah’ın yağdırdığı, dolayısıyla zamanını da bildiği; kezâ O’nun rahimlerdekini de bildiği ifade edilmektedir. Bu ifadeden kesinlikle bu iki konuda Allah’tan başkasının önceden bilgi sahibi olamayacağı anlamı çıkmaz; diğer bir ifadeyle âyette diğer üç konudaki bilginin yalnız Allah’a mahsus olduğu açıkça belirtilirken yağmurun vakti ve henüz doğmamış olan bebeğin cinsiyeti ve özellikleri hakkında, böyle bir sınırlamaya yer verilmemiştir; bu da –eski tefsircilerin iddiasının aksine– belirtilen iki konuda insanların önceden bilgi sahibi olabileceklerini gösterir. Nitekim çağımızda bilim bu noktaya gelmiştir. Ancak, kuşku yok ki bu, insanın belirtilen konularda veya benzerlerinde önceden bildiklerinin mutlaka aynıyla gerçekleşeceği anlamına gelmez; zira olmuş ve olacak tabiat olaylarını bütün yönleriyle eksiksiz bilen yüce Allah, insanların bilgilerini ve tahminlerini alt üst eden yeni durumlar yaratabilir ve böylece insanların olmasını bekledikleri olaylar gerçekleşmeyebilir. Kaynak Kur’an Yolu Tefsiri Cilt 4 Sayfa 344-345Lokman Suresi HakkındaMekke döneminde Saffât sûresinden sonra nâzil olmuştur. 27-28 veya 27-29. âyetlerin Medine’de indiği söylenirse de üslûp ve muhteva bütünlüğü bu iddianın zayıf olduğunu göstermektedir M. Tâhir b. Âşûr, XXI, 138; M. İzzet Derveze, III, 157. Adını 12-19. âyetlerde kendisinden bahsedilen Lokmân’dan almıştır. Otuz dört âyet olup fâsılası “د، ر، ظ، م، ن” muhtevası dört bölümde incelenebilir. İlk bölümde âyet 1-11 Kur’an’ın hikmet, hidayet ve rahmet kaynağı olduğu belirtildikten sonra ondan istifade edenlerin temel özellikleri namazı kılmak, zekâtı vermek ve âhirete inanmak şeklinde özetlenir. Bu sûrenin indiği dönemde henüz beş vakit namazın ve zekâtın farz kılınmadığı dikkate alınırsa buradaki namazı umumi mânada Allah’a ibadet ve dua veya o dönemdeki şekliyle namaz, zekâtı da bilhassa o sırada müşriklerin baskısı altında büyük sıkıntılar çeken müslümanlar için önem taşıyan malî dayanışma olarak anlamak yerinde olur. 6-7. âyetler, Mekke müşriklerinin İslâm ve müslümanlar karşısındaki karakteristik tutumlarını özetlemektedir. Buna göre onlar, hikâye ve masal türü bazı sözlerle Kur’an arasında benzerlik kurar, vahyi alay konusu yaparlar, böylece kendileri sapkın oldukları gibi başkalarını da Allah yolundan saptırmayı hedeflerlerdi; Allah’ın âyetleri kendilerine okunduğunda küstahça bir gurura kapılır, tam bir duyarsızlık ve ilgisizlik sergilerlerdi. Bu bölümün son iki âyetinde ilâhî kudretin canlı ve cansız varlıkları nasıl meydana getirdiği belirtildikten sonra putperestlere hitaben, “İşte bunlar Allah’ın yarattıklarıdır; şimdi gösterin bana, O’ndan başkası ne yaratmıştır?” denilmekte ve Allah’tan başka bir varlığa tapmanın hem mantıksız hem de haksız bir tutum olduğu bölümde 12-19 Lokmân’dan bahsedilmektedir. Ancak burada onun hayatı ve kimliği hakkında bilgi verilmeyip sadece Allah’ın ona hikmet bahşettiği belirtilmekte ve oğluna hakîmâne öğütleri sıralanmaktadır. Bu öğütler Allah’a ortak koşmamak, anneye babaya iyi davranmak, namaz kılmak, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak, sabırlı olmak, böbürlenmemek, başkalarını küçümsememek, alçak gönüllü olmak gibi dinî ve ahlâkî konuları bölüm âyet 20-32 Allah’ın insanlara verdiği nimetlerle O’nun yüceliğine ilişkin açıklamalardan oluşur. Bölümün başında Allah’ın göklerde ve yerde olan şeyleri insanların hizmetine verdiği, görünür ve görünmez nimetleri önlerine serdiği belirtilmektedir. 20. âyetin başındaki, “Görmez misiniz?” ifadesi, insanların varlık düzenini sağlıklı bir şekilde incelemeleri halinde evrendeki ilâhî kudret ve hikmete delâlet eden düzeni ve bu düzenin insanlara nimet olarak yansıyan yönlerini kendi akıllarıyla da kavrayabileceklerine işaret etmektedir. 21. âyette, Allah’ın indirdiği hükümlere uymaya çağrıldıkları halde bu çağrıya uymayıp atalarının bâtıl inanç ve geleneklerini sürdürmekte ısrar eden inkârcıların, böylece Allah’ın daveti yerine kendilerini alevli ateşin azabına çağıran şeytanın davetine uydukları, 22. âyette ise Allah’a teslim olup O’nun yolundan gidenlerin sağlam kulpa yapışmış bulundukları ve onların yollarının doğru, âkıbetlerinin hayırlı olduğu anlatılmaktadır. Daha sonra Allah’ın ilminin genişliğine dikkat çekilmekte ve gücünün sonsuzluğu ile, insanların tamamının yaratılması ve âhirette hepsinin diriltilmesinin bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibi olduğu vurgulanmakta, ayrıca bazı kozmolojik delillere yer bölümde âyet 33-34 kıyamet gününde kimsenin kimseye fayda veremeyeceği belirtilerek müminlerin geçici dünya hayatının aldatıcılığına kapılmamaları gerektiği yönündeki uyarıların ardından sûre, Allah’ın ilminin ve kudretinin kusursuzluğunu özetleyen ve ilâhî bilgiyle insan bilgisi arasındaki büyük farkı gösteren ifadelerle sona ermektedir. Burada Allah’ın kıyametin vakti, yağmurun yağdırılması, rahimlerdeki çocuklar, insanın gelecekte elde edeceği şeyler ve ölüm vakti konularındaki kuşatıcı ilmine dikkat çekilmektedir. Bir hadiste Hz. Peygamber’in gaybın anahtarlarının beş olduğunu söyleyip bu âyeti okuduğu bildirilir Buhârî, “Tefsîrü’l-Ķurǿân”, 31. Bu sebeple âyette sayılan konulara “mugayyebât-ı hams” beş bilinmeyen şey denilmiştir Taberî, XXI, 88-89; İbn Atıyye el-Endelüsî, IV, 356. Ancak âyette kıyametin ne zaman kopacağına dair bilginin yalnız Allah’a ait olduğu, hiç kimsenin yarın ne kazanacağını ve nerede öleceğini bilemeyeceği belirtilmiş; yağmurun yağma vakti ve rahimdeki çocuk hakkında, “Bunları da yalnız Allah bilir, başkası bilemez” gibi sınırlayıcı bir ifade kullanılmamış, “Allah … yağmuru yağdırmakta ve rahimlerdekini bilmektedir” buyurulmuştur. Bu ise meteorolojik tahminlerle ve ceninin cinsiyetinin tesbit edilmesiyle çelişmemektedir. Ayrıca âyette, Allah’ın diğer bütün varlık ve olaylar gibi bu beş konuyu sadece zamanı bakımından değil insan bilgisinin aksine bütün yönleriyle ve kusursuz, sınırsız olarak bildiğine dikkat sûresini okuyanlara kıyamet günü Lokmân’ın arkadaş olacağına ve bunların yaptıkları iyiliklere karşı onlarca sevap verileceğine dair rivayetler Zemahşerî, III, 239 temel hadis kaynaklarında yer almadığı gibi araştırmalarda da bunların mevzû olduğu belirtilmiştir Muhammed et-Trablusî, II, 719.Lokmân sûresiyle ilgili bazı eserler yazılmıştır. Ebü’l-Azm el-İsfahânî’nin Tefsîru sûreti Loķmân İÜ Ktp., nr. 1873, Muhammed Mustafa el-Merâgī’nin Tefsîru sûreteyLoķmân ve’l-ǾAśr Kahire 1943, Kâmil Selâme ed-Daks’ın, et-Tefsîrü’l-edebî li-sûreti Loķmân Cidde 1397/1977, Abdülfettâh Îsâ el-Berberî’nin, Min esrâri’l-beyân fî sûreti Loķmân Kahire 1986, Muhammed Re’fet Saîd’in Sûretü Loķmân beyne ĥikmeti’t-tenzîl ve tenâsübi’s-süver Kahire 1992, Mehmet Cesur’un Lokman Sûresi Işığında Ailede Çocuğun Ahlâkî Eğitimi İstanbul 1997 ve Yunus Ekin’in İslâm Ahlâkı Açısından Lokman Sûresi’nin Tefsiri 1994, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü bunlar arasında “Tefsîrü’l-Ķurǿân”, 31; Tirmizî, “Tefsîrü’l-Ķurǿân”, 31; Taberî, CâmiǾu’l-beyân, XXI, 88-89; Vâhidî, Esbâbü’n-nüzûl nşr. İsâm b. Abdülmuhsin el-Humeydân, Beyrut 1411/1991, s. 345-347; Zemahşerî, el-Keşşâf, III, 228-239; İbn Atıyye el-Endelüsî, el-Muĥarrerü’l-vecîz nşr. Abdüsselâm Abdüşşâfî Muhammed, Beyrut 1413/1993, IV, 356; Kurtubî, el-CâmiǾ, XIV, 50-83; İbn Kesîr, Tefsîrü’l-Ķurǿâni’l-Ǿažîm, Beyrut 1385/1966, VI, 376-403; Muhammed et-Trablusî, el-Keşfü’l-ilâhî Ǿan şedîdi’ż-żaǾf ve’l-mevżûǾ ve’l-vâhî nşr. M. Mahmûd Ahmed Bekkâr, Mekke 1408/1987, II, 719; Şevkânî, Fetĥu’l-ķadîr, IV, 233-246; Âlûsî, Rûĥu’l-meǾânî, XXI, 61-115; M. Tâhir b. Âşûr, et-Taĥrîr ve’t-tenvîr, Tunus 1984, XXI, 138; M. İzzet Derveze, et-Tefsirü’l-Hadîs Nüzul Sırasına Göre Kur’an Tefsiri trc. Ahmet Çelen – Mehmet Çelen, İstanbul 1997, III, Üzüm We use cookies on our website to give you the most relevant experience by remembering your preferences and repeat visits. By clicking “Accept All”, you consent to the use of ALL the cookies. However, you may visit "Cookie Settings" to provide a controlled consent.
Bu yazıda “Lokman suresinin 12 -17. ayetlerinin meallerini okuyunuz.” sorusunun cevabını kısaca yazdık. Lokman Suresi 12-17 , ayetlerinin meallerini yazdık, okuyalım;﴾12﴿ Andolsun ki vaktiyle Lokmân’a şu hikmeti vermiştik “Allah’a şükret, O’na şükreden kendi iyiliği için şükretmiş olur; nankörlük eden de bilmelidir ki Allah’ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, O her türlü övgüye lâyıktır.”﴾13﴿ Lokmân oğluna öğüt verirken ona şöyle dedi “Sevgili oğlum! Allah’a ortak koşma; çünkü O’na ortak koşmak kesinlikle çok büyük bir haksızlıktır.”﴾14﴿ Biz insana anne babasıyla ilgili öğütler verdik. Annesi, güçten kuvvetten düşerek onu karnında taşımıştır; çocuğun sütten kesilmesi iki yıl içinde olur. Bunun için ey insan, hem bana hem anne babana minnet duymalısın; sonunda dönüş yalnız banadır.﴾15﴿ Eğer anne baban, hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşman için seni zorlarlarsa bu durumda onlara uyma ama yine de onlara dünyada iyi davran; yüzünü ve özünü bana çevirenlerin yolunu izle; dönüşünüz yalnız banadır, O zaman yapıp ettiklerinizin sonucunu size bildireceğim.﴾16﴿ Lokmân, “Sevgili oğlum” dedi, “Yaptığın iş bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa, bir kayanın içinde saklansa veya göklerde yahut yerin dibinde bulunsa yine de Allah onu açığa çıkarır. Kuşkusuz Allah her şeyi bütün gizlilikleriyle bilir, O her şeyden haberdardır.”﴾17﴿ “Yavrucuğum, namazını özenle kıl, iyi olanı emret, kötü olana karşı koy, başına gelene sabret. İşte bunlar, kararlılık gerektiren işlerdendir.”İLAVE BİLGİ NOTU Kur’an’ın 31. suresidir. Mekke döneminde indirildiğine inanılan 34 ayetten oluşur. Sure, adını 12. ve 13. Ayetlerde anılan Lokman Hekim’den almıştır. . 17. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitabı cevapları
وَلَقَدْ آتَيْنَا لُقْمَانَ الْحِكْمَةَ أَنِ اشْكُرْ لِلَّهِ ۚ وَمَنْ يَشْكُرْ فَإِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهِ ۖ وَمَنْ كَفَرَ فَإِنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ حَمِيدٌ Ve le kad ateyna lukmanel hıkmete enişkür lillah ve mey yeşkür fe innema yeşküru li nefsih ve men kefera fe innellahe ğayniyyün hamıd Kelime Okunuşu Anlamı Kökü وَلَقَدْ veleḳad ve andolsun اتَيْنَا āteynā biz verdik لُقْمَانَ luḳmāne Lokman’a الْحِكْمَةَ l-Hikmete hikmet يَشْكُرْ yeşkur şükrederse فَإِنَّمَا feinnemā şüphesiz يَشْكُرُ yeşkuru şükreder لِنَفْسِهِ linefsihi kendisi için كَفَرَ kefera inkar ederse غَنِيٌّ ğaniyyun zengindir حَمِيدٌ Hamīdun övülmüştür Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı Ve andolsun ki biz, şükret Allah’a diye Lokmân’a hikmet verdik ve kim şükrederse faydası kendisinedir ve kim nankörlük ederse artık şüphe yok ki Allah, müstağnîdir, hamde lâyık odur. Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan Andolsun biz, Lokman’a isabetli söz söylemek ve iş yapmak hususiyeti, akıl ve derin bilgi verdik ve Allah’a şükret dedik. Çünkü O’na şükreden, kendi iyiliği için şükretmiş olur. Nankörlük etmeyi, yani Allah’tan gelen gerçekleri örtbas etmek suretiyle, yaşamayı tercih eden ise bilsin ki, Allah kesinlikle hiçbir şeye muhtaç değildir ve her zaman eksiksiz övgülere layıktır. Adem Uğur Adem Uğur Andolsun biz Lokman’a Allah’a şükret! diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye lâyıktır. Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi Andolsun ki biz Lukman’a, Allâh’a şükretmesi için Hikmet sistemli düşünme aklı verdik... Kim şükrederse, sadece kendi benliğine şükreder... Kim de inkâr ederse hakikatindeki nimeti, şüphesiz ki Allâh Ğaniyy’dir, Hamiyd’dir. Ahmet Varol Ahmet Varol ’Allah’a şükret’ diye hikmeti verdik. Kim şükrederse ancak kendi için şükreder. Kim de nankörlük ederse şüphesiz Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, övgüye layık olandır. Ali Bulaç Ali Bulaç Andolsun, Lukman’a "Allah’a şükret" diye hikmet verdik. Kim şükrederse, artık o, kendi lehine şükreder. Kim inkar ederse, artık şüphesiz, Allah, Gani hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmayandır, Hamiddir hamd yalnızca O’na aittir. Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz Doğrusu peygamber değil de hikmet sahibi olan Lokmân’a, "Allah’a şükret!" diye ilim ve anlayış verdik. Kim Allah’a ibadet suretiyle şükrederse, ancak kendi nefsi için sevabına şükreder. Kim de nimeti inkâr ederse, şübhe yok ki Allah, onun şükrüne muhtaç değildir, Hamîd’dir= hamd olunmaya lâyıktır. Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı Andolsun biz, Lokmân`a “Allah`a şükret” diye hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir; her türlü övgüye lâyıktır. Bekir Sadak Bekir Sadak And olsun ki, Lokman’a, Allah’a sukretmesi icin hikmet verdik. sukreden kimse ancak kendisi icin sukretmis olur. Nankorluk eden ise, bilsin ki, Allah her seyden mustagnidir, ovulmege layik olandir. Celal Yıldırım Celal Yıldırım And olsun ki Lukmân’a, Allah’a şükret diye hikmet verdik. Kim şükrederse ancak kendi lehine şükretmiş olur; kim de nankörlük ederse, şüphesiz ki Allah ganiydir, hiç kimsenin şükrüne ihtiyacı yoktur, övülmeğe çok daha lâyıktır. Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu Andolsun ki, biz Lokman`a “Allah`a şükret” diye hikmet verdik. Kim Allah`ın nimetlerine şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir kimsenin şükrüne ihtiyacı yoktur, övülmeye lâyıktır. Diyanet İşleri Diyanet İşleri Andolsun, biz Lokmân’a "Allah’a şükret" diye hikmet verdik. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır. Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı Andolsun biz Lokman’a Allah’a şükret! diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye lâyıktır. Edip Yüksel Edip Yüksel Lokman’a bilgelik verdik "ALLAH’a şükretmelisin." Kim şükrederse kendisi için şükreder; kim nankörlük ederse, elbette ALLAH muhtaç değildir, Çok Övülendir. Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır Andolsun ki biz, Lokman’a Allah’a şükret!» diye hikmet verdik. Kim şükrederse kendi iyiliğine eder. Kim de nankörlük ederse, şüphesiz ki Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, daima övülmeye layıktır. Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran Andolsun ki, biz Lokman’a hikmet verdik. Allah’a şükret» dedik, kim şükrederse kendisi için şükreder. Kim nankörlük ederse bilsin ki, Allah zengindir, övülmeye lâyık olandır. Gültekin Onan Gültekin Onan Andolsun, Lokman’a "Tanrı’ya şükret" diye hikmet verdik. Kim şükrederse, artık o kendi lehine şükreder. Kim küfrederse, doğrusu Tanrı ganidir, hamiddir. Harun Yıldırım Harun Yıldırım Andolsun biz Lokman’a Allah’a şükret! diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye lâyıktır. Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay Andolsun ki biz Lukman’a, Allaha şükret diye rek, hikmet verdik. Kim şükrederse ancak kendi fâidesi için şükreder. Kim de nankörlük ederse hiç şüphe yok ki Allah ganîdir müstağnidir, her hamde o lâyıkdır. Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat And olsun ki, Lokmân`a `Allah`a şükret!` diye hikmet verdik. Ve kim şükrederse, artık ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, hiç şübhesiz ki Allah, Ganîhiçkimsenin şükrüne muhtaç olmayandır, Hamîd hamd edilmeye yegâne lâyık olandır. İbn-i Kesir İbn-i Kesir Andolsun ki; Biz, Allah’a şükret diye Lokman’a hikmeti verdik. Kim şükrederse; ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de küfrederse; muhakkak ki Allah; Gani’dir, Hamid’dir. İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz Biz şükretsin diye Lokman’a, insanlara hükmetme bilgisini verdik. Kim şükrederse, kendisi için şükretmiş olur. Kimde gerçekleri inkâr ederse, bilsin ki Allah sınırsız bir zenginliğe sahip olup, ihtiyaçsız ve övülmeye layık olandır. İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr Ve andolsun ki Lokman’a hikmet verdik ki, Allah’a şükretsin. Ve kim şükrederse, o taktirde sadece kendi nefsi için şükreder. Ve kim küfrederse inkâr ederse, o taktirde muhakkak ki Allah; Gani’dir kimsenin şükrüne ihtiyacı yoktur, Hamid’dir hamdedilen. Kadri Çelik Kadri Çelik Şüphesiz biz Lokman’a "Allah’a şükret" diye hikmet verdik. Kim şükrederse artık o, kendi nefsi lehine şükreder. Kim de nankörlüğe saparsa şüphesiz Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, daima övülmeye layıktır. Muhammed Esed Muhammed Esed Biz, Lokman’a şu hikmeti bağışladık "Allah’a şükret; çünkü O’na şükreden kendi iyiliği için şükretmiş olur; nankörlük etmeyi tercih eden ise bilsin ki, Allah, kesinlikle hiçbir şeye muhtaç değildir ve her zaman hamde layıktır". Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu Doğrusu Biz Lokman`a da şu hikmeti bahşetmiştik "Allah`a şükret! Çünkü O`na şükreden kendi lehine şükretmiş olur. Fakat kim de nankörlük ederse, iyi bilsin ki Allah kendi kendine yeterli olandır, her tür övgüye layık olandır. Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen Zât-ı uluhiyetime andolsun ki, Lokman’a Allah’a şükret diye hikmet verdik ve her kim şükrederse ancak kendi nefsi için şükretmiş olur ve her kim de nankörlük ederse süphe yok ki, Allah ganîdir, hamîddir. Ömer Öngüt Ömer Öngüt Andolsun ki biz Lokman’a Allah’a şükretmesi için hikmet verdik. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, övülmeye lâyık olandır. Sadık Türkmen Sadık Türkmen Ant olsun, Biz Lokman’a hikmet/bilgelik verdik. "Allah’a şükret!" diyerek. Kim şükrederse ancak kendisi içindir. Kim de inkâr/nankörlük ederse; Şüphesiz ki Allah; zengindir, her türlü övgüye lâyıktır. Seyyid Kutub Seyyid Kutub Andolsun ki, biz Lokman’a hikmet verdik. Allah’a şükret» dedik, kim şükrederse kendisi için şükreder. Kim nankörlük ederse bilsin ki, Allah zengindir, övülmeye lâyık olandır. Suat Yıldırım Suat Yıldırım Biz Lokmana "Allah’a şükret" diye hikmet verdik. Kim şükrederse kendisi için şükreder. Kim nankörlük ederse bilsin ki Allah müstağnidir, hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye lâyıktır. Süleyman Ateş Süleyman Ateş Andolsun biz Lokman’a, "Allah’a şükret!" diye hikmet verdik, kim şükrederse kendisi için şükreder; kim nankörlük ederse Allâh zengindir, onun şükrüne muhtaç değildir, övülmüştür hamde lâyıktır. Şaban Piriş Şaban Piriş Allah’a şükretsin diye Lokman’a hikmet vermiştik. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükreder; Kim de nankörlük ederse, şüphesiz Allah’ın ihtiyacı yoktur, hamde layıktır. Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an Andolsun, biz Lokman’a Allah’a şükret» diye hikmet verdik. Kim şükrederse, artık o, kendi nefsi lehine şükreder. Kim de küfre saparsa, artık hiç şüphesiz Allah, Ganî hiç kimseye ve hiç bir şeye muhtaç olmayan dır, Hamîd hamd da yalnızca O’na ait dir. Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk Yemin olsun, biz Lukman’a şu yolda hikmet verdik "Allah’a şükret." Şükreden kendisi lehine şükreder. Nankörlük edense şunu bilmeli Allah Ganî’dir, Hamîd’dir. Yusuf Ali İngilizce Yusuf Ali İngilizce we bestowed in the past Wisdom on Luqman "Show thy gratitude to Allah." Any who is so grateful does so to the profit of his own soul but if any is ungrateful, verily Allah is free of all wants, Worthy of all praise.
lokman suresi 12 ayet meali