♥️ Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım Nilüfer

GÜNKOPER. Eğitim Durumu: Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü 2004-08. Mesleki Çalışmalar, Oynadığı Oyunlar: “Kırmızı Pazartesi”, “Bozuk Düzen”, “Binali ile Temir”, “Sokak Kedileri”. Kurum Dışı Mesleki Çalışmalar, Oynadığı Oyunlar:“Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım Bir Haldun Taner Klasiği: ‘Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım’ (Ege Küçükkiper) SANAT KÜTÜPHANESİ TİYATRO. 7 Eylül 2021. Yayın Tarihi: 7 Eylül 2021. By MAKALE. Oyunun baş karakterleri olan Vicdani ve Efruz’un yaşamlarından, dönemin sosyal, ağırlıklı olarak siyasal, kültürel ve az da olsa dini yapısını mercek TiyatroyaNilüfer Özünel Gülenler yönetimindeki Çanakkale Belediyesi Kent Tiyatrosu ile adım attı. Burada Zengin Mutfağı, Şahları da Vururlar, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım başta olmak üzere pek çok oyunda rol aldı. GözlerimiKaparım Vazifemi Yaparım (Anlatan ve Nilüfer Rolleri - 2019) Yetenekler. Basketbol (lisans), Yüzme, At binme, Dublaj, Şan. Yabancı Dil. Almanca “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı”, “Keşanlı Ali Destanı”, “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” gibi dillere pelesenk olmuş oyunları ile tanıdığımız Taner, dünya çapında HaldunTaner doğmuş, 100 yıl olmuş, doğum yılını, 100 yaşın kutlu oluşunu bir oyunla; "Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım" ile alkışlıyoruz. Bir hiciv, bir ortaoyunu, bir geleneksel öğreti, bir başyapıt. Türk tiyatrosunun en nadide örneklerinden, yakın tarihimizin en güzel tanıklıklarından bir oyun. Not: 6. NilüferKent Tiyatrosu. Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım gibi yapıtlarından seçilen bölümler, tiyatrocuların performanslarıyla yeniden canlandırılıyor. GözlerimiKaparım Vazifemi Yaparım ’dı. Oyunun her noktasını ayrı ayrı be ğenmi ş, Taner’in mizahına hayran olmu ştum. Sanırım tiyatrocu olmaya o zamanlar karar verdim. Fakat yine de tanımlamakta güçlük çekti ğim bazı rahatsızlıklarım vardı oyun hakkında. Özellikle kadın Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım" Alanya Kültür Merkezinde 20-21 Aralık günleri saat 20:00´da. "Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım" adlı oyunumuz 2 perdeli 150 dakikalık yetişkin bir tiyatro oyunu olup Alanya Kültür Merkezi A salonunda 20-21 Aralık günleri saat 20:00'da sahnelenecektir. Kategori: Edebiyat / Oyun Yazar: Haldun Taner ISBN: -4 Sayfa Sayısı: 132 Ölçü: 13.5 x 21 cm YKY’de İlk Baskı Tarihi: Haziran 2015 Haldun Taner, “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım”ın iki kahramanı Vicdani ile Efruz’un şahsında 20. yüzyıl Türkiye’sinin analizini yapıyor. Karagöz’lerle Hacivat’lara uzak yakın aynalar tutarak ‘gözlerimi kaparım HaldunTaner doğmuş, 100 yıl olmuş, doğum yılını, 100 yaşın kutlu oluşunu bir oyunla; "Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım" ile alkışlıyoruz. Bir hiciv, bir ortaoyunu, bir geleneksel öğreti, bir başyapıt. Türk tiyatrosunun en nadide örneklerinden, yakın tarihimizin en güzel tanıklıklarından bir oyun. Bu güzel doğumgünü kutlamasına Ankara Devlet Tiyatrosu Nisan BankacılıkDüzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK), Mayıs ayında devreye soktuğu ve “Zorla güzellik olur mu?” başlığıyla ele aldığım uygulamaya ilişkin ilk cezaları kestiği bilgisi basına yansıdı. Kamuyu Aydınlatma Platformuna (KAP) açıklama yapan bir banka, aktif rasyosunun BDDK’nın 18 Nisan 2020 tarih ve 9000 sayılı kararında belirlenen oranın altında xfgOe7F. ilk oynadigim oyun literatüre, ilk kez ziya gökalp tarafından sokulmuş bir lakırdıdır.. oral sex yapmaktan hoslanmayan ya da oral sex yapilamayacak kadar kotu durumda olan bir cinsel organa insanin oral sex yapmak zorunda oldugu zamanlarda kendini telkin ederken kullandigi ozlu soz. tiyatrocular arasında kısaca "göz kap vaz yap" olarak adlandırılan,haldun tanerin kanımca her zaman yetkinliğini koruyacak harika oyunu. prof. dr. özdemir nutkunun 1999 da sahnelediği ve dramaturji masasında görev aldığım bir haldun taner oyunu. çocukluk arkadaşı olan ve beraber büyüyen iki arkadaşın tezat kişiliğinde dönemin türkiye'sine, insani ve toplumsal çelişkilerine ayna tutan bir oyundur. haldun taner'in nasıl bir ekol olduğunu kanıtlayan oyunlardandır. üzerinde çalıştığımızda, özellikle güzel müzikleriyle eğlenmemize yol açan bir oyundu aynı zamanda. onlardan biri basın şarkısıydı. hatta hala ezberimde olan bu süper şarkının sözlerini de yazayım tam olsun ...basın olay kovuştururkamuoyu oluştururpireyi deve yapar bazıdeveyi pireleştirirgöz telekstekulak kiriştebazen iştebazen oynaştaçat oradaçat kapı arkasındabasın her yerde hazırkim kimle neredefiliz fostokızkaç çorapla geldi paristenferhunde'nin flörtüne zaman ayrılıyor eşindenizler basın hepsini renkli ilavesindebasın politikanın içindeo ne dedi, bu ne kodukim yürüyor kabinedenkızıştırır, yatıştırırkarıştırır, kırıştırır"siz neysenizbaşınızdakiler de o"demiş bir büyük adam,belki hatırlarsınız siz neyseniz basında obasın sizin aynanız. abd askerlerinin gorevleri hakkindaki aciklamalarinda gordugumuz uzre masum insanlari bombaladiklarini gozardi ederek eylemlerine devam etmeleri ve bunun uzerine piskin piskin ve gururlu bir sekilde bu bizim gorevimiz diyebilmeleri. seyircili genel provasına gittiğim ilk oyun. ünsal coşar, vicdani rolünde çok başarılı; keza sabri özmener de efruz rolünü iyi kuşanmış. hülya gülşen ırmak, her zamanki sıcaklığını yansıtıyor. levent ülgen ise, bu oyuna gişe yaptırılmak için televizyon denen illette ünlenen isminden yararlanılan bir aktörmüş gibi geldi taner'e zaten diyecek bir şey yok. keşke yaşasaydı da, 2000'li yılların sahibinin sesi plaklarını görseydi. ya da, iyi ki görmedi... "gözlerimi açarım vazifeden kaçarım" lafının tam tersi bir dönem bursa devlet tiyatrosunda celal kadri kınoğlu ile birlikte sahneye konmuş, üzerinden yıllar geçmesine rağmen daha dün gibi hatırlanan izleyiciyi de heyecanlara sürüklemesi itibariyle hafızalardan silinmeyen, haldun taner'in muhteşem oyunu. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın. Eleştiri oklarının hedefinde Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir’e destek ziyaretinde bulunan heyet adına konuşan CHP İl Başkanı Ahmet Altun, Akdemir’e bağlılıklarını ifade etti Gözlerimi Kaparım, Vazifemi yaparım! Cumhuriyet Halk Partisi İl, İlçe Belediye Başkanları, CHP’li Belediye Meclis Üyeleri ve partililer geniş katılımlı bir heyetle Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir’i makamında ziyaret etti. Ziyaret sırasında Akdemir ve Altun’un objektiflerimize yansıyan bir fotoğraf karesi ünlü yazar ve yönetmen Haldun Taner’in Gözlerimi Kaparım, Vazifemi yaparım’ tiyatro eserini yönelik eleştirilere destek amaçlı giden heyet adına konuşan CHP İl Başkanı Ahmet Altun, “Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde kumpaslarda rol alıp, partisine, milletine ihanet edecek onursuz, gurursuz bir üye yoktur. Zonguldak’ın coğrafi yapısı bellidir. Bu konum şehrimizin yerleşim alanını olumsuz yönde etkilemektedir. Başkanımızı sudan sebeplerle yem etmeyeceğiz “şeklinde konuştu. “HALKIMLA İÇ İÇEYİM” Kendisine destek ziyaretin bulunan partililere teşekkür eden Akdemir, halkla iç içe olmasından rahatsız olanların olduğunu belirterek, “Vatandaşlarımız sağ olsun. Gittiğim mahalleye mahallenin muhtarını da alıp gidiyorum. Gayet güzel bir şekilde karşılıyorlar. Merak etme başkanım hep birlikte çözeriz’ diyorlar. Bu bana yetiyor. Halkımla bütünlüğü sağladığım için birileri rahatsız oluyor. Ben rahatsız edeceğim onları. Görevimi devam ettirdiğim sürece ben onları bu şekilde rahatsız edeceğim.” dedi. “HÜSEYİN BEY BENİ ARAMADI’ DİYOR” Akdemir, sel akşamı Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ve Şerafettin Turpcu’nun kendisini aradığını anımsatarak, “Özcan Bey, Şerafettin Bey o gecenin ardından hemen beni aradılar. Hüseyin Bey diyor ki, Beni aramadı’ Ey Hüseyin Beyciğim, ey milletvekilim, sen mi beni arayacaksın yoksa ben mi seni arayacağım? Alın ben dosyamı hazırladım ve Sayın Valime sunacağım ve ondan sonra milletvekillerimize sunacağım. Ben o zaman arayacağım” diye konuştu. “KARADUMAN’IN KAPASİTESİ O KADAR” AKP Merkez İlçe Başkanı Metin Karadauman’ın kendisine yönelik yaptığı eleştirilere yanıt veren Akdemir, “Metin Karaduman arkadaşımız başka bir şey bilmeyen bir arkadaşımız. Doların şeyini bile bilmeyen adam ticaret yapıyor. Genç arkadaşımız ilçe başkanlığını ele geçirmiş ve oradan kendine yer arıyor. Karaduman arkadaşımıza çok görmüyorum, kapasitesi o kadar” şeklinde konuştu. Aycan KARADAĞ Haldun Taner, “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım”ın iki kahramanı Vicdani ile Efruz’un şahsında 20. yüzyıl Türkiye’sinin analizini yapıyor. Karagöz’lerle Hacivat’lara uzak yakın aynalar tutarak gözlerimi kaparım vazifemi yaparım’ anlayışına tatlı-sert dokunuyor. “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım”ın ana teması da bir yanlış koşullandırma. Oyunun ekseni, küçük ezik bir adam. Kapsadığı süre, yakın tarihimizin yetmiş yılı. Dekoru, Türkiye ve Yakındoğu haritası. 31 Mart’tan 12 Mart’a kadar oynanan siyasi oyunların zengin arka fonu önünde çeşitli dönemlerin, çeşitli koşullandırma evrelerinin kurbanı bir küçük, bir ezik adamın acı komedyasını izliyoruz, on beş tablo boyunca.” Haldun Taner “Çok soylu bir tiyatro eseri bu. Üstelik Haldun Taner o cesur ama cesaretini kabul ettirmesini iyi bilen; taşlayıcı ama kırmadan taşlayıcı, tatlı, yumuşak üslubu ile bu güzel eserini büsbütün güçlü kılmış. Tiyatro geçmişimizin bütün olanaklarından –Karagöz, tuluat, kanto gibi– bilge bir ustalıkla yararlanan Taner, gerçekten ilgi çekici, uyarıcı ve başarılı bir sonuca ulaşmış.” Çetin A. Özkırım Oyun Hakkında Yorumlar Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Başlangıç Yılı 2013 Paylaş Kadro Yazan Haldun Taner Yöneten Can Doğan Dramaturgi Özge Ökten Sahne Tasarımı Ayhan Doğan Kostüm Tasarımı Gamze Kuş Koreografi Eftal Gülbudak Işık Tasarımı Fatih Mehmet Haroğlu Ses Düzeni Özgür Yaşar İşler ve Metin Küçükyılmaz Video Tasarımı Funda Köseoğlu Oyuncular Can Alibeyoğlu, Şeyda Arslan, Özgür Atkın, İrem Arslan Aydın, Mert Aykul, Barış Çağatay Çakıroğlu, Uğur Dilbaz, İrem Erkaya, Can Ertuğrul, Elyesa Çağlar Evkaya, Yasemin Gezgin, Eftal Gülbudak, Ümran İnceoğlu, Yılmaz Meydaneri, Neslihan Öztürk, Ersin Umulu, Derya Keykubat Yenigün, Zeynep Göktay Dilbaz, Pınar Demiral Oyun Hakkında “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” adlı müzikal oyunda, 31 Mart Olayı ile başlayan ve 1960 yılının ortalarına kadar devam eden süreçte, ülkemizin siyasal ve toplumsal durumu tüm gerçekliğiyle yansıtılıyor. Beraber büyüyen Vicdani ile Efruz’un ilerleyen hayatları ve ilişkileri üzerinden, içindeki vatan sevgisini ve ülkesinin çıkarlarını kendi hayatından bile üstün tutan Vicdani Yurdakuler’in her zaman yenilmeye mahkûm, düzene ayak uyduramayan ve haksızlıklarla dolu hayatı gözler önüne seriliyor. Fotoğraf ve Videolar Oyun Hakkında Haberler - İBB Şehir Tiyatroları; Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım - Şehir Tiyatroları, 3'ü yeni 27 oyunla sezona başlıyor - Şehir Tiyatroları'nda Bu Hafta - Şehir Tiyatroları'nda Bu Hafta 9-13 Nisan 2014 Yorumlar Pablo - 3/30/2013 Guzel oyun ama cok uzun gereksiz yere komedi olsun diye konulmus bir suru replik ve sahne var..190dk gecmek bilmedi..ayrietten oyun IBB tarafindan degistirilmis Derya - 3/30/2013 Şuanda Şehir Tiyatrolarında oynuyor bu oyun. Oyuncuları farklı tabi ama oynayan tüm oyuncular rolünün hakkını veriyor. Gerçekten izlenmesi gereken bir oyun. ERDUMLU - 3/30/2013 Vicdani de, Efruz da maalesef icimizden birileri... Tiyatro seyircisi, Efruz-u hic benimsemedi, herkes Vicdani-yi ayakta alkisladi... Sanirsiniz ki, salondaki herkes Vicdani !!! Aralarinda hic Efruz yok !!! Oyun, mukemmele ramak kalmis... Eser, buyuk ustat Haldun Taner-e ait bir kere... Fazla soze hakikaten hacet yok... Oyuncular, fevkalade bir performans sergilediler... Emegi gecen herkesi bir kez daha tebrik ediyorum... Kesinlikle tavsiye ediyorum, ben defalarca daha seyredecegim Allah nasip ettigi surece... Bu konuda sizlere de tavsiyem, muhakkak izleyin... naim zeren - 4/5/2013 Büyük usta Haldun Taner’in bu oyunu, Sadece metni itibariyle mutlaka izlenmeli. Dostluk, arkadaşlık ,sevgi ,saygı, vatan , vazife vs. gibi erdemleri taşıyan Vicdani’nin; Sistemin çarkları içerisinde yok oluşunu, yok edilmeye çalışan Türkiye’nin, 1908 ile 1960 Yılları arasındaki yaşam paralelliğinde anlatılıyor. Yalnız; Makaslanan birkaç sahne var. Bugün ki yaşadıklarımızdan çok şeyler bulacaksınız. Sahnelenmesine gelince; İyi bir Vicdani, vasat bir Efruz, Nefis anlatıcılar, kötü bir profesör, şahane Meralifer, Güzel bir Lalifer, iyi bir Nilüfer vs. oyuncular elinden geleni yapmış. Dekor ve Müzik gayet güzel. Slayt düşüncesi mükemmel. Danslar şahane. Bu oyunun özelliği; Her bölüm önemli bir mesaj vurguluyor. Bu mesajları seyiciye aktardığınız Sürece başarılısınız. Bu mesajların birçoğu aktarılamadı. Nedenine gelince; Repliğe yerleştirilen mesajlar, oyuncu tarafından vurgulanmadı ör. Plak kompleksi Haldun Taner akıcı bir Türkçe ile yazmış ama, döneminde kullandığı bazı kelimeler ve deyimler Günümüzde bilinmiyor. Hissi kablel vuku gibi Birçok kelime seyirci tarafından anlaşılmadı. Sahneler, çok geride oluşturulmuş. Bu yüzden vurgu sahneleri aktarılamadı. Özellikle final sahnesi güme gitti. Her haliyle mutlaka seyredilmeli. Ancak insan kendine soruyor; Acaba bu oyunu Engin Alkan mı Yönetseydi? naim zeren - 4/20/2013 19 nisanda oyunu tekrar izledim. Oyuncular harika bir yol katetmişler. Hepsi mükemmeldi. Ancak oyuna patronlar müdahale etmiş. Patron kim? siyasi iktidar. Müdahale ne? Atatürk-ölümü ile ilgili sahneler uzundu ve seyirci dakikalarca kısa olarak geçiştirilmiş. Sarhoşun sahneden ayrılışında söylediği şarkı değiştirilmiş, -beraber yürüdük biz bu yollarda- şarkısı ilave edilmiş. Anladınız siz onu naim zeren - 4/20/2013 ŞEHİR TİYATROLARINDA OYUNLARA SİYASİ GÖRÜŞ MÜDAHALESİ Arkadaşlar, Büyük Usta Haldun Taner-in, -Gözlerimi kaparım Vazifemi yaparım - adlı oyunu Şehir tiyatrolarında bu yıl sahneye kondu. Ben bu oyunu çok iyi bilirim. 1983 yılında Dostlar Tiyatrosu bünyesinde, Gençlik deneme Sahnesi adı altındaki amatör tiyatroda bu oyunu bir yıl çalıştık. maddi nedenlerle sahneye üzülmüştük. Oyun iki karakter; Vicdani ve Efruz adlı iki arkadaşın aynı mahallede doğumundan itibaren 1908 ile 1977 yılları içerisindeki aykırı hayatlarını Türkiye-nin yaşam paralelliğinde anlatıyor. Şehir Tiyatrolarında oynandığını öğrenince büyük bir hevesle ve merakla 4 Nisan-da 2013-te gittim. Zannediyorum 3. veya 4. sahneleneşiydi. Oyuncular fena oynamadılar. Bazı sahneler kesilmişti ama Özgün metine son derece sadık kalınmıştı. Sahne gerisinde, büyük bir çerçeve içerisinde uygulanan slayt sistemi çok güzeldi. 4 Nisan 2013-te seyrettiğim zaman; Atatürk-ün 10 kasım 1938 de ölümü ile ilgili slayt gösterisi gayet uzun tutulmuştu. seyirci en az beş dakika alkışlamıştı. Hepimiz duygulandık. birde, oyunun sonlarında bir sarhoş sahnesi var. Sarhoş sahneden -benim gönlüm sarhoştur - şarkısını söyleyerek çıkar. 19 NİSAN 2013 -te bir daha seyrettim. Atatürk-ün ölümü ile ilgili slayt sahneleri makaslanmış. Pırt diye geçiştiriliyor. Seyircinin algılamasına ve dolayısıyla alkışlamasına fırsat verilmiyor. hele sarhoş sahnesi, MiDE BULANDIRICI sarhoş sahne önünde akan oyununun sonunda yerinde kalkıyor ve yürüyor, yalpalıyor. Tiyatro deyimiyle - bir yabancılaştırma yapılarak- en önde oturan HESAPTA SEYİRCİ seyirciden yardım istiyor ve seyirciyle el ele tutuşup, bir müddet yürürken, -BERABER YÜRÜDÜK BİZ BU YOLLARDA- şarkısını bağırarak söylüyor . Anlıyacağınız, -PATRON OYUNA MÜDAHALE ETMİŞ. YÜREĞİM ACIDI BU ÜLKEYİ MAHVEDEN ANLAYIŞ; ASA KİMDEYSE SÜLEYMAN ODUR ANLAYIŞI. NE ÇEKTİ BU MİLLET SÜLEYMAN MERAKINDAN BEEE... bayülger - 10/12/2013 Oyunu bu akşam itibariyle izledim ve çok beğendim. Vicdani rolüyle Uğur Dilbaz çok başarılıydı. Diğer oyuncular da çok istekli ve gayretliydiler. Sarhoş rolündeki arkadaşın söylediği şarkı ile çok ciddi bir gönderme ve kinaye vardı. Bunu birilerine yaranma gibi algılayan izleyicilere hayret ettim doğrusu! Atatürk fotoğrafları geçerken seyirci uzun süre alkışladı. Oyuncuların repliklerinde de bugüne ince göndermeler vardı. Ki oyunun ana teması biat eden, düşünemeyen zihniyete eleştiri üzerine. Ben oyunun izlenmesi gereken oyunlarından biri olduğunu düşünüyor ve tavsiye ediyorum. Engin Yılmaz - 10/19/2013 Oyunu bugün izledim. Beğendim. Bir oyuncu vardı ki beni benden aldı; Nilüfer. Yahu kadın neredeyse ağlayacaktı acaba bi derdi mi vardı dedim hep Naim Zeren-e soru eğer iktidar söylediğiniz gibi oyunla oynamış olsaydı sarhoşun eline halkı, diline de o malum şarkıyı verir miydi? Yapmayın yahu oyunları rahat bırakın onlar anlatsın anlatmak istediklerini. Biz izleyelim. Çarpıtmayalım! Carpismayalim! Tiyatro Kursu Başlıyor! 20 Haziran'dan itibaren her PAZARTESİ Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu! Son Eklenen Tiyatro Oyunları Güncel Yazılar 27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN Ahmet Yapar Başarılı Genç Aktör Can Öztopçu 40. Sanat Yılını Kutluyor Füsun Akmen Balkaya 'Ağaçlar Ayakta Ölür' - Nevra Serezli ve Tiyatro Kare Füsun Akmen Balkaya Süt Kardeşler - Süheyl Behzat Uygur Tiyatrosu 2020 Tuncer Cücenoğlu'nun Anısına... Ankara Devlet Tiyatrosu 70. Yıl ve 'Lüküs Hayat' Kadın Dayanışmasını Taçlandıran Şehir Tiyatrosu Oyunu Çın Sabahta Büyük Aşkların Sonuncusu ve Çankaya Sahne Uğur Kanbay ve Eylül! Fars Dokusu Üzerine Komedya Dokunuşları İle ELEŞTİRMEN OLMAK VE ELEŞTİRİ YAZMAK ! YOKLAMA LİSTESİ Skeç Şehir Tiyatroları'nda Oynanan Ayaktakımı Arasında Oyununun İncelemesi ve Eleştirisi Genel Müdür 'A. Nejat Birecik İle Devlet Tiyatrosu'na Gelen 'Bahar Havası' Şehir Tiyatroları'nda Oynanan İki Arada Bir Yerde Oyununun İncelemesi ve Eleştirisi Müthiş Bir Prodüksiyon 'Ben O İstanbul'u Çok Sevdim' ve Ustaların Ustası Özel Yula Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi adresine mail gönderebilirsiniz... Güncel Haberler Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları BÜO, Shakespeare Soruşturması ile dijital ortamda seyirci ile buluşuyor! KüçükÇiftlik Bahçe Tiyatrosu'ndan Müjde Perdeler Açılıyor, Tiyatro Sezonu Başlıyor İzmir Bağımsız Tiyatrolar İnisiyatifi'nde İkinci Yıl Başlıyor Amadeus, Zorlu PSM'de Başlıyor Sesin Görselleştiği Bir Performans Podacto Stüdyo, Yakında BluTV'de 27 Mart 2021 Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi Metin Akpınar-Müjdat Gezen 27 Mart 2021 Dünya Tiyatro Günü Uluslararası Bildirisi Helen Mirren Şehir Tiyatroları Dünya Tiyatro Günü'nü 'Melek' ve 'Benim Güzel Pabuçlarım' ile Kutluyor 27 Mart Dünya Tiyatro Günü'nde DasDas'tan Okuma Tiyatrosu Ankara Tiyatro Dayanışması'ndan 27 Mart Dünya Tiyatro Günü Etkinliği 'İlelebet… Bir Atatürk Hikayesi' Sahneport'ta Tiyatroseverlerle Buluşuypr Şehir Tiyatroları, Özel Tiyatrolara Kasım Ayında da Sahnelerinde Yer Veriyor Tekin Deniz Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi Kavuk, Rasim Öztekin'den Şevket Çoruh'a Geçti Tiyatro Dünyası'nı takip Edin .. Yaptığı işin toplum için gerekli olduğuna inandırabilirseniz, “insan kasabı” Eichmann örneğinde olduğu gibi, sıradan, kendi halinde bir insanın bile gözünü kan bürüyor. Kişi, bütün bir ırkı yok etmeye kendini adayabiliyor. Daha da acısı, görevini yaptığını düşündüğünden, ardından vicdanı hiç rahatsız olmuyor. Bundan tam 50 yıl önce Amerikalı psikolog Stanley Milgram "Otoriteye İtaat Deneysel bir Bakış" adlı bir araştırma yayınladı. Kamuoyu, nasıl olup da kendi halinde insanların emir verildiğinde gözlerini bile kırpmadan hiç tanımadıkları kişilere işkence edebildiklerini, onları öldüreceklerini bildikleri halde, işkencenin dozunu artırmaktan geri durmadıklarını o günden bu yana tartışıyor. 1963 yılında Yale Üniversitesi psikologlarından Stanley Milgram, yüzlerce denek üzerinde sürdürüldüğünü söylediği, sözde cezanın öğrenme süreci üzerinde ne gibi etkisi olduğunu ortaya çıkaracak bir araştırmaya katılması için Bill Menold adlı banka memurunu ikna etmişti. Menold bu deneyde öğretmen rolünü üstlenmiş, yan odadaki "öğrenci"ye sorular yöneltmişti. Her yanlışta önündeki cihazdan voltajı artırması Menold'dan istenmiş, "öğrenci"nin tiyatrocu, şok cihazının da dekor olduğu ise ondan gizlenmişti. Deney sırasında çekilen kısa filmi izledim. Yan odadan tüyler ürpertici çığlıklar duyuluyor, öğrenci deneyin durdurulması için yalvarıyordu. Menold duraksadı, deneyi durdurmayı doktora önerdi ama o kararlı bir sesle, "Devam!" dedi. Bir başka seferinde, "Başka çareniz yok, bilim adına sürdürmek zorundasınız!" diye kestirip attı. 180 volt, 210 volt, 240 volt… Öğrenci kalbinden rahatsız olduğunu söylediğinde, Menold bir an duraksadı ama masadan kalkmadı 270 volt, 300 volt, 330 volt… Çığlıklar kesildiği halde deney yöneticisi Menold'dan devam etmesini istedi, o da dozu artırdı 360 volt, 390 volt… Emre itaat! Menold 450 voltta pes etti. Önceden düşük dozda akım verilerek elektriğin etkisini bedeninde hissetmiş, ayrıca 390 volt akımın bir insanı öldüreceği de söylenmişti. 400 voltun üzerine çıktığında, deneğin ölmüş olacağının pekala farkındaydı. Deney sonrası Milgram'ın Harvard'da çalışma başvurusu reddedildi. Yale'deki sözleşmesi de feshedildi, bilimsel yaşamını ikinci sınıf bir üniversitede sürdürdü. Bugün hayatta olan denek Menold'u ise toplum dışladı. Oysa tek denek o değildi ve hemen vazgeçenler olsa da, çoğunluk işkenceyi sürdürmüştü. 450 volta kadar çıkan başkaları vardı ama Milgram raporunu Menold'un üzerine kurmuştu. Deneyin yapıldığı günlerde İsrail'de insan kasabı Eichmann'ın davası sürüyor, Nazilerin Yahudi politikasının mimarı vicdanının temiz olduğunu söylüyor, kendisinin emir kulu olduğunu iddia ediyordu. Milgram, emir altında bir başkasına işkence yapmanın, hatta insan öldürmenin mümkün olup olmadığını saptamak istemişti. Onun toplam 48 kişi üzerinde yaptığı araştırma, vicdansız ya da sadist olduklarından değil, bilime hizmet edeceklerine inandırıldıkları için deneklerin emre itaat ettiklerini gösterdi. Bu deneyin ardından 50 yıl geçti ama hâlâ güncelliğini koruyor ve insanlık adına çok düşündürücü. Zira yaptığı işin toplum için gerekli olduğuna inandırabilirseniz, Eichmann örneğinde olduğu gibi, sıradan, kendi halinde bir insanın bile gözünü kan bürüyor. Kişi, bütün bir ırkı yok etmeye kendini adayabiliyor. Daha da acısı, görevini yaptığını düşündüğünden, ardından vicdanı hiç rahatsız olmuyor.

gözlerimi kaparım vazifemi yaparım nilüfer