🌕 Neml Suresi 62 Ayet Okunuşu

Nemlsuresi 62. ayet - Açık Kuran. Erhan Aktaş - Kerim Kur'an. Yoksa darda kalanın çağrısına karşılık veren, kötülüğü gideren ve sizi yeryüzünün halifeleri yapan mı? Allah ile birlikte başka bir ilah mı? Meleklerin İstiğfarda Bulunduğu Bazı Sûre ve Ayet-i Kerimeler · Ali İmran Sûresi 18. Ayet: Gece okuyana 70 bin melek, kıyamete Ayet- Türkçe Kuran Meali. Neml Suresi 62. Ayet. اَمَّنْ يُج۪يبُ الْمُضْطَرَّ اِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّٓوءَ وَيَجْعَلُكُمْ خُلَفَٓاءَ الْاَرْضِۜ ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِۜ قَل۪يلًا مَا تَذَكَّرُونَۜ 62. 62 . Çok Güzel Hareketler yapımından tanınan İbrahim Büyükak başrolleri Doğu Demirkol ve Onur Buldu ile Bayi Toplantısı izle (), Bayi Toplantısı full izle, Bayi Toplantısı p tek parça full hd görüntü kalitesiyle burada sizlerle, Yerli filmler arasında komedi kategorisinde yer alan bayi toplantısı filminde gülmekten karnınıza kramplar girmesine hazır olabilirsiniz. 1 Ta sın tilke ayatül kur'ani ve kitabim mübın. 2. Hüdev ve büşra lil mü7minın. 3. Ellezıne yükıymunes salate ve yü'tunez zekate ve hüm bil ahırati hüm yukınun. 4. İnnellezıne la yü'minune bil ahırati zeyyenna lehüm a'malehüm fe hüm ya'mehun. Ekvat” kelimesi nedeniyle sureye, “Ekvat suresi” de. 3 Fussilet, 41/3 4 Fussilet, 41/44 denilmektedir. “İsteyip-arayanlar için eşit olmak üzere oradaki rızıkları dört günde takdir etti.” 5. 1.2- Surenin türü ve ayet sayısı. Bütün müfessirlere göre Fussilet suresi, Mekke döneminde nazil olmuştur. Kur'an-ı Kerim'in yirmi yedinci suresi olan Neml Suresi, 93 ayetten oluşur. Neml Suresi, ismini 18. ayetinde Süleymanın ordusunun geçeceği karınca vadisindeki karıncaların konuşmalarının anlatıldığı karınca anlamına gelen neml kelimesinden almıştır. ''Nihayet karınca vadisine geldikleri vakit bir karınca, "Ey karıncalar! Neml sûresinde Allah’ın birliği NemlSuresi Türkçe Meali, Neml Suresi'nin yazılışı okunuşu ve anlamı, Neml Suresi sesli dinle Neml Suresi, 62. Ayet Meali; Neml Suresi, 63. Ayet Meali Neml Suresi Okunuşu Arapça'da Neml'in anlamı 'karınca'dır. Bu ayet-i kerimede, Hz. 62.Emmey yücıbül mudtarra iza deahü ve yekşifüs sue ve yec'alüküm hulefael ard e ilahüm Neml Suresi Türkçe ve Arapça okunuşu nasıldır? NEML SURESİ HAKKINDA . Mekke döneminde inmiştir. 93 âyettir. Sûre, adını 18. âyette yer alan "enNeml" kelimesinden almaktadır. Neml KonuSahibi. Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla. 1- Ta, sin. Bunlar Kur'an'ın ve apaçık olan Kitab'ın ayetleridir. 2- Mü'minler için bir hidayet ve bir müjdedir. 3- Ki onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve onlar, ahirete kesin bilgiyle iman ederler. 4- Ahirete inanmayanlara gelince; Biz onlara kendi yaptıklarını aukSG. 27-NEML 62. Ayet أَمَّن يُجِيبُ الْمُضْطَرَّ إِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّوءَ وَيَجْعَلُكُمْ خُلَفَاء الْأَرْضِ أَإِلَهٌ مَّعَ اللَّهِ قَلِيلًا مَّا تَذَكَّرُونَ Em men yucîbul mudtarra izâ deâhu ve yekşifus sûe ve yec’alukum hulefâel ardardı, e ilâhun meallâhmeallâhi, kalîlen mâ tezekkerûntezekkerûne. Bayraktar Bayraklı Onlar mı daha güçlü, yoksa darda kalana kendisine yalvardığı zaman karşılık veren ve sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimleri kılan mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var? Ne kadar da kıt düşünüyorsunuz! Edip Yüksel Darda kalmışın çağrısına karşılık veren, kötülüğü gideren ve sizi yeryüzünün varisleri kılan kimdir? ALLAH ile birlikte bir başka tanrı mı? Ne kadar az öğüt alırsınız? Erhan Aktaş Yoksa darda kalanın çağrısına karşılık veren, kötülüğü gideren ve sizi yeryüzünün halifeleri yapan mı? Allah ile birlikte başka bir ilah mı? Ne kadar az öğüt alıyorsunuz? Muhammed Esed Peki kimdir, kendisine başvurduğunda darda kalmış olanın darına yetişen, kötülüğü gideren ve sizi yeryüzüne mirasçı kılan? Allah'la beraber başka bir tanrı, öyle mi? Aklınızda ne kadar az tutuyorsunuz bütün bu gerçekleri! Mustafa İslamoğlu Allah değilse kimdir dua ettiğinde darda kalanın yardımına yetişecek olan ve sıkıntıyı giderecek olan; ve sizi yeryüzünün halifeleri yapacak olan? Allah'la beraber başka bir ilah, öyle mi?! Öğüt alanlarınız ne kadar da azınlıkta kalıyor! Süleyman Ateş Yahut du'â ettiği zaman darda kalmışa kim yetişiyor da kötülüğü onun üzerinden kaldırıyor ve sizi eskilerin yerine yeryüzünün sâhipleri yapıyor? Allâh ile beraber başka bir tanrı mı var? Ne de az düşünüyorsunuz? Süleymaniye Vakfı Darda kalan biri yardım istediğinde ona karşılık verip sıkıntılarını gideren, sizi yeryüzünün hâkimleri yapan kimdir? Allah ile birlikte başka bir ilah mı var? Bilginizi ne kadar az kullanıyorsunuz! Yaşar Nuri Öztürk Yoksa zorda kalan yalvardığında, onun imdadına yetişip sıkıntı ve kaderi kaldıran, sizi yeryüzünün hükmedenleri kılan mı hayırlı? Allah'ın yanında bir ilah daha var mı? Ne kadar da az ibret alıyorsunuz! Giriş Tarihi 1746 Güncelleme Tarihi 1746 Kur'an-ı Kerim ayetlerini okumak müslümanlar için en önemli ibadetlerden biridir. İslam dininin özü ve yegane dayanağı olan Kur'an'ın her sayfasında, insanoğlunu esenliğe kavuşturacak sûreler bulunur. Hepsinin kendine özel anlamı ve yararı vardır. Müslümanlar için huzura ermenin ve dünya hayatını bir nebze olsun kolaylaştırmanın tek yoludur. Düzenli bir şekilde Neml sûresini okuyan bir müslüman, Allah'ın izni ile kazadan ve beladan korunur. Bu yazıda, Neml sûresi okunuşu, Neml sûresi Arapça yazılışı, Türkçe anlamı, meali ve tefsiri ile ilgili tüm detayları bulabilirsiniz. ABONE OL Neml sûresi, Kur'an-ı Kerim'in en önemli sûreleri arasındadır, 376. ve 384. sayfalarda yer alır. 19. ve 20. cüzde bulunur ve 93 ayetten oluşur. Tüm müminlere, hakikati göstermeyi, nefislerini terbiye etmelerini, ilim ve irfana yönelmelerini, batıldan uzak durup hak yolunda ilerlemeyi, imanlı bir müslüman olmayı, hidayete ermeyi, helal işler ile uğraşmayı ve haramdan uzak durmayı öğretir. Gerçek bir mümin için Neml sûresinden öğrenilmesi gereken birçok hakikat vardır. Önemli olan bunları görmek, kavramak ve uygulamaktır. Çünkü, Kur'an-ı Kerim'in ışığında hareket eden bir insan için dünya hayatı hiçbir zaman çetrefilli değildir. Neml sûresi, insanlar için önemli bir rehberdir. Bu nedenle her müslümanın mutlaka okuması gerekir. Arapça'da Neml'in anlamı 'karınca'dır. Bu ayet-i kerimede, Hz. Süleyman'ın askerleri için yol veren karıncalardan bahseder. Aynı zamanda, bazı peygamberlerden kıssalar, ahir zaman ve kıyamet alametlerinden söz edilir. Neml sûresi okunuşu, Neml sûresi Arapça yazılışı, Türkçe anlamı, meali ve tefsiri, kaç ayet ve kaç sayfa, Kur'an-ı Kerim'in kaçıncı sayfasında, abdestsiz okunur mu, regl iken okunur mu, namazda okunur mu, Neml sûresinin anlamını ve okunuşunu bu yazımızdan öğrenebilirsiniz. Neml Sûresi Okunuşu Nasıldır? Sıralama olarak Kur'an-ı Kerim'in yirmi yedinci sûresi olan Neml'in okunuşu şu şekildedir Bismillahirrahmanirrahim sın tilke ayatül kur'ani ve kitabim mübın ve büşra lil müminin yükıymunes salate ve yü'tunez zekate ve hüm bil ahırati hüm yukınun la yü'minune bil ahırati zeyyenna lehüm a'malehüm fe hüm ya'mehun lehüm suül azabi ve hüm fil ahırati hümül ahserun inneke le tülekkal kur'ane mil ledün hakımin alım kale musa li ehlihı innı anestü nara seatiküm minha bi haberin ev atıküm bi şihabin kabeşil lealleküm tastalun caeha nudiye em burike men fin nari ve men havleha ve sübhanellahi rabbil alemın musa innehu enellahül azızül hakım elkı asak felemma raaha tehtezzü ke enneha cannüv vella müdbirav ve lem yüakkıb ya musa la tehaf innı la yehafü ledeyyel murselun men zaleme sümme beddele husnem ba'de suin fe innı ğafurur rahıym edhıl yedeke fı ceybike tahruc beydae min ğayri suin fı tis'ı ayatin ila fir'avne ve kavmih innehüm kanu kavmen fasikıyn caethüm ayatüna mübsıraten kalu haza sıhrum mübın cehadu biha vesteykanetha enfüsühüm zulmev ve ulüvva fenzur keyfe kane akıbetül müfsidın le kad ateyna davede ve süleymane ılma ve kalel hamdü lillahillezı faddalena ala kesırim min ıbadihil mü'minın verise süleymanü davude ve kale ya eyyühen nasü ullimna mentıkat tayri ve utına min külli şey' inne haza le hüvel fadlül mübın huşira li süleymane cünudühu minel cinni vel insi vet tayri fe hüm yuzeu iza etev ala vadin nemli kalet nemletüy ya eyyühen nemlüdhulu mesakineküm la yahtımenneküm süleymanü ve cünudühu ve hüm la yeş'urun tebesseme dahıkem min kavliha ve kale rabbi evzı'nı en eşküra nı'metekelletı en'amte aleyye ve ala valideyye ve en a'mele salihan terdahü ve edhılnı bi rahmetike fı ıbadikes salihıyn tefekkadet tayra fe kale maliye le eral hüdhüde em kane minel ğaibın üazzibennehu azaben şedıden ev le ezbehannehu ev le ye'tiyennı bi sultanim mübın mekese ğayra beıydin fe kale ehattü bi ma lem tühıt bihı ve ci'tüke min sebeim bi nebiy yekıyn vecedtümraeten temlikühüm ve utiyet min külli şey'iv ve leha arşün azıyn ve kavmeha yescüdune liş şemsi min dunillahi ve zeyyene lehümüş şeytanü a'malehüm fe saddehüm anis sebıli fehüm la yehtedun yescüdu lillahillezı yuhricül hab'e fis semavati vel erdı ve ya'lemü ma tuhfune ve ma tu'linun la ilahe illa hüve rabbül arşil azıym senenzuru e sadakte em künte minel kazibın bi kitabı haza fe elkıh ileyhim sümme tevelle anhüm fenzur maza yarciun ya eyyühel meleü innı ülkıye ileyye kitabün kerım min süleymane ve innehu bismillahirrahmanirrahıym ta'lu aleyye ve'tunı müslimın ya eyyühel meleü eftunı fı emrı ma küntü katıaten emrah hatta teşhedun nahnü ülu kuvvetiv ve ülu be'sin şedıdiv vel emru ileyki fenzurı maza te'mürın innel müluke iza dehalu karyeten efseduha ve cealu eızzete ehliha ezilleh ve kezalike yefalun innı mürsiletün ileyhim bi hedeyyetin fe nazıratüm bime yarciul mürselun25. Ayet secde ayetidir. cae süleymane kale etümidduneni bi malin fema ataniyellahü hayrum mimma ataküm bel entüm bi hediyyetiküm tefrahun fe lene'tiyennehüm bi cünudil la kıbele lehüm biha ve le nuhricennehüm minha ezilletev ve hüm sağırun ya eyyühel meleü eyyüküm ye'tını bi arşiha kable ey ye'tunı müslimın ıfrıtüm minel cinni ene atıke bihı kable en tekume mim mekamik ve innı aleyhi le kaviyyün emın ındehu ılmüm minel kitabi ene atıke bihı kable ey yertedde ileyke tarfük felmma raahü müstekırran ındehu kale haza min fadli rabbı li yeblüvenı e eşküru em ekfür ve men şekera fe innema yeşküru li nefsih ve men kefera fe inne rabbı ğaniyyün kerım nekkiru leha arşeha nenzur e tehtedı em tekunü minellezıne la yehtedun caet kıyle e hakeza arşük kalet keennehu hu ve utınel ılme min kabliha ve künna müslimın saddeha ma kanet ta'büdü min dunillah inneha kanet min kavmin kafirın lehedhulis sarh felemma raethü hasibethü lüccetev ve keşefet an sakayha kale innehu sarhum mümerradüm min kavarır kalet rabbi innı zalemtü nefsı ve eslemtü mea süleymane lillahi rabbil alemın le kad erselna ila semude ehahüm salihan enı'büdüllahe fe izahüm ferıkani yahtesımun ya kavmi lime testa'cilune bis seyyieti kablel haseneh lev la testağfirunellahe lealleküm türhamun tayyerna bike ve bi mem meak kale tairuküm ındellahi bel entüm kavmün tüftenun kane fil medıneti tis'atü rahtıy yüfsidune fil erdı ve la yuslihun tekasemu billahi le nübeyyitennehu ve ehlehu sümme le nekullenne li veliyyihı ma şehidna mehlike ehlihı ve inna le sadikın mekeru mekrav ve mekerna mekrav ve hüm la yeş'urun keyfe kane akıbetü mekrihim enna demmernahüm ve kavmehüm ecmeıyn tilke büyutühüm haviyetem bima zalemu inne fı zalike le ayetel li kavmiy ya'lemun enceynellezıne amenu ve kanu yettekun lutan iz kale li kavmihı ete'tunel fahışete ve entüm tübsırun inneküm le te'tuner ricale şehvetem min dunin nisa' bel entüm kavmün techelun ma kane cevabe kavmihı illa en kalu ahricu ale lutım min karyetiküm innehüm ünasüy yetetahherun enceynahü ve ehlehu illemraetehu kaddernaha minel ğabirın emtarna aleyhim metara fe sae metarul münzerın hümdü lillahi ve selamün ala ıbadihillezınastafa allahü hayrun emma yüşrikun halekas semavati vel erda ve enzele leküm mines semai maa fe embetna bihı hadaika zate behceh ma kane leküm en tümbitu şeceraha e ilahüm meallah bel hüm kavmüy ya'dilun ceallel erda kararav ve cealle hılaleha enharav ve ceale leha ravasiye ve ceale beynel bahrayni haciza e ilahüm meallah bel ekseruhüm la ya'lemun yücıbül mudtarra iza deahü ve yekşifüs sue ve yec'alüküm hulefael ard e ilahüm meallah kalılem ma tezekkerun yehdıküm fı zulümatil berri vel bahri ve mey yursilür riyaha büşram beyne yedey rahmetih e ilahüm meallah tealellahü amma yüşrikun yebdeül halka sümme yüıydühu ve mey yerzükuküm mines semai vel ard e ilahüm meallah kul hatu bürhaneküm in küntüm sadikıyn la ya'lemü men fis semavati vel erdıl ğaybe illellah ve ma yeş'urune eyyane yüb'asun darake ılmühüm fil ahırati bel hüm fı şekkim minha bel hüm minha amıun kalellezıne keferu e iza künna türabev ve abaüna einna le muhracun kad vüıdna haza nahnü ve abaüna min kablü in haza illa esatıyrul evvelın sıru fil erdı fenzuru keyfe kane akıbetül mücrimın la tahzen aleyhim ve la tekün fı daykım mimma yemkürun yekulune meta hazel va'dü in küntüm sadikıyn asa ey yekune radife leküm ba'dullezı testa'cilun inne rabbeke le zu fadlin alen nasi ve lakinne ekserahüm la yeşkürun inne rabbeke le ya'lemü ma tükinnü suduruhüm ve ma yu'linun ma min ğaibetin fis semai vel erdı illa fı kitabim mübın hazel kur'ane yekussu ala benı israıle ekserallezı hüm fıhi yahtelifun innehu lehüdev ve rahmetül lil müminın rabbeke yakdıy beynehüm bi hukmih ve hüvel azızül alım tevekkel alellah inneke alel hakkıl mübın la tüsmiul mevta ve la tüsmius summed düae iza vellev müdbirın ma ente bi hadil umyi an dalaletihim in tüsmiu illa mey yü'minü bi ayatina fe hüm müslimun iza vekaal kavlü aleyhim ahracna lehüm dabbetem minel erdı tükellimühüm ennen nase kanu bi ayatina la yukınun yevme nahşüru min külli ümmetin fevcem mimmey yükezzibü bi ayatina fehüm yuzeun iza cau kale e kezzebtüm bi ayatı ve lem tühıytu biha ilmen emma za küntüm ta'melun vekaal kavlü aleyhim bima zalemu fe hüm la yentıkun lem yerav enna cealnel leyle li yeskünu fıhi ven nehara mübsıra inne fı zalike le ayatil li kavmiy yü'minun yevme yünfehu fis suri fe fezia men fis semavati ve men fil erdı illa men şaellah ve küllün etevhü dahırın teral cibale tahsebüha camidetev ve hiye temürru merras sehab sun'allahillezı etkane külle şey' innehu habırum bima tefalun cae bil haseneti fe lehu hayrum minha ve hüm min fezeıy yevmeizin aminın men cae bis seyyieti fe kübbet vücuhühüm fin nar hel tüczevne ila ma küntüm ta'melun ümirtü en a'büde rabbe hazihil beldetillezı harrameha ve lehu küllü şey'iv ve ümirtü en ekune minel müslimın en etlüvel kur'an fe menihteda fe innema yehtedı li nefsih ve men dalle fe kul innema ene minel münzirın kulil hamdü lillahi seyürıküm ayatihı fe ta'rifuneha ve ma rabbüke bi ğafilin amma ta'melun Neml suresinin Türkçe okunuşu ve anlamı konusuna geçmeden önce Neml suresi hakkında kısa bir bilgi verelim. Neml suresi;“Mekke döneminde inmiştir. 93 âyettir. Sûre, adını 18. âyette yer alan “enNeml” kelimesinden almaktadır. Neml, karınca demektir. Sûre de başlıca, Süleyman peygamber ve Sebe’ melikesi, Belkıs kıssası ile Salih ve Lût peygamberler konu edilmekte, ayrıca mü’minlerin kurtuluşa ereceği, İslâm karşıtlarının kötü akıbetleri, öldükten sonra dirilmek ve kıyamet dile getirilmektedir.” Bu bilgiler Diyanet İşleri Başkanlığının resmi web sayfasından alınmıştır.Neml Suresinin Türkçe Latince sîn, tilke âyâtul kur’âni ve kitâbin mubînmubînin. Sponsorlu Bağlantılar ve buşrâ lil mu’minînmu’minîne. yukîmûnes salâte ve yu’tûnez zekâte ve hum bil âhırati hum yûkınûnyûkınûne. lâ yu’minûne bil âhirati zeyyennâ lehum a’mâlehum fe hum ya’mehûnya’mehûne. lehum sûul azâbi ve hum fîl âhırati humul ahserûnahserûne. inneke le tulekkal kur’âne min ledun hakîmin alîmalîmin. kâle mûsâ li ehlihî innî ânestu nârânâren, se âtîkum minhâ bi haberin ev âtîkum bi şihâbin kabesin leallekum tastalûntastalûne. lemmâ câehâ nûdiye en bûrike men fîn nâri ve men havlehâ, ve subhânallâhi rabbil âlemînâlemîne. mûsâ innehû enallâhul azîzul hakîmhakîmu. elkı asâke, fe lemmâ raâhâ tehtezzu ke ennehâ cânnun vellâ mudbiran ve lem yuakkıb, yâ mûsâ lâ tehaf innî lâ yehâfu ledeyyel murselûnmurselûne. men zaleme summe beddele husnen ba’de sûin fe innî gafûrun rahîmrahîmun. edhıl yedeke fî ceybike tahruc beydâe min gayri sûin fî tis’ı âyâtin ilâ fir’avne kavmihî, innehum kânû kavmen fâsikînfâsikîne. Sponsorlu Bağlantılar lemmâ câethum âyâtunâ mubsıraten kâlû hâzâ sihrun mubînmubînun. cehadû bihâ vesteykanethâ enfusuhum zulmen ve uluvvâuluvven, fenzur keyfe kâne âkıbetul mufsidînmufsidîne. lekad âteynâ dâvûde ve suleymâne ilmâilmen, ve kâlâl hamdu lillâhillezî faddalenâ alâ kesîrin min ibâdihil mu’minînmu’minîne. varise suleymânu dâvûde ve kâle yâ eyyuhân nâsu ullimnâ mentıkat tayrı, ve ûtînâ min kulli şey’in, inne hâzâ le huvel fadlul mubînmubînu. huşire li suleymâne cunûduhu minel cinni vel insi vet tayrı fe hum yûzeûnyûzeûne. Sponsorlu Bağlantılar izâ etev alâ vâdin nemli kâlet nemletun yâ eyyuhân nemludhulû mesâkinekum, lâ yahtımennekum suleymânu ve cunûduhu ve hum lâ yeş’urûnyeş’urûne. tebesseme dâhıken min kavlihâ ve kâle rabbi evzı’nî en eşkure ni’metekelletî en’amte aleyye ve alâ vâlideyye ve en a’mele salihan terdâhu ve edhılnî bi rahmetike fî ibâdikes sâlihînsâlihîne. Sponsorlu Bağlantılar tefekkadat tayra fe kâle mâliye lâ erâl hudhude em kâne minel gâibîngâibîne. uazzibennehu azâben şedîden ev le ezbehannehû ev le ye’tiyennî bi sultânin mubînmubînin. mekese gayra baîdin fe kâle ehattu bi mâ lem tuhıt bihî ve ci’tuke min sebein bi nebein yakînyakînin. vecedtumraeten temlikuhum ve ûtiyet min kulli şey’in ve lehâ arşun azîmazîmun. Sponsorlu Bağlantılar ve kavmehâ yescudûne liş şemsi min dûnillâhi ve zeyyene lehumuş şeytânu a’mâlehum fe saddehum anis sebîli fe hum lâ yehtedûnyehtedûne. yescudû lillâhillezî yuhricul hab’e fîs semâvâti vel ardı ve ya’lemu mâ tuhfûne ve mâ tu’linûntu’linûne. SECDE ÂYETİ lâ ilâhe illâ huve rabbul arşil azîmazîmi. se nenzuru e sadakte em kunte minel kâzibînkâzibîne. bi kitâbî hâzâ fe elkıh ileyhim summe tevelle anhum fanzur mâzâ yerciûnyerciûne. yâ eyyuhâl meleu innî ulkıye ileyye kitâbun kerîmkerîmun. min suleymâne ve innehu bismillâhir rahmânir rahîmrahîmi. ta’lû aleyye ve’tûnî muslimînmuslimîne. yâ eyyuhâl meleu eftûnî fî emrî, mâ kuntu kâtıaten emren hattâ teşhedûni. Sponsorlu Bağlantılar nahnu ulû kuvvetin ve ulû be’sin şedîdin vel emru ileyki fanzurî mâzâ te’murînte’murîne. innel mulûke izâ dehalû karyeten efsedûhâ ve cealû eizzete ehlihâ ezilleten, ve kezâlike yef’alûnyef’alûne. innî mursiletun ileyhim bi hediyyetin fe nâzıratun bime yerciul murselûnmurselûne. lemmâ câe suleymâne kâle e tumiddûneni bi mâlin fe mâ âtâniyallâhu hayrun mimmâ âtâkum, bel entum bi hediyyetikum tefrahûntefrahûne. ileyhim fe le ne’tiyennehum bi cunûdin lâ kıbele lehum bihâ ve le nuhricennehum minhâ ezilleten ve hum sâgırûnsâgırûne. Sponsorlu Bağlantılar yâ eyyuhâl meleu eyyekum ye’tînî bi arşihâ kable en ye’tûnî muslimînmuslimîne. ıfrîtun minel cinni ene âtîke bihî kable en tekûme min makâmike ve innî aleyhi le kaviyyun emînemînun. indehu ilmun minel kitâbi ene âtîke bihî kable en yertedde ileyke tarfuke, fe lemmâ raâhu mustekırran indehu kâle hâzâ min fadlı rabbî, li yebluvenî e eşkur em ekfurekfuru, ve men şekere fe innemâ yeşkuru li nefsihî ve men kefere fe inne rabbî ganiyyun kerîmkerîmun. nekkirû lehâ arşahâ nenzur e tehtedî em tekûnu minellezîne lâ yehtedûnyehtedûne. Sponsorlu Bağlantılar lemmâ câet kîle e hâkezâ arşuki, kâlet ke ennehu huve ve ûtînel ilme min kablihâ ve kunnâ muslimînmuslimîne. saddehâ mâ kânet ta’budu min dûnillâhdûnillâhi, innehâ kânet min kavmin kâfirînkâfirîne. lehâdhulîs sarha, fe lemmâ raethu hasibethu lucceten ve keşefet an sâkayhâ, kâle innehu sarhun mumerradun min kavârîra, kâlet rabbi innî zalemtu nefsî ve eslemtu mea suleymâne lillâhi rabbil âlemînâlemîne. lekad erselnâ ilâ semûde ahâhum sâlihan eni’budûllâhe fe izâhum ferîkâni yahtesımûnyahtesımûne. Sponsorlu Bağlantılar yâ kavmi lime testa’cilûne bis seyyieti kablel haseneti, lev lâ testagfirûnallâhe leallekum turhamûnturhamûne. tayyarnâ bike ve bi men meake, kâle tâirukum indallâhi bel entum kavmun tuftenûntuftenûne. Sponsorlu Bağlantılar kâne fîl medîneti tis’atu rahtın yufsidûne fîl ardı ve lâ yuslihûnyuslihûne. tekâsemû billâhi le nubeyyitennehu ve ehlehu summe le nekûlenne li veliyyihî mâ şehidnâ mehlike ehlihî ve innâ le sâdikûnsâdikûne. mekerû mekran ve mekernâ mekran ve hum lâ yeş’urûnyeş’urûne. keyfe kâne âkıbetu mekrihim ennâ demmernâhum ve kavmehum ecmeînecmeîne. tilke buyûtuhum hâviyeten bimâ zalemû, inne fî zâlike le âyeten li kavmin ya’lemûnya’lemûne. enceynâllezîne âmenû ve kânû yettekûnyettekûne. lûtan iz kâle li kavmihî e te’tûnel fâhışete ve entum tubsırûntubsırûne. innekum le te’tûner ricâle şehveten min dûnin nisâi, bel entum kavmun techelûntechelûne. mâ kâne cevâbe kavmihî illâ en kâlû ahricû âle lûtın min karyetikum innehum unâsun yetetahharûnyetetahherûne. enceynâhu ve ehlehû illâmraetehu kaddernâhâ minel gâbirîngâbirîne. emtarnâ aleyhim matarâmataran, fe sâe matarul munzerînmunzerîne. hamdu lillâhi ve selâmun alâ ibâdihillezînestafâ, âllâhu hayrun em mâ yuşrikûnyuşrikûne. men halakas semâvâti vel arda ve enzele lekum mines semâi mâen, fe enbetnâ bihî hadâika zâte behcetin, mâ kâne lekum en tunbitû şecerehâ, e ilâhun meallâhmeallâhi, bel hum kavmun ya’dilûnya’dilûne. men cealel arda karâren ve ceale hılâlehâ enhâren ve ceale lehâ ravâsiye ve ceale beynel bahreyni hâcizâhâcizen, e ilâhun meallâhmeallâhi, bel ekseruhum lâ ya’lemûnya’lemûne. men yucîbul mudtarra izâ deâhu ve yekşifus sûe ve yec’alukum hulefâel ardardı, e ilâhun meallâhmeallâhi, kalîlen mâ tezekkerûntezekkerûne. men yehdîkum fî zulumâtil berri vel bahri ve men yursilur riyâha buşren beyne yedey rahmetihî, e ilâhun meallâhmeallâhi, teâlallâhu ammâ yuşrikûnyuşrikûne. men yebdeul halka summe yuîduhu ve men yerzukukum mines semâi vel ardardı, e ilâhun meallâhmeallâhi, kul hâtû burhânekum in kuntum sâdikînsâdikîne. lâ ya’lemu men fîs semâvâti vel ardıl gaybe illâllâhillâllâhu ve mâ yeş’urûne eyyâne yub’asûnyub’asûne. ilmuhum fîl âhırati, bel hum fî şekkin minhâ, bel hum minhâ amûnamûne. kâlellezîne keferû e izâ kunnâ turâben ve âbâunâ e innâ le muhracûnmuhracûne. vuıdnâ hâzâ nahnu ve âbâunâ min kablu in hâzâ illâ esâtîrul evvelînevvelîne. sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkibetul mucrimînmucrimîne. lâ tahzen aleyhim ve lâ tekun fî daykın mimmâ yemkurûnyemkurûne. yekûlûne metâ hâzâl va’du in kuntum sâdıkînsâdıkîne. asâ en yekûne radife lekum ba’dullezî testa’cilûntesta’cilûne. inne rabbeke le zû fadlın alân nâsi ve lâkinne ekserehum lâ yeşkurûnyeşkurûne. inne rabbeke le ya’lemu mâ tukinnu sudûruhum ve mâ yu’linûnyu’linûne. mâ min gâibetin fîs semâi vel ardı illâ fî kitâbin mubînmubînin. hâzâl kur’âne yakussu alâ benî isrâîle ekserallezî hum fîhi yahtelifûnyahtelifûne. innehu le huden ve rahmetun lil mu’minînmu’minîne. rabbeke yakdî beynehum bi hukmihî, ve huvel azîzul alîmalîmu. tevekkel alâllâhalâllâhi, inneke alâl hakkıl mubînmubîni. lâ tusmiul mevtâ ve lâ tusmius summed duâe izâ vellev mudbirînmudbirîne. mâ ente bi hâdîl umyi an dalâletihim, in tusmiu illâ men yu’minu bi âyâtinâ fe hum muslimûnmuslimûne. izâ vakaal kavlu aleyhim ahracnâ lehum dâbbeten minel ardı tukellimuhum ennen nâse kânû bi âyâtinâ lâ yûkınûnyûkınûne. yevme nahşuru min kulli ummetin fevcen mimmen yukezzibu bi âyâtinâ fe hum yûzeûnyûzeûne. izâ câû kâle e kezzebtum bi âyâtî ve lem tuhîtû bihâ ılmen em mâzâ kuntum ta’melûnta’melûne. vakaal kavlu aleyhim bimâ zalemû fe hum lâ yentıkûnyentıkûne. lem yerav ennâ cealnâl leyle li yeskunû fîhî ven nehâra mubsırâmubsıran, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yu’minûnyu’minûne. yevme yunfehu fîs sûri fe fezia men fis semâvâti ve men fîl ardı illâ men şâallâhşâallâhu, ve kullun etevhu dâhırîndâhırîne. terâl cibâle tahsebuhâ câmideten ve hiye temurru merras sehâbsehâbi, sun’allâhillezî etkane kulle şey’in, innehu habîrun bimâ tef’alûntef’alûne. câe bil haseneti fe lehu hayrun minhâ, ve hum min fezein yevmeizin âminûnâminûne. men câe bis seyyieti fe kubbet vucûhuhum fîn nârnâri, hel tuczevne illâ mâ kuntum ta’melûnta’melûne. umirtu en a’bude rabbe hâzihil beldetillezî harramehâ ve lehu kullu şey’in ve umırtu en ekûne minel muslimînmuslimîne. en etluvel kur’ânkur’âne, fe menihtedâ fe innemâ yehtedî li nefsihî, ve men dalle fe kul innemâ ene minel munzirînmunzirîne. kulil hamdu lillâhi se yurîkum âyâtihî fe ta’rifûnehâ, ve mâ rabbuke bi gâfilin ammâ ta’melûnta’melûne.Neml Suresinin Arapça OkunuşuNeml Suresinin Arapça OkunuşuNeml Suresinin Arapça OkunuşuNeml Suresinin Arapça OkunuşuNeml Suresinin Arapça OkunuşuNeml Suresinin Arapça OkunuşuNeml Suresinin Arapça OkunuşuNeml Suresinin Arapça OkunuşuNeml Suresinin Arapça OkunuşuNeml Suresinin Arapça OkunuşuNeml Suresinin AnlamıNOT AYETLERİN TÜRKÇE MEALLERİ, DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ RESMİ İNTERNET SİTESİNDEN ve Rahîm olan Allah’ın adıylaTa-Sîn. Bunlar Kur’an’ın, apaçık bir kitabın âyetleridir. ﴾1﴿Kur’an, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahirete de kesin olarak inanan mü’minler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir. ﴾2-3﴿Şüphesiz, ahiret hayatına inanmayanların işlerini biz kendilerine güzel göstermişizdir de o yüzden bocalayıp dururlar. ﴾4﴿Onlar, azabın en kötüsü kendilerine has olan kimselerdir. Onlar ahirette en çok ziyana uğrayanlardır. ﴾5﴿Şüphesiz bu Kur’an sana, hüküm ve hikmet sahibi, hakkıyla bilen Allah tarafından verilmektedir. ﴾6﴿Hani Mûsâ ailesine, “Ben bir ateş gördüm, ondan size bir haber, yahut ısınasınız diye bir kor ateş getireceğim” demişti. ﴾7﴿Mûsâ Ateşe varınca ona şöyle seslenildi “Ateşin başındaki de çevresindekiler de kutlu olsun! Âlemlerin Rabbi olan Allah eksikliklerden uzaktır.” ﴾8﴿“Ey Mûsâ! Gerçek şu ki, ben mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah’ım.” ﴾9﴿“Değneğini at.” Mûsâ değneğini attı Onu yılanmış gibi hareket eder görünce, dönüp ardına bakmadan kaçtı. Allah şöyle dedi “Ey Mûsâ korkma! Benim katımda peygamberler korkmazlar.” ﴾10﴿“Ancak kim zulmeder de sonra yaptığı kötülüğün yerine iyilik yaparsa bilsin ki şüphesiz ben çok bağışlayıcıyım, çok merhamet edenim.” ﴾11﴿“Elini koynuna sok; Firavun’a ve onun kavmine gönderilen dokuz mucizeden biri olarak, kusursuz bembeyaz olarak çıksın. Çünkü onlar fasık bir kavimdir.” ﴾12﴿Nitekim âyetlerimiz kendilerine gerçeği gösterecek biçimde gelince, “Bu apaçık bir sihirdir” dediler. ﴾13﴿Kendileri de bunların hak olduklarını kesin olarak bildikleri halde sırf zalimliklerinden ve büyüklük taslamalarından ötürü onları inkar ettiler. Ama bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!” ﴾14﴿Andolsun! Biz Dâvûd’a ve Süleyman’a ilim verdik. Onlar, “Hamd, bizi mü’min kullarının bir çoğundan üstün kılan Allah’a mahsustur” dediler. ﴾15﴿Süleyman, Dâvûd’a varis oldu ve, “Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi ve bize her şey verildi. Şüphesiz bu, apaçık bir lütuftur” dedi. ﴾16﴿Süleyman’ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan meydana gelen orduları onun önünde toplandı. Hep birlikte düzenli olarak sevk ediliyorlardı. ﴾17﴿Nihayet karınca vadisine geldikleri vakit bir karınca, “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesinler” dedi. ﴾18﴿Süleyman, onun bu sözüne tebessüm ile gülerek dedi ki “Ey Rabbim! Beni; bana ve ana-babama verdiğin nimetlere şükretmeye ve razı olacağın salih ameller işlemeye sevk et ve beni rahmetinle salih kullarının arasına kat!” ﴾19﴿Süleyman kuşlara göz atıp yokladı ve şöyle dedi “Hüdhüd’ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?” ﴾20﴿“Bana mazeretini gösteren apaçık bir delil getirmedikçe kesinlikle onu ağır bir şekilde cezalandıracağım, ya da kafasını keseceğim.” ﴾21﴿Derken Hüdhüd çok beklemedi, çıkageldi ve Süleyman’a şöyle dedi “Senin bilmediğin bir şey öğrendim. Sebe’den sana sağlam bir haber getirdim.” ﴾22﴿“Ben, onlara Sebe halkına hükümdarlık eden, kendisine her şeyden bolca verilmiş ve büyük bir tahtı olan bir kadın gördüm.” ﴾23﴿“Onun ve kavminin, Allah’ı bırakıp güneşe taptıklarını gördüm. Şeytan onlara yaptıklarını süslü göstermiş ve böylece onları yoldan çıkarmış. Bu yüzden de onlar doğru yolu bulamıyorlar.” ﴾24﴿“Göklerde ve yerde gizli olanı ortaya çıkaran, sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz şeyleri bilen Allah’a secde etmesinler diye şeytan onları yoldan çıkarmış.” ﴾25﴿Allah kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayandır. Büyük Arş’ın Rabbidir. ﴾26﴿Süleyman, Hüdhüd’e şöyle dedi “Doğru mu söylüyorsun, yoksa yalancılardan mısın, göreceğiz.” ﴾27﴿“Benim şu mektubumu götür onlara at, sonra da yanlarından ayrıl ve ne sonuca varacaklarına bak.” ﴾28﴿Sebe kraliçesi Belkıs dedi ki “Ey ileri gelenler! Bana çok önemli bir mektup atıldı.” ﴾29﴿“Mektup Süleyman’dan gelmiştir. O, “Bismillahirrahmânirrahîm” diye başlamakta ve içinde Bana karşı büyüklük taslamayın ve teslimiyet göstererek bana gelin’ denilmektedir.” ﴾30-31﴿“Ey ileri gelenler! Durumum hakkında bana görüş bildirin. Sizler yanımda bulunmadıkça hiçbir işe kesin olarak karar vermem.” ﴾32﴿Dediler ki “Biz güçlü kimseleriz ve çetin savaşçılarız. Emir senin. Ne emredeceğini düşün.” ﴾33﴿Kraliçe Belkıs şöyle dedi “Krallar bir memlekete girdi mi, orayı harap ederler ve halkının ileri gelenlerini zelil hale getirirler. İşte onlar böyle yaparlar.” ﴾34﴿“Ben onlara bir hediye gönderip elçilerin ne haber ile döneceklerine bakacağım.” ﴾35﴿Elçilerin sözcüsü Süleyman’ın huzuruna gelince, Süleyman ona şöyle dedi “Siz beni mal ile desteklemek ve böylece etkilemek mi istiyorsunuz? Oysa Allah’ın bana verdiği size verdiğinden daha hayırlıdır. Fakat hediyenizle ancak siz sevinirsiniz.” ﴾36﴿“Sen onlara dön. Andolsun, biz onlara, karşı koyamayacakları ordularla gelir ve onları oradan aşağılanmış ve küçük düşürülmüş olarak çıkarırız.” ﴾37﴿Süleyman, “Ey ileri gelenler! Onlar bana teslim olmadan önce hanginiz bana onun kraliçenin tahtını getirebilir?” ﴾38﴿Cinlerden bir ifrit,”Sen yerinden kalkmadan ben onu sana getiririm ve şüphesiz ben, buna güç yetirecek güvenilir biriyim” dedi. ﴾39﴿Kitaptan bilgisi olan biri, “Ben onu, gözünü kapayıp açmadan önce sana getiririm” dedi. Süleyman tahtı yanında yerleşmiş halde görünce şöyle dedi “Bu, şükür mü, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni denemek için, Rabbimin bana bir lütfudur. Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse bilsin ki Rabbim her bakımdan sınırsız zengindir, cömerttir.” ﴾40﴿Süleyman, “Tahtını tanınmaz hale getirin. Bakalım tanıyacak mı, yoksa tanımayacaklardan mı olacak?” dedi. ﴾41﴿Belkıs gelince, “Senin tahtın böyle mi?” denildi. O da, “Sanki o! Fakat zaten daha önce bize bilgi verilmişti ve biz teslimiyet göstermiştik” dedi. ﴾42﴿Daha önce Allah’tan başka taptığı şeyler ona engel olmuştu. Çünkü o inkâr eden bir kavimden idi. ﴾43﴿Ona “köşke gir” denildi. Köşkü görünce onuzeminini derin bir su sandı ve eteklerini topladı. Süleyman ona “Bu, zemini billurdan döşenmiş bir köşktür” dedi. Belkıs, “Ey Rabbim! Şüphesiz ben nefsime zulmetmiştim. Şimdi ise Süleyman ile birlikte âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum” dedi. ﴾44﴿Andolsun biz, “Allah’a kulluk edin” diye uyarması için Semûd kavmine, kardeşleri Salih’i peygamber olarak göndermiştik. Bir de ne görsün, onlar birbiriyle çekişen iki grup olmuşlar.﴾45﴿Salih onlara, “Ey kavmim! Niçin iyilikten önce kötülüğün acele gelmesini istiyorsunuz? Merhamet edilmeniz için Allah’tan bağışlanma dileseniz ya!” ﴾46﴿Onlar, “Sen ve beraberindekiler yüzünden uğursuzluğa uğradık” dediler. Salih, “Sizin uğursuzluğunuzun sebebi Allah katındayazılıdır. Aslında siz imtihan edilmekte olan bir kavimsiniz” dedi. ﴾47﴿Şehirde dokuz kişilik bir çete vardı. Bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar ve ıslaha çalışmıyorlardı. ﴾48﴿Aralarında Allah adına and içerek şöyle dediler “Mutlaka onu ve ailesini geceleyin öldüreceğiz sonra da velisine; Biz onun ailesinin öldürülüşüne şahit olmadık. Biz kesinlikle doğru söyleyenleriz’, diyeceğiz.” ﴾49﴿Onlar bir tuzak kurdular. Farkında değillerken Allah da bir tuzak kurdu. ﴾50﴿Bak onların tuzaklarının sonucu nasıl oldu Biz onları ve kavimlerini topyekün helak ettik. ﴾51﴿İşte zulümleri yüzünden harabeye dönmüş evleri! Şüphesiz bunda bilen bir kavim için bir ibret vardır. ﴾52﴿İman edip Allah’a karşı gelmekten sakınmakta olanları ise kurtardık. ﴾53﴿Lût’u da Peygamber olarak gönderdik. Hani o kavmine şöyle demişti “Göz göre göre o çirkin işi mi yapıyorsunuz?” ﴾54﴿“Siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi varıyorsunuz? Doğrusu siz ne yaptığını bilmez bir toplumsunuz.” ﴾55﴿Bunun üzerine kavminin cevabı ancak şöyle demek oldu “Lût’un ailesini memleketinizden çıkarın. Çünkü onlar temiz kalmak isteyen insanlarmış!” ﴾56﴿Biz de onu ve ailesini kurtardık. Ancak karısı başka. Onun geride kalıp helak olmasını takdir ettik. ﴾57﴿Onların üzerine bir yağmur gibi taş yağdırdık. Başlarına gelecekler konusunda uyarılanların yağmuru ne kötüydü! ﴾58﴿Ey Muhammed! De ki “Hamd Allah’a mahsustur. Selam onun seçtiği kullarına.” Allah mı daha hayırlıdır yoksa onların ortak koştukları mı? ﴾59﴿Yahut gökleri ve yeri yaratan ve size gökten yağmur indirip, onunla, ağaçlarını sizin yetiştiremeyeceğiniz gönül alıcı güzel bahçeler meydana getiren mi? Allah ile birlikte başka ilah mı var!? Hayır onlar Allah’a eş tutan bir kavimdir. ﴾60﴿Yahut yeryüzünü karar kılma yeri yapan, içinde nehirler akıtan, onun için oturaklı dağlar yapan ve iki denizin arasına bir engel koyan mı? Allah ile birlikte başka bir ilah mı var!? Hayır onların çoğu bilmiyor! ﴾61﴿Yahut kendisine dua ettiği zaman zorda kalmışa cevap veren ve başa gelen kötülüğü kaldıran, sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile birlikte başka ilah mı var!? Ne kadar az düşünüyorsunuz!﴾62﴿Yahut karanın ve denizin karanlıklarında size yolunuzu gösteren ve rahmetinin önünden rüzgarları bir müjdeci olarak gönderen mi? Allah ile birlikte başka bir ilah mı var!? Allah onların ortak koştuklarından yücedir. ﴾63﴿Yoksa, başlangıçta yaratmayı yapan, sonra onu tekrarlayan ve sizi gökten ve yerden rızıklandıran mı? Allah ile birlikte başka bir ilah mı var!? De ki, “Eğer doğru söyleyenler iseniz kesin delilinizi getirin.” ﴾64﴿De ki “Göktekiler ve yerdekiler gaybı bilemezler, ancak Allah bilir. Onlar öldükten sonra ne zaman diriltileceklerinin de farkında değildirler.” ﴾65﴿Ahiret gününün gerçekleşeceği hakkında bilgi peygamberler aracılığı ileonlara peşpeşe gelmiştir. Fakat onlar bu konuda şüphe içindedirler. Daha doğrusu onlar ahiretten yana kördürler. ﴾66﴿İnkar edenler dediler ki “Biz ve babalarımız toprak olmuş iken mi, gerçekten bizler mi diriltilip çıkarılacağız?” ﴾67﴿“Andolsun, bizler de bizden önce babalarımız da bununla tehdit edilmiştik. Bu öncekilerin masallarından başka bir şey değildir.” ﴾68﴿De ki “Yeryüzünde dolaşın da suçluların sonunun nasıl olduğuna bir bakın.” ﴾69﴿Onlardan yana üzülme. Kurdukları tuzaklardan ötürü de sıkıntıya düşme. ﴾70﴿Onlar, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, bu tehdit ne zaman gerçekleşecek?” diyorlar. ﴾71﴿De ki “Belki de acele gelmesini istediğiniz şeyin bir kısmı size çok yaklaşmıştır.” ﴾72﴿Şüphesiz senin Rabbin insanlara karşı lütuf sahibidir. Ancak onların çoğu şükretmezler. ﴾73﴿Şüphesiz senin Rabbin onların kalplerinin gizlediği şeyleri de, açığa çıkardıklarını da mutlaka bilir. ﴾74﴿Gökte ve yerde gâib gizli hiçbir şey yoktur ki apaçık bir Kitap’ta Levh-i Mahfuz’da olmasın. ﴾75﴿Şüphesiz bu Kur’an İsrailoğullarına üzerinde ayrılığa düştükleri şeylerin çoğunu açıklıyor. ﴾76﴿Şüphesiz o, elbette mü’minler için bir hidayet ve bir rahmettir. ﴾77﴿Şüphesiz senin Rabbin onların arasında hükmünü verecektir. O, mutlak güç sahibidir, hakkıyla bilendir. ﴾78﴿Öyle ise Allah’a tevekkül et. Çünkü sen apaçık bir hak üzere bulunuyorsun. ﴾79﴿Şüphesiz sen ölülere duyuramazsın. Arkalarına dönüp kaçarlarken sağırlara da çağrıyı duyuramazsın. ﴾80﴿Körleri sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola getiremezsin. Ancak âyetlerimize inanıp da müslüman olmuş olanlara duyurabilirsin. ﴾81﴿Kıyametin kopacağına dair o söz başlarına gelince onlar için yerden kendilerine bir dâbbe canlı bir yaratık çıkarırız. O, onlara insanların âyetlerimize kesin olarak inanmadıklarını söyler. ﴾82﴿Her ümmetten âyetlerimizi yalanlayanlarından bir grubu toplayacağımız ve bunların topluca hesap yerine sevk edilecekleri günü hatırla. ﴾83﴿Hesap yerine geldiklerinde Allah şöyle der “Siz benim âyetlerimi, onları ilmen kavramamışken yalanladınız öyle mi? Yoksa ne yapıyordunuz ki?!” ﴾84﴿Zulümlerinden dolayı sözü edilen azap tepelerine iner de artık konuşamazlar. ﴾85﴿Onlar görmüyorlar mı ki biz geceyi içinde rahat etsinler diye, gündüzü de her şeyi gösterici aydınlık olarak yarattık. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için elbette Allah varlığını gösteren deliller vardır. ﴾86﴿Sûr’a üfürüleceği ve Allah’ın dilediği kimselerden başka göklerdeki herkesin, yerdeki herkesin korkuya kapılacağı günü hatırla. Hepsi de boyunlarını bükerek O’na gelirler. ﴾87﴿Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Halbuki onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler. Bunu, her şeyi sağlam ve yerli yerince yapan Allah yapmıştır. Şüphesiz O yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. ﴾88﴿Her kim iyi amel getirirse, ona ondan daha hayırlısı vardır. Onlar o gün korkudan emindirler.﴾89﴿Kimler de kötü amel getirirse, yüzüstü ateşe atılırlar. Onlara, “Ancak yaptıklarınızın karşılığını görüyorsunuz” denir. ﴾90﴿De ki “Bana ancak, bu beldenin Mekke’nin; onu mukaddes kılan ve her şey kendisine ait olan Rabbine kulluk yapmam emredildi. Yine bana, müslümanlardan olmam ve Kur’an’ı okumam emredildi.” Artık kim doğru yola girerse yalnız kendisi için girer. Kim de doğru yoldan saparsa de ki “Ben ancak uyarıcılardanım.” ﴾91-92﴿De ki “Hamd Allah’a mahsustur. O âyetlerini size gösterecek ve siz de onları tanıyacaksınız. Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir.” ﴾93﴿

neml suresi 62 ayet okunuşu