🦄 Elif Lam Ra Kitabun Enzelna

11/1) الٓرۚ كِتَٰبٌ أُحۡكِمَتۡ ءَايَٰتُهُۥ ثُمَّ فُصِّلَتۡ مِن لَّدُنۡ حَكِيمٍ خَبِيرٍ Elif lâm râ kitâbun uhkimet âyâtuhu summe fussılet min ledun hakîmin habîr(habîrin). Answer(1 of 24): Let me mention some points about these letters in the Holy Quran: The Abbreviated Letters of the Qur'an At the beginning of 92 Suras of the Holy Qur'an, there are several certain abbreviated letters, the Muqatta`at, which seem separate from each other; i. e. they do not form an 1- Elif lam ra kitabun enzelnahu ileyke li tuhricen nase minez zulumati ilen nuri bi izni rabbihim ila sıratıl azizil hamid. 1- Elif, Lam, Ra! Kitab -indirdik Onu- Sana -çıkarasın diye insanları karanlıklardan ışığa izniyle Efendilerinin yoluna Aziyz; üstün olanın Hamiyd; her şeyi mükemmel yapıp övgüye layık olanın! 1-2) Elif, Lam, Ra; Bu, Allah´in izniyle, insanlari karanliklardan aydinliga, guclu ve ovulmege layik, goklerde ve yerde olanlarin sahibi Allah´in yoluna cikarman icin, sana indirdigimiz Kitaptir. Ugrayacaklari cetin azabdan dolayi vay kafirlerin haline! CELAL YILDIRIM : Elif - Lâm - Râ. Elif lam, mim. Zalikel kitabu la reybe fih, huden lil muttekin. Ellezine yu’minune bil gaybi ve yukimunes salate ve mimma razaknahum yunfikun. Vellezine yu’minune bi ma unzile ileyke ve ma unzile min kablik ve bil ahireti hum yukınun. Ulaike ala huden min rabbihim ve ulaike humul muflihun. Bakara Suresi Türkçe 2. Sayfa 1-2) Elif, Lam, Ra; Bu, Allah'ın izniyle, insanları karanlıklardan aydınlığa, güçlü ve övülmeğe layık, göklerde ve yerde olanların sahibi Allah'ın yoluna çıkarman için, sana indirdiğimiz Kitaptır. Uğrayacakları çetin azabdan dolayı vay kafirlerin haline! Diyanet İşleri (1-2) Elif Lâm Râ. 1 (Elif, Lâm, Mîm.) 2. İşte o kitap, bunda şüphe yok, müttakiler (kötülükten korunacaklar) için hidayettir. 3. Onlar ki gaybe iman edip namazı dürüst kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) harcarlar. 4. Ve onlar ki hem sana indirilene iman ederler, hem senden önce indirilene. The latest Tweets from Elif Lâm Râ (@elif_lam_ra). Hûrûf-u mukatta’a dandır, kilittir hem, hem de anahtar. Sözü özüne kavuşturmaya çalışanlar ortaklığıdır. Elif Lâm, Mim. (1) ذَلِكَ الْكِتَابُ لاَ رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِّلْمُتَّقِينَ ﴿٢﴾ 2/BAKARA-2: Zâlikel kitâbu lâ reybe fî BAKARA 1-286, 2/BAKARA Suresi Türkçe Meâli / Kur'ân-ı Kerim (Kur'an Oku, Kur'an Dinle) Theseare the verses of the perfect Book and of the Qur'an, that distinguishes the right from the wrong. Muhsin Khan & Muhammad al-Hilali. Alif-Lam-Ra. (These letters are one of the miracles of the Quran, and none but Allah (Alone) knows their meanings).These are the Verses of the Book, and a plain Quran. 11 Sure. Hûd Suresi 1. Ayet Meali, Hûd 1, 11:1. (1-2) Elif Lâm Râ. Bu Kur’an; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan Allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık) kılınmış, sonra da Allah’tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır. (De ki:) “Şüphesiz ben size O’nun tarafından ElifLam Ra. Bu, insanları Rabb'lerinin izniyle karanlıklardan aydınlığa, Aziz ve Hamid olanın dosdoğru yoluna çıkarman için, sana indirdiğimiz Kitaptır. (1-3) Elif, Lam, Ra. Bu, Rab'lerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, aziz ve hamid (üstün kudret sahibi ve her işi övgüye layık olan) Allah'ın yoluna Y6DMLv. 14-İBRÂHÎM 1. Ayet الَر كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِ رَبِّهِمْ إِلَى صِرَاطِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ Elif lâm râ kitâbun enzelnâhu ileyke li tuhricen nâse minez zulûmâti ilân nûri bi izni rabbihim ilâ sırâtıl azîzil hamîdhamîdi. Bayraktar Bayraklı Elif, lâm, râ. Bu, Rabblerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye galip ve övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Edip Yüksel A1L30R200. Bir kitaptır. Onu sana indirdik ki, halkı Rab’lerinin izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarasın, O Güçlü ve Övgüye layık olanın yoluna… Erhan Aktaş Elif, Lam, Ra. Bu; insanları, Rabb’lerinin izni ile karanlıklardan aydınlığa çıkarman; onları Mutlak Üstün Olan’ın Övgüye Değer Yegâne Varlık Olan’ın yoluna iletmen için sana indirdiğimiz bir Kitap’tır. Muhammed Esed Elif Lâm Râ. Bu, Rablerinin izniyle bütün insanlığı kopkoyu karanlıklardan aydınlığa, O yüceler yücesinin, O her övgüye layık olanın yoluna çıkarasın diye sana indirdiğimiz bir vahiy, bir ilahi kelamdır. Mustafa İslamoğlu Elif-Lam-Ra! Bu, insanlığı, Rablerinin arzusuyla karanlıklardan aydınlığa; tüm övgülerin muhatabı olan, O her işinde mükemmel olanın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir vahiydir. Süleyman Ateş Elif lâm râ. Bu, Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarıp o güçlü ve övgüye lâyık olanAllâhın yoluna iletmen için sana indirdiğimiz Kitaptır. Süleymaniye Vakfı ELİF! LAM! RA! Bu, insanları Rablerinin[*1] izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarman için indirilmiş bir kitaptır. Daima üstün olanın ve her şeyi güzel yapanın yoluna. [*1] Sahiplerinin Yaşar Nuri Öztürk Elif, Lâm, Râ. Bir kitaptır bu. Ki indirdik sana, çıkarasın diye insanları Rablerinin izniyle karanlıklardan nura; Hamîd, Azîz olanın yoluna... Üzerimde büyü, nazar, kötü enerji var mı? Yıldızname bakımı ile öğrenin… Yıldızname kim bakabilir ve neler görülür? Yıldızname hakkında ayrıntıları yazımızdan inceleyebilirsiniz. Yıldızname Bakımı Nasıl Yapılır?Nazar Değmesi Nasıl Anlaşılır?Yıldızname Falında Nazar Çıkınca Okunacak DuaNazarı Yok Eden Sirke RitüeliKötü Enerjilerden Nas Ve Felak Suresi İle KurtulmaNazardan Muska İle KurtulmaYıldıznamede Enerji Veren TaşlarSıkıntıdan Ve Nazardan Koruyan DuaEvlere Nazar Büyüsü YapılmasıNazardan Korunmak İçin Nazar Boncuğu Yıldızname falında herhangi bir nazar olması durumunda bakım ile bu nazarlardan kurtulmak mümkündür. Nazar ve büyü olması halinde muskalar ile de nazar bozulabilir. Yıldızname Bakımı Nasıl Yapılır? Yıldızname baktırmak isteyenlerden öncelikle adları ve soyadları istenmektedir. Daha sonra anne adı ve doğum tarihi sorulur. Yıldız haritası simlere karşılık gelen sayıların toplamının 12’ye bölünmesi ile bulunmaktadır. Ardından her bir sayıya kalan bir burç bulunur. Kalan sayıya hangi burç denk geliyorsa, yıldız haritasında o burcun özelliğine göre yorum yapılır. Bununla birlikte kişilerdeki kötü enerjiler ve nazar da yıldız falında açık bir şekilde görülür. Hatta alanında uzman medyumlar bu kötü enerjinin kimden kaynaklandığını da bilmektedir. Nazar Değmesi Nasıl Anlaşılır? Üzerinde nazar olanların davranışlarından bazıları aşağıda yer almaktadır Nazar değen üzerinde bir ağırlık hisseder. Hasta olmasa da sürekli yorgunluk ve uyuma isteği vardır. Nazar insanların enerjilerinin düşük olmasına sebep olur. İşlerin ters gitmesi ya da başarısız olma durumları da nazar sonucunda karşılaşılan durumlardır. İnsanlar normalde başarı ile bitirdikleri işleri nazar değmesi sonucunda tamamlayamaz. İlişkilerde nazar demesi çiftlerin birbirinden soğumasına sebep olur. Birbirine sevgi ve saygı duyanlar nazar değdikten sonra uzaklaşmaya başlayabilir. Evlerde nazar olması da evin bereketini ortadan kaldırır. Bazı zamanlarda insanlar maddi anlamda da sıkıntı çekmeye başlar. Yıldızname Falında Nazar Çıkınca Okunacak Dua Yıldızname baktırıp nazar görülenler için okunması gereken dua aşağıda yer almaktadır Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm. Allâhümma’hrusnâ bi-aynike’lletî lâ-tenâmu, ve’hfaznâ bi-ra’fetike’lletî lâ-terâmu, ve’rhamnâ bi-kudretike aleynâ felâ tühlik ve ente sikatünâ ve recâunâ, yâ erhame’r râhimîne ve yâ ekreme’l-ekremîne. “Allâhümme, yâ mukallibe’l-kulûb, sebbit kulûbenâ alâ dînike ve tâatike.” “Allâhümme’cal fî kalbî nûran ve fî basarî nûran ve fî semî nûran ve an yemînî nûran ve an yesârî nûran ve fevkî nûran ve tahtî nûran ve emâmî nûran ve halfî nûran ve’cal lî nûran.” Buhârî El-hamdü li’llâhi’llezî tevâdaa küllü şey’in li-azametihî ve’l-hamdü li’llâhi’llezî zelle küllü şey’in li-izzetihî, ve’l-hamdü li’llâhi’llezî hadaa küllü şey’in li-mülkihî, ve’l-hamdü li’llâhi’llezî istesleme küllü şey’in li-kudretihî. Dua sabah akşam okunabilir. Fakat özellikle evden çıkmadan önce dua okunduğunda gün içerisinde nazar değmesi önlenebilir. Dua bir kağıda yazılıp cepte de taşınabilir. Gece uykudan korku ile uyanıp üzerinde nazar olanlar geceleri uyumadan önce bu duayı etmelidir. Nazar dualarında abdest alındığında duanın etkisi daha kuvvetli olur. Ayrıca abdest insanlara huzur verdiği için de içinin ferahlamasını sağlar. Nazarı Yok Eden Sirke Ritüeli Sirke ile nazar değmesine çözüm bulmak için ev ya da iş yerleri sirke ile birlikte silinmelidir. Sirkenin kötü enerjileri yok etme, büyü, vb. gibi durumları ortadan kaldırma özelliği bulunmaktadır. Öncelikle bir çay bardağı sirke alınmalıdır. Ardından bir kova temizleme suyu yapılmalıdır. Sirke kovanın içerisine konulmalıdır ve homojen bir şekilde karıştırılmalıdır. Ardından ev ya da iş yerlerinin her yeri bu sirkeli su ile temizlenmelidir. Temizlik sırasında tüm kötü enerjilerin uzaklaştığına inanılmalıdır. Bu şekilde evdeki nazar ve büyüler ortadan kalkar ve insanların konutlarına bereket ve huzur gelir. Ayrıca kısmet açma ritüeli bilgilerine bakabilirsiniz. Kötü Enerjilerden Nas Ve Felak Suresi İle Kurtulma İnsanların kötülüklerden korunmaları için Felak ve Nas Suresi aşağıda yer almaktadır. Öncelikle Felak suresi şu şekildedir Kul, euzu birabbil felâk, min şerri ma hâlak, ve min şerri gasikin iza vakab, ve min şerrin neffasâti fil ukad, ve min şerri hâsidin iza hased. Nas suresinin okunuşu ise şu şekildedir Kul, euzu birabbin nâs, melikin nâs, ilâhin nâs, min şerril vasvasil hannas, ellezi yuvesvisu fi sudûrin nâs, minel cinneti ven nâs. Her iki dua da istenilen bir vakitte okunabilir. Nazardan Muska İle Kurtulma Nazar değdiğini düşünenler muska yaptırarak bu muskayı yanlarında taşımalıdır. Bunun için öncelikle uzman bir medyuma ya da hocaya gidilmelidir. Muska hazırlamak için özel dualar seçilir. Bu dualar genellikle insanların içlerinde huzur veren ve kötülere karşı kalkan görevi gören dualardır. Ayrıca hocalar özellikle çok çabuk kabul olan duaları seçmektedir. Muskalar hazır hale getirildikten sonra sahibine verilir. Genellikle boyunda taşınan muskalar cepte ya da giysiler üzerinde de taşınabilir. Gece uyurken muskaların çıkarılmasına gerek yoktur. Hatta bu muskalar geceleri de koruma özelliğine sahiptir. Gece korkarak uyananlar için oldukça etkili bir yöntemdir. Yıldıznamede Enerji Veren Taşlar Yıldızname bakımında burçlara göre iyi gelen taşlar aşağıda yer almaktadır Koç burcu olanlar için akik, sitrin, jasper, kantaşı, hematit, amelist, akuamarin taşları hem enerji verir hem de nazardan korunmak için kullanılır. Boğa burcu olanlar için turkuaz, krizopras, safir, mavi akik ve zümrüt taşları etkilidir. İkizler burcu olanlar için akik, turkuaz, kuvars ve krizopras taşları etkilidir. Yengeç burçları için kuvars, krizopras, peridot, akik ve amelist taşları etkilidir. Aslan burçları için akik, kuvars, inci ve mavi topaz taşları etkilidir. Başak burcu olanlar için akik, turkuaz, yeşim ve dumanlı kuvars taşları etkilidir. Terazi burçları için akik, turkuaz, ve dumanlı kuvars taşları etkilidir. Akrep burcu olanlar için lal, kamplan gözü ve lapis taşları etkilidir. Yay burcu olanlar için amelist ve turkuaz taşları etkilidir. Oğlak burcu için akik, oltu ve yakut taşları etkilidir. Kova burcu olanlar için akik, yeşim ve lal taşları etkilidir. Balık burcu taşları için amelist, opal, aytaşı ve mercan taşları etkilidir. Taşları satın alırken dikkat edilmesi gereken noktalardan bir tanesi, hakiki ve doğal taşların olmasıdır. İşlemden geçen taşların enerjileri de kaybolduğu için etkisi azalır. Bunun yanı sıra bu taşlar gece yastığın altında da saklanabilir. Bu şekilde özellikle geceleri huzurlu uyumak isteyenler bu fırsatı elde edebilir. Sıkıntıdan Ve Nazardan Koruyan Dua Nazarı önleyen ve sıkıntıları yok eden duanın bir kısmı şu şekildedir Bismillâhir rahmânir rahîm. El hamdu lillâhi rabbil âlemîn. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmir rahıym. Elif, lâm, mim. Zâlikel kitâbu lâ reybe fîh. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Elif lâm mîm. Allâhu lâ ilâhe illâ huvel hayyul kayyûm. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Yâ eyyuhân nâsuttekû rabbekumullezî halakakum. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Yâ eyyuhâllezîne âmenû evfû bil ukûd. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Elhamdu lillâhillezî halakas semâvâti vel arda. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Elif, lâm, mim, sâd. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Yes’elûneke anil enfâl. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Berâetun minallâhi ve resûlihî. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Elif lâm râ, tilke âyâtul kitâbil hakîm. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Elif lâm râ kitâbun uhkimet âyâtuhu. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Elif lâm râ tilke âyâtul kitâbil mubîn. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Elif lâm mim râ tilke âyâtul kitâb. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Elif lâm râ kitâbun enzelnâhu ileyke. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Elif lâm râ tilke âyâtul kitâbi ve kur’ânin mubîn. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Etâ emrullâhi fe lâ testa’cilûh. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Subhânellezî esrâ bi abdihî leylen. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. El hamdulillâhillezî enzele alâ abdihil kitâbe. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Kâf, hâ, yâ, ayn, sâd. Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyyâ. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Tâ, hâ. Mâ enzelnâ aleykel kur’âne li teşkâ. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Ikterebe lin nâsi hisâbuhum. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Yâ eyyuhen nâsuttekû rabbekum, inne zelzeletes sâati şey’un azîm. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Kad eflehal mu’minun. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Sûratun enzelnâhâ ve faradnâhâ. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Tebârekellezî nezzelel furkâne. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Tâ, sin, mim. Tilke âyâtul kitâbil mubîn. Aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym. Tâ sîn, tilke âyâtul kur’âni ve kitâbin mubîn. Aleyke ya rabbi. Evlere Nazar Büyüsü Yapılması Evine nazar değdiğinin anlaşılmaması halinde insanların hayatlarında huzursuzluk, sağlık sorunları, vb. gibi durumlar yaşanabilir. Evlere bazen domuz yağı büyüsü yapılabilir. Bu büyü nazar değmesine sebep olabilen bir büyüdür. Domuz yağı büyüsü genellikle evlerin içerisinde görünmeyen ve fark edilmeyen yerlere yapılmaktadır. Domuz yağı büyüsü ile evli çiftlerin hayatlarında da sıkıntılar yaşanır. Mutlu olan çiftler büyünün etkisi ile tartışmaya başlar. Küçük sıkıntılardan dolayı büyük tartışmalar yaşanabilir. Domuz yağı büyüsünden kurtulmak için medyuma gidilmelidir. Evde büyü bozma işlemlerinin yapılması tavsiye edilmemektedir. Büyü bozulduktan sonra hem maddi hem de manevi olarak sıkıntılar ortadan kalkar. Nazardan Korunmak İçin Nazar Boncuğu Nazar boncukları nazarı önleyerek kötü enerjilerin ortadan kalkmasına yardımcı olur. Nazar boncuğu bileklikleri ve kolyeleri sayesinde insanlar kendilerine kötü enerjilerin yansımasını önler. Yeni işe girenler ya da yeni doğum yapanlar nazar boncuğu takar. Bu da yeni işlerde başkalarının gözünün kalmasını engellemektir. Özellikle yeni doğan bebeklerin enerjileri çok düşük olduğu için insanların kötü enerjilerini daha fazla çeker. Bu sebepten dolayı yastıklarına ya da giysilerine küçük bir nazar boncuğu takılarak bebeklerin daha huzurlu olması sağlanır. CevapDeğerli Kardeşimiz;“Fâtihalar” denilince sûrelerin başları anlaşılır. Nitekim sûre başlarına “fevatihü's-suver”, sûre sonlarına da “havatimü’s-suver” huruf-u mukattaların yer aldığı sûrelerin ilk âyetleri büyük bir ekseriyetle Kur’ân hakkındadır. Bu ilk âyetlerde Kur’ân'ın hak ve hakikatle dolu, hikmetli, hidâyet kaynağı, âyetleri muhkem bir İlâhî ferman olduğu tekid edildikten sonra, sûrenin tamamında insanlık âlemine hikmet ve hakikat dersleri âyetlerden bir kısmının mealleri şöyledirElif-lâm-mim“İşte o kitap Kur’ân; onda hiç şüphe yok. O müttakiler için hidâyet kaynağıdır.” Bakara, 2/1“Allah, kendinden başka hiçbir ilah bulunmayan Hayy ve Kayyum olandır. O, sana bu kitabı hak ve hakikatle dolu, kendinden öncekileri doğrulayıcı olmak üzere indirmiştir. Bundan önce de Tevrat ile İncili indirmişti. Bunların hepsi insanlar için birer hidâyet kaynağı idi. Hakkı batıldan, hayrı şerden ayırt eden Furkan’ı da indirmiştir. Allah’ın âyetlerini inkâr edenler için pek çetin bir azap vardır. Allah intikam sahibidir.” Âl-i İmran, 3/2-4“Bunlar hikmetli kitabın âyetleridir. O, muhsinler tevhid ve ihlas ehli için bir hidâyet ve rahmettir.” Lokman, 31/1Elif-lâm-râ“Elif-lâm-râ. İşte bunlar, o hikmet dolu kitabın âyetleridir.” Yûnus, 10/1“Elif-lâm-râ. Bu öyle bir kitaptır ki, âyetleri muhkem kılınmıştır. Sonra hikmet sahibi, her şeyi bilen Allah tarafından bu âyetler tafsil olunmuştur.” Hûd, 11/1Hâ-mim“Bu kitabın indirilişi Azîz ve Alîm olan Allah tarafındandır.” Mü’min, 40/1“Bu Kur’ân Rahman ve Rahim olan Allah tarafından indirilmiştir.” Fussilet, 41/1Selam ve dua ile...Sorularla Risale Editörü 14-İBRÂHÎM 1. Ayet الَر كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِ رَبِّهِمْ إِلَى صِرَاطِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ Elif lâm râ kitâbun enzelnâhu ileyke li tuhricen nâse minez zulûmâti ilân nûri bi izni rabbihim ilâ sırâtıl azîzil hamîdhamîdi. Bayraktar Bayraklı Elif, lâm, râ. Bu, Rabblerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye galip ve övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Cemal Külünkoğlu Elif Lâm Râ. Bu Kur'an öyle bir kitaptır ki, onu sana, Rablerinin izniyle bütün insanlığı karanlıklardan aydınlığa, O yüceler yücesinin, O her övgüye layık olan Allahın yoluna çıkarasın diye indirdik. Diyanet İşleri eski 1-2 Elif, Lam, Ra; Bu, Allah'ın izniyle, insanları karanlıklardan aydınlığa, güçlü ve övülmeğe layık, göklerde ve yerde olanların sahibi Allah'ın yoluna çıkarman için, sana indirdiğimiz Kitaptır. Uğrayacakları çetin azabdan dolayı vay kafirlerin haline! Diyanet Vakfi Elif. Lâm. Râ. Bu Kur'an, Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye galip ve övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Edip Yüksel A1L30R200. Bir kitaptır. Onu sana indirdik ki, halkı Rab’lerinin izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarasın, O Güçlü ve Övgüye layık olanın yoluna… Elmalılı Hamdi Yazır Elif Lâm Râ. Bir kitab ki sana indirdik, insanları Rablarının iznile zulmetlerden nûra çıkarasın diye doğru o azîz hamîdin yoluna ki bütün izzet-ü hamd onun Muhammed Esed Elif Lâm Râ. Bu, Rablerinin izniyle bütün insanlığı kopkoyu karanlıklardan aydınlığa, O yüceler yücesinin, O her övgüye layık olanın yoluna çıkarasın diye sana indirdiğimiz bir vahiy, bir ilahi kelamdır. Mustafa İslamoğlu Elif-Lam-Ra! Bu, insanlığı, Rablerinin arzusuyla karanlıklardan aydınlığa; tüm övgülerin muhatabı olan, O her işinde mükemmel olanın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir vahiydir. Seyyid Kutub Elif, Lâm, Ra. Bu Kur'an, insanları Rabblerinin izni ile karanlıklardan aydınlığa çıkarasın, üstün iradeli ve övgüye lâyık Allah'ın yoluna iletesin diye sana indirilmiş bir kitaptır. Süleyman Ateş Elif lâm râ. Bu, Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarıp o güçlü ve övgüye lâyık olanAllâhın yoluna iletmen için sana indirdiğimiz Kitaptır. Süleymaniye Vakfı ELİF! LAM! RA! Bu, insanları Rablerinin[*1] izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarman için indirilmiş bir kitaptır. Daima üstün olanın ve her şeyi güzel yapanın yoluna. [*1] Sahiplerinin Tefhim-ul Kuran Elif, Lâm, Râ. Bu bir Kitaptır ki, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura, O güçlü ve övgüye layık olanın yoluna çıkarmak için onu sana indirdik. Yaşar Nuri Öztürk Elif, Lâm, Râ. Bir kitaptır bu. Ki indirdik sana, çıkarasın diye insanları Rablerinin izniyle karanlıklardan nura; Hamîd, Azîz olanın yoluna... 14-İBRÂHÎM 2. Ayet اللّهِ الَّذِي لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَوَيْلٌ لِّلْكَافِرِينَ مِنْ عَذَابٍ شَدِيدٍ Allâhillezî lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardardı, ve veylun lil kâfirîne min azâbin şedîdşedîdin. Bayraktar Bayraklı Göklerde ve yerde ne varsa hepsi kendisinin olan Allah'ın yoluna. Şiddetli azaptan dolayı kâfirlerin vay haline! Cemal Külünkoğlu O Allah ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Şiddetli azaba uğrayacak olan inkârcıların vay haline! Diyanet İşleri eski 1-2 Elif, Lam, Ra; Bu, Allah'ın izniyle, insanları karanlıklardan aydınlığa, güçlü ve övülmeğe layık, göklerde ve yerde olanların sahibi Allah'ın yoluna çıkarman için, sana indirdiğimiz Kitaptır. Uğrayacakları çetin azabdan dolayı vay kafirlerin haline! Diyanet Vakfi O Allah ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Şiddetli azaptan dolayı kâfirlerin vay haline! Edip Yüksel Yani ALLAH’ın. O ki göklerde ve yerde bulunanların hepsine sahiptir. Hak ettikleri çetin azaptan dolayı vay kâfirlerin haline. Elmalılı Hamdi Yazır O Allahın ki Göklerde ne var, Yerde ne varsa hep onun, şiddetli bir azâbdan da veyl kâfirlere Muhammed Esed O Allahın yoluna ki, göklerde ve yerde ne varsa, hepsi O'nundur. Kendilerini bekleyen o çok zorlu azaptan ötürü, hakkı inkar edenlerin vay haline! Mustafa İslamoğlu O Allah ki, göklerde ve yerde olan her şey kendisine aittir. Kendilerini bekleyen şiddetli cezadan dolayı vay o kafirlerin haline! Seyyid Kutub O Allah ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Uğrayacakları ağır azaptan ötürü vaygele kâfirlerin başına! Süleyman Ateş O Allâh ki, göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur. Çetin azâbdan dolayı vay şu kâfirlerin haline! Süleymaniye Vakfı Allah’ın yoluna çıkarman için. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi onundur. Kafirlerin,[1*] suçlarıyla bağlantılı azaptan çekecekleri var. [1*] Göklerde ve yerdeki herşeyin sahibinin Allah olduğu gerçeğini ve Kitabı görmezlikten gelen ve gizleyenlerin Tefhim-ul Kuran O Allah ki, göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Şiddetli azab dolayısıyla vay küfre sapanlara. Yaşar Nuri Öztürk O Allah'a ki yalnız O'nundur göklerdekiler ve yerdekiler. Hüsran haberi şiddetli bir azaptan, o küfre batmışlara... 14-İBRÂHÎM 3. Ayet الَّذِينَ يَسْتَحِبُّونَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا عَلَى الآخِرَةِ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللّهِ وَيَبْغُونَهَا عِوَجًا أُوْلَئِكَ فِي ضَلاَلٍ بَعِيدٍ Ellezîne yestehıbbûnel hayâted dunyâ alâl âhırati ve yasuddûne an sebîlillâhi ve yebgûnehâ ivecâivecen, ulâike fî dalâlin baîdbaîdin. Bayraktar Bayraklı O kâfirler, dünya hayatını âhirete tercih ederler, Allah yolundan alıkoyarlar ve onun yolunu eğri göstermek isterler. İşte onlar uzak bir sapıklık içindedirler. Cemal Külünkoğlu Onlar, dünya hayatını ahirete tercih ederler. Başkalarını Allah yolundan çevirip onu eğri ve çelişkili göstermek isterler. İşte onlar derin bir sapıklık içindedirler. Diyanet İşleri eski Onlar dünya hayatını ahirete tercih ederler, Allah'ın yolundan alıkoyup onun eğriliğini isterler. İşte onlar uzak bir sapıklık içindedirler. Diyanet Vakfi Dünya hayatını ahirete tercih edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve onun eğriliğini isteyenler var ya, işte onlar haktan uzak bir sapıklık içindedirler. Edip Yüksel Onlar ki dünya hayatını ahirete yeğlerler, ALLAH’ın yolundan saptırırlar ve onu eğriltmek isterler. Bunlar, alabildiğine sapmışlardır. Elmalılı Hamdi Yazır Onlar ki Dünya hayatı sever, Âhırete tercih ederler de Allah yolundan çevirirler ve onun eğrilmesini isterler, işte bunlar çok uzak bir dalâl içindedirler Muhammed Esed Onlar ki, dünya hayatını biricik sevgi nesnesi olarak seçip onu ahiret düşüncesine bütünüyle yeğ tutarlar; ve başkalarını Allah'ın yolundan çevirip onu eğri ve dolambaçlı göstermeye çalışırlar. İşte çok derin, onulmaz bir sapıklık içinde olan, böyleleridir. Mustafa İslamoğlu Onlar ki, sevgilerini dünya hayatına hasrederek onu ahirete tercih ederler; başkalarını da Allah yolundan çevirirler; dahası o yolu çapraşık ve dolambaçlı göstermeye çabalarlar. İşte onlar derin bir sapıklığa gömülmüşlerdir. Seyyid Kutub Onlar ki, dünya hayatını ahirete tercih ederler, insanları Allah yolundan alıkoyarlar ve bu yolu eğri göstermeye yeltenirler. İşte onlar koyu bir sapıklık içindedirler. Süleyman Ateş Ki onlar, dünyâ hayâtını âhirete tercih ederler, Allâh'ın yoluna engel olur ve onun eğrilmesini isterler. İşte onlar,derin bir sapıklık içindedirler. Süleymaniye Vakfı Onlar, dünya hayatını Âhiretten çok seven, çarpıtma yaparak Allah’ın yolundan uzaklaşma/uzaklaştırma peşinde olan kimselerdir. Onlar derin bir sapkınlık içindedirler. Tefhim-ul Kuran Onlar, dünya hayatını ahirete tercih ederler, Allah'ın yolundan alıkoyarlar ve onu çarpıtmak isterler veya onda çarpıklık ararlar . İşte onlar, uzak bir sapıklık içindedirler. Yaşar Nuri Öztürk Onlar ki sefil ve iğreti hayatı âhirete tercih ederler ve Allah yolundan alıkoyup o yolu eğri büğrü yapmayı isterler. İşte bunlar, dönüşü olmayan bir sapıklık içindedirler. 14-İBRÂHÎM 4. Ayet وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلاَّ بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ فَيُضِلُّ اللّهُ مَن يَشَاء وَيَهْدِي مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî li yubeyyine lehum, fe yudillullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâu, ve huvel azîzul hakîmhakîmu. Bayraktar Bayraklı Onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin dili ile gönderdik. Artık Allah dileyeni saptırır, dileyeni de doğru yola iletir. Çünkü O, güçlüdür; hikmet sahibidir. Cemal Külünkoğlu Biz, her peygamberi kendi milletinin diliyle gönderdik ki onlara Allah'ın buyruklarını iyice anlatsın. Allah, sapmayı dileyeni sapıklık içinde bırakır, doğru yolda kalmayı dileyeni de doğru yola iletir. O, mutlak galiptir, tam hüküm ve hikmet sahibidir. Diyanet İşleri eski Kendilerine apaçık anlatabilsin diye, her peygamberi kendi milletinin diliyle gönderdik. Allah dilediğini saptırır ve dilediğini de doğru yola eriştirir; güçlü olan, Hakim olan O'dur. Diyanet Vakfi Allah'ın emirlerini onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir. Edip Yüksel Biz her elçiyi ancak halkının diliyle göndeririz ki onlara bildirebilsin. ALLAH dileyeni/dilediğini saptırır, dileyeni/dilediğini de doğruya ulaştırır. O, Güçlüdür, Bilgedir. Elmalılı Hamdi Yazır Ve biz her gönderdiğimiz Resulü ancak bulunduğu kavminin diliyle gönderdik ki onlara iyi beyan etsin sonra da Allah dilediğini dalâlette bırakır, dilediğini de hidayete irdirir, ve öyle azîz hakîm o Muhammed Esed Biz her elçiyi, mutlaka kendi halkının diliyle vahyedilmiş bir mesajla gönderdik ki, hakkı onlara açık ve dolaysız bir biçimde ulaştırabilsin; artık bundan sonra Allah sapmayı dileyeni sapıklık içinde bırakır, doğru yolu tutmayı dileyeni de doğru yola yöneltir, çünkü doğru hüküm ve hikmetle edip eyleyen en yüce iktidar sahibi O'dur. Mustafa İslamoğlu Biz her peygamberi yalnızca kendi kavminin diliyle gönderdik ki, mesajı onlara açık ve net olarak iletsin. Bundan sonradır ki Allah isteyenin sapmasını dileyecek, isteyeni ise doğru yola yöneltecektir Zira her işinde mükemmel olan, hükmünde tam isabet kaydeden O'dur. Seyyid Kutub Biz bütün peygamberleri soydaşlarının dili ile gönderdik ki, onlara Allah'ın buyruğunu açıkça anlatabilsinler. Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O üstün iradelidir ve her işi yerindedir. Süleyman Ateş Biz, her elçiyi kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara açıklasın. Allâh dilediğini şaşırtır, dilediğini yola iletir. O, azizdir, hüküm ve hikmet sâhibidir. Süleymaniye Vakfı Biz, her resulü[*1] kendi halkının dili ile gönderdik ki onlar için her şeyi ortaya koysun. Bundan sonra Allah, sapıklığı tercih edeni sapık sayar, hidayeti tercih edeni de yoluna kabul eder. Daima üstün ve bütün kararları doğru olan O’dur. [*1] Resul رسول, “gönderilen” demektir. Bir bilgiyi iletmek için gönderilen elçiye resul dendiği gibi onunla gönderilen bilgiye de resul denir Müfredat. Kur’an’daki resul kelimeleri ya elçi ya da Allah’ın Kitabı anlamındadır. Elçi ölümlü, Kitap kalıcıdır. Uhud savaşında Nebîmiz’in öldüğüne dair haberlerin yayılması üzerine Allah Teâlâ şöyle demiştir “Muhammed sadece elçidir. Ondan önce de elçiler geldi. O ölse veya öldürülse, gerisin geri mi döneceksiniz?” Al-i İmran 3/144 Arap toplumuna, Arap dili ile gönderilen resul, Kur’an olduğu için bu âyette kelimeye başka anlam verilemez. Âyet, Allah’ın kitabının, her topluma kendi dili ile ulaştırılması gerektiğini bildirmektedir. Tefhim-ul Kuran Biz hiç bir peygamberi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki, onlara apaçık anlatsın. Böylece Allah, dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete yöneltip iletir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. Yaşar Nuri Öztürk Biz, görevlendirdiğimiz her resulü ancak kendi toplumunun diliyle gönderdik ki, onlara açık seçik beyanda bulunsun. Bunun ardından, Allah dilediğini saptırır, dilediğini de iyiye ve güzele kılavuzlar. Azîz'dir, Hakîm'dir O! 14-İBRÂHÎM 5. Ayet وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مُوسَى بِآيَاتِنَا أَنْ أَخْرِجْ قَوْمَكَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَذَكِّرْهُمْ بِأَيَّامِ اللّهِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَاتٍ لِّكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ Ve lekad erselnâ mûsâ bi âyâtinâ en ahric kavmeke minez zulumâti ilân nûri, ve zekkirhum bi eyyâmillâheyyâmillâhi, inne fî zâlike le âyâtin li kulli sabbârin şekûrşekûrin. Bayraktar Bayraklı Andolsun ki biz, Mûsâ'yı, “Toplumunu karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlatıp bellet!” diye âyetlerimizle gönderdik. Şu bir gerçek ki, bunda iyice sabreden, çokça şükreden herkes için nice deliller vardır. Cemal Külünkoğlu Andolsun ki, Musa'yı da “Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlat.” diye ayetlerimizle göndermiştik. Elbette bunda çok sabreden ve çok şükreden herkes için nice ibretler vardır. Diyanet İşleri eski And olsun ki Musa'yı ayetlerimizle, 'Milletini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve Allah'ın günlerini onlara hatırlat' diye göndermiştik. Bunlarda, çokça sabreden ve şükreden herkes için dersler vardır. Diyanet Vakfi Andolsun ki Musa'yı da Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın geçmiş kavimlerin başına getirdiği felâket günlerini hatırlat, diye mucizelerimizle gönderdik. Şüphesiz ki bunda çok sabırlı, çok şükreden herkes için ibretler vardır. Edip Yüksel Musa’yı, “Halkını karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara ALLAH’ın günlerini hatırlat“ diye mucizelerimizle gönderdik. Sabreden ve şükreden herkes için elbette bunda dersler vardır. Elmalılı Hamdi Yazır Celâlim hakkı için âyetlerimizle Musâyı gönderdik ki kavmini zulûmâttan nûra çıkar ve onlara Allah günlerile öğüt ver diye, şüphesiz ki bunda çok âyetler vardır çok sabırlı, çok şükredici her kimse için Muhammed Esed Ve nitekim, Musa'ya ayetlerimizi gönderip kendisine "Halkını kopkoyu karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın Günleri'ni hatırlat!" diye emrettik. Çünkü bu hatırlatmada, darlığa sonuna kadar göğüs germesini ve Allah'a yürekten şükretmesini bilen herkes için mutlaka çıkarılacak dersler vardır. Mustafa İslamoğlu Nitekim, Musa'yı da ayetlerimizle "Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın imtihan ve yardım günlerini hatırlat" diye göndermiştik. Çünkü bunda sonuna kadar sabreden ve şükrünü eda etmek için var gücünü harcayan herkes için dersler vardır. Seyyid Kutub Biz Musa'yı Soydaşlarını karanlıktan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın tarihlerinde iz bırakmış günlerini hatırlat» direktifi ile somut mucizelerin desteğinde peygamber olarak gönderdik. Bu hatırlatmada sabırlı ve şükreden herkesin alacağı ibret dersleri vardır. Süleyman Ateş Andolsun biz, Mûsâ'yı da "Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar, onlara Allâh'ın günlerini geçmiş milletlerin başlarına gelen olayları hatırlat!" diye âyetlerimizle birlikte göndermiştik. Şüphesiz bunda sabreden, şükreden herkes için âyetler ibret verici işâretler vardır. Süleymaniye Vakfı Musa’yı âyetlerimizle göndermiş, “Halkını karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onları Allah’ın günleri[*] konusunda uyar” demiştik. İşte bu uyarının içinde sabreden ve görevlerini yerine getiren herkes için deliller vardır. [*] Bkz Sad 38/34 Tefhim-ul Kuran Andolsun biz Musa'yı Kavmini karanlıklardan nura çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlat» diye ayetlerimizle göndermiştik. Şüphesiz bunda çokça sabreden ve şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır. Yaşar Nuri Öztürk Yemin olsun ki, biz Mûsa'yı, "Toplumunu karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlatıp bellet!" diye ayetlerimizle gönderdik. Şu bir gerçek ki, bunda iyice sabreden, çokça şükreden herkes için sayısız ayetler vardır. 14-İBRÂHÎM 6. Ayet وَإِذْ قَالَ مُوسَى لِقَوْمِهِ اذْكُرُواْ نِعْمَةَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ أَنجَاكُم مِّنْ آلِ فِرْعَوْنَ يَسُومُونَكُمْ سُوءَ الْعَذَابِ وَيُذَبِّحُونَ أَبْنَاءكُمْ وَيَسْتَحْيُونَ نِسَاءكُمْ وَفِي ذَلِكُم بَلاء مِّن رَّبِّكُمْ عَظِيمٌ Ve iz kâle mûsâ li kavmihizkurû ni’metallâhi aleykum iz encâkum min âli fir’avne yesûmûnekum sûel azâbi ve yuzebbihûne ebnâekum ve yestahyûne nisâekum, ve fî zâlikum belâun min rabbikum azîmazîmun. Bayraktar Bayraklı Mûsâ, toplumuna şöyle demişti “Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayınız! Hani, O sizi Firavun'un hanedanından, adamlarından kurtarmıştı. Onlar size azabın en kötüsüyle acı çektiriyorlar, erkek çocuklarınızı doğruyorlar, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı.” İşte bunda sizin için Rabbinizden gelen çok büyük bir imtihan vardır. Cemal Külünkoğlu Hani, Musa da halkına bu doğrultuda şöyle demişti “Allah'ın size bahşettiği nimeti hatırlayın! O sizi Firavun yönetiminin elinden kurtarmıştı. Onlar ki size dayanılmaz acılar çektiriyor; oğullarınızı boğazlayıp, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir sınav vardır.” Diyanet İşleri eski Musa, milletine dedi ki 'Allah'ın size olan nimetlerini anın; size işkence eden, kadınlarınızı sağ bırakıp oğullarınızı boğazlayan Firavun ailesinden sizi kurtardı; bütün bunlarda Rabbinizden size büyük bir imtihan vardır.' Diyanet Vakfi Hani Musa kavmine demişti ki Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Çünkü O, sizi işkencenin en kötüsüne sürmekte ve oğullarınızı kesip, kadınlarınızı kızlarınızı bırakmakta olan Firavun ailesinden kurtardı. İşte bu size anlatılanlarda, Rabbinizden büyük bir imtihan vardır.» Edip Yüksel Hani, Musa halkına, “ALLAH’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Size işkencenin en kötüsünü uygulayan, oğullarınızı kesip kadınlarınızı utandıran Firavunun adamlarından sizi O kurtardı. Bu, Efendinizden sizin için büyük bir test idi“ demişti. Elmalılı Hamdi Yazır Ve o vakıt Musâ kavmine dedi ki Allahın üzerindeki nı'metini anın bir vakıt sizi Âli Firanvden kurtardı, sizi azâbın kötüsüne peyliyorlardı ve oğullarınızı boğazlayıp kadınlarınızı diri tutmak istiyorlardı ve bunda rabbınızdan size azîm bir imtihan var Muhammed Esed Hani, Musa da halkına bu doğrultuda "Allah'ın size bahşettiği nimeti hatırlayın!" demişti, "O sizi Firavun yönetiminin elinden kurtarmıştı; onlar ki size dayanılmaz acılar çektiriyor; oğullarınızı boğazlayıp, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı eğer bilirseniz size Rabbinizden büyük bir sınamaydı, bu. Mustafa İslamoğlu İşte o zamanlar Musa kavmine demişti ki "Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani O sizi Firavun yönetiminin elinden kurtarmıştı? Onlar size işkencenin en bayağısını reva görüyorlar, oğullarınızı öldürdüp kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. Bu yaşananlar, içerisinde Rabbinizden size gelen ağır bır sınavı barındırıyordu. Seyyid Kutub Hani Musa, soydaşlarına dedi ki; Allah'ın size bağışladığı nimetleri hatırlayınız. Hani O oğullarınızı boğazlayıp kadınlarınızı erkeksiz bırakmak sureti ile size çok ağır bir işkence çektiren Firavun hanedanından sizi kurtarmıştı. Bu, Rabbinizin size yönelik büyük bir sınavı idi.» Süleyman Ateş Mûsâ, kavmine demişti ki "Allâh'ın üzerinizdeki ni'metini hatırlayın, O sizi Fir'avn soyundan kurtardı. Onlar sizi işkencenin en kötüsüne koşuyorlar, oğullarınızı kesiyorlar, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. Bunda Rabbinizden size büyük bir imtihan vardı." Süleymaniye Vakfı Bir gün Musa halkına şöyle demişti “Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani sizi Firavun hanedanından kurtarmıştı. Onlar size en ağır cezayı araştırıyor, oğullarınızı kıtır kıtır doğruyor, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. O işin içinde, Rabbinizden sizi yıpratan büyük bir imtihan vardı.” Tefhim-ul Kuran Hani Musa kavmine şöyle demişti Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani O sizi Firavun ailesinden kurtarmıştı, onlar sizi en dayanılmaz işkencelere uğratıyor, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir sınav vardır.» Yaşar Nuri Öztürk Mûsa'nın, kendi toplumuna şöyle dediği zamanı da hatırla "Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın! Hatırlayın ki, sizi Firavun'un hanedanından kurtarmıştı. Onlar size azabın en kötüsüyle acı çektiriyorlar, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlar, kadınlarınıza hayasızca davranıyorlar/kadınlarınızın rahimlerini yokluyorlar/kadınlarınızı hayata salıyorlardı. İşte bunda sizin için Rabbinizden gelen çok büyük bir deneme ve ıstırap vardır." 14-İBRÂHÎM 7. Ayet وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِن شَكَرْتُمْ لأَزِيدَنَّكُمْ وَلَئِن كَفَرْتُمْ إِنَّ عَذَابِي لَشَدِيدٌ Ve iz teezzene rabbukum le in şekertum le ezîdennekum ve le in kefertum inne azâbî le şedîdşedîdun. Bayraktar Bayraklı Rabbinizin size duyurduğu şu gerçeği de hatırlayınız “Eğer şükrederseniz, ben de sizin için nimetimi mutlaka arttıracağım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz benim azabım çok çok şiddetlidir.” Cemal Külünkoğlu Hatırlayın ki, Rabbiniz size şöyle buyurmuştu “Eğer şükrederseniz, elbette size nimetimi artırırım, eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.” Diyanet İşleri eski Rabbiniz 'Şükrederseniz and olsun ki, size karşılığını artıracağım; nankörlük ederseniz bilin ki azabım pek çetindir' diye bildirmişti. Diyanet Vakfi Hatırlayın ki Rabbiniz size Eğer şükrederseniz, elbette size nimetimi artıracağım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir! diye bildirmişti.» Edip Yüksel Efendin, “Şükrederseniz size daha bol veririm, ama nankörlük ederseniz azabım çetindir“ diye bildirmişti. Elmalılı Hamdi Yazır Ve düşünün ki rabbınız şöyle i'lân buyurdu Celâlim hakkı için şükrederseniz elbette size artırırım, ve eğer nankörlük ederseniz haberiniz olsun ki azâbım çok şiddetlidir Muhammed Esed Ve yine hatırlayın ki Rabbiniz size şöyle bildirmişti "Bana şükrederseniz, muhakkak ki size kat kat fazla veririm; yok, eğer nankörlük ederseniz, bilin ki Benim azabım gerçekten çok çetindir!" Mustafa İslamoğlu Hani Rabbiniz size şunu duyurmuştu "Eğer şükrederseniz size olan nimetimi artırırım, yok eğer nankörlük ederseniz iyi bilin ki mahrumiyetim pek şiddetli olacaktır." Seyyid Kutub Hani Rabbiniz size şöyle bildirmişti; Eğer şükrederseniz, size yönelik nimetlerimi kesinlikle arttırırım, eğer nankörlük ederseniz, hiç kuşkusuz azabım pek ağırdır.» Süleyman Ateş Ve Rabbiniz size şöyle bildirmişti "Andolsun şükrederseniz elbette size daha fazla veririm ve eğer nankörlük ederseniz azâbım pek çetindir." Süleymaniye Vakfı Rabbinizin şunu duyurduğunu da hatırda tutun “Eğer görevlerinizi yerine getirirseniz Ben de sizin için mutlaka artıracağım. Görmezlikten gelirseniz hiç kuşkusuz benim azabım şiddetlidir.” Tefhim-ul Kuran Rabbiniz şöyle buyurmuştu -Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size arttırırım ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz, benim azabım pek şiddetlidir.» Yaşar Nuri Öztürk Rabbinizin şunu duyurduğunu da hatırda tutun Eğer şükrederseniz, ben de sizin için mutlaka artıracağım. Ve eğer nankörlük ederseniz hiç kuşkusuz benim azabım çok çok şiddetlidir. 14-İBRÂHÎM 8. Ayet وَقَالَ مُوسَى إِن تَكْفُرُواْ أَنتُمْ وَمَن فِي الأَرْضِ جَمِيعًا فَإِنَّ اللّهَ لَغَنِيٌّ حَمِيدٌ Ve kâle mûsâ in tekfurû entum ve men fîl ardı cemîan fe innallâhe le ganiyyun hamîdhamîdun. Bayraktar Bayraklı Mûsâ şöyle demişti “Siz ve yeryüzünde bulunanların tümü inkâr etseniz, hiç şüphesiz Allah mutlak zengindir; övülmeye lâyıktır.” Cemal Külünkoğlu Musa şöyle dedi “Siz ve yeryüzünde olanların tamamı, topyekûn inkâr etseniz dahi, şüphesiz ki Allah zengindir sizin inanmanıza muhtaç değildir ve her türlü övgüye layıktır.” Diyanet İşleri eski Musa 'Siz ve yeryüzünde olanlar, hepiniz nankörlük etseniz, Allah yine de müstağni ve övülmeğe layık olandır' demişti. Diyanet Vakfi Musa dedi ki Eğer siz ve yeryüzünde olanların hepsi nankörlük etseniz, bilin ki Allah gerçekten zengindir, hamdedilmeye lâyıktır.» Edip Yüksel Musa “Yeryüzünde bulunan herkesle birlikte nankörlük etseniz, bilesiniz ki ALLAH muhtaç değildir, övgüye layıktır“ demişti. Elmalılı Hamdi Yazır Siz ve bütün Arzda bulunanın cemiisi küfran etseniz şu muhakkak ki Allah hepinizden müstağni ve zatında hamîd bir ganîdir Muhammed Esed Ve Musa şöyle ekledi "Siz ve sizinle birlikte yeryüzünde yaşayan başka kim varsa, hepiniz hakkı inkar etseniz dahi, bilin ki Allah, yine de her türlü övgüye layık ve mutlak anlamda Kendine yeterli Biricik Tanrıdır. Mustafa İslamoğlu Ve Musa dedi ki "Siz ve yeryüzünde bulunan herkes topyekün nankörlük etseniz bile, şunu unutmayın ki Allah övgülerin tümü kendine mahsus olup kendi kendisine yeten yegane zattır. Seyyid Kutub Musa dedi ki; Eğer siz, tüm yeryüzü halkı ile birlikte nankörlük etseniz, kuşku yok ki, Allah'ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur ve özü itibarı ile övgüye lâyıktır.» Süleyman Ateş Ve Mûsâ dedi ki "Siz ve yeryüzünde bulunanlar hep nankörlük etseniz, iyi bilin ki Allâh zengindir, övülmüştür sizin şükrünüze muhtaç değildir". Süleymaniye Vakfı Musa dedi ki “Siz ve yeryüzündeki herkes ayetleri görmezlikten gelse de bilin ki Allah’ın kimseye ihtiyacı yoktur ve ne yaparsa güzel yapar.” Tefhim-ul Kuran Musa demişti ki Eğer siz ve yeryüzündekilerin tümü küfredecek olsanız bile şüphesiz Allah hiç bir şeye muhtaç değildir, övülmüştür.» Yaşar Nuri Öztürk Şöyle demişti Mûsa "Siz de yeryüzünde bulananların tümü de küfre saplansanız, hiç kuşkusuz Allah mutlak Ganî, mutlak Hamîd'dir. 14-İBRÂHÎM 9. Ayet أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَالَّذِينَ مِن بَعْدِهِمْ لاَ يَعْلَمُهُمْ إِلاَّ اللّهُ جَاءتْهُمْ رُسُلُهُم بِالْبَيِّنَاتِ فَرَدُّواْ أَيْدِيَهُمْ فِي أَفْوَاهِهِمْ وَقَالُواْ إِنَّا كَفَرْنَا بِمَا أُرْسِلْتُم بِهِ وَإِنَّا لَفِي شَكٍّ مِّمَّا تَدْعُونَنَا إِلَيْهِ مُرِيبٍ E lem ye’tikum nebeullezîne min kablikum kavmi nûhın ve âdin ve semûdsemûde, vellezîne min ba’dihim, lâ ya’lemuhum illâllâhillâllâhu, câethum rusuluhum bil beyyinâti fe reddû eydiyehum fî efvâhihim ve kâlû innâ kefernâ bi mâ ursiltum bihî ve innâ le fî şekkin mimmâ ted’ûnenâ ileyhi murîbmurîbin. Bayraktar Bayraklı Sizden öncekilerin, Nûh, Âd ve Semûd kavimlerinin ve onlardan sonrakilerin haberleri size gelmedi mi? Onları Allah'tan başkası bilemez. Peygamberleri onlara mucizeler getirdi de onlar, ellerini/güçlerini kullanarak peygamberlerin ifade özgürlüğünü engellediler ve dediler ki “Biz, size gönderileni inkâr ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeye karşı derin bir kuşku içindeyiz.” Cemal Külünkoğlu Daha önce yaşamış Nuh, Ad ve Semud kavimlerine, ayrıca bunlardan sonra gelen ve haklarında Allah'tan başka hiç kimsenin bir şey bilmediği toplumlara ilişkin bilgi size ulaşmadı mı? Peygamberleri, bu toplumlara açık belgeler ile geldiler. Fakat onlar ellerini ağızlarına götürüp “Biz, sizinle gönderilen talimatları kesinlikle kabul etmiyoruz. Çünkü bize yaptığınız davetin mahiyetinden derin bir kuşku içindeyiz” dediler. Diyanet İşleri eski Sizden önce gecen Nuh, Ad, Semud milletlerinin ve onlardan sonra gelenlerin haberleri ki onları Allah'tan başkası bilmez size ulaşmadı mı? Onlara peygamberleri belgelerle geldiler, fakat ellerini ağızlarına götürüp 'Biz sizinle gönderilene inanmıyoruz. Bizi çağırdığınız şeyden de şüphe ve endişe içindeyiz' dediler. Diyanet Vakfi Sizden öncekilerin, Nuh, Âd ve Semûd kavimlerinin ve onlardan sonrakilerin haberleri size gelmedi mi? Onları Allah'tan başkası bilmez. Peygamberleri kendilerine mucizeler getirdi de onlar, ellerini peygamberlerinin ağızlarına bastılar ve dediler ki Biz, size gönderileni inkâr ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeye karşı derin bir kuşku içindeyiz. Edip Yüksel Sizden öncekilerin, Nuh, Ad ve Semud halkının ve onlardan sonra gelip de sadece ALLAH’ın bildiği kimselerin haberleri size ulaşmadı mı? Elçileri onlara apaçık delillerle gittiler, fakat onları küçümsediler ve “Biz getirdiğiniz şeyi inkâr ediyoruz ve bizi çağırdığınız mesaj hakkında kuşkumuz ve şüphemiz var“ dediler. Elmalılı Hamdi Yazır Size önünüzden geçenlerin haberleri gelmedi mi? Kavmi Nuhun, Âdın ve Semudun ve daha onlardan sonrakilerin ki tafsıllerini ancak Allah bilir, onlara resulleri beyyinelerle geldiler de ellerini ağızlarına ittiler ve biz dediler sizin gönderildiğiniz şey'i tanımıyoruz ve biz, sizin bizi da'vet ettiğiniz şeyden bir şekk içindeyiz Muhammed Esed Sizden önce gelip geçen inkarcı toplumların başına gelenlerden hiç haberiniz olmadı mı; Nuh kavminin, 'Ad ve Semud kavimlerinin ve onlardan sonra gelip geçen daha nicelerinin? Onların başına gelenleri Allah'tan başka kimse bilmez. Onlara da kendileri için görevlendirilmiş olan elçiler, hakkı bütün açıklığıyla gösteren delillerle gelmişlerdi; fakat onlar, ellerini şaşkınlıkla ağızlarına götürüp "Biz, sizinle gönderildiğini iddia ettiğiniz mesajın hak olduğuna inanmıyoruz" dediler, "ve doğrusu bizi çağırdığınız şeyin mahiyetinden yana ciddi bir şüphe ve şaşkınlık içindeyiz". Mustafa İslamoğlu Sizden öncekilerin haberi size gelmedi mi? Nuh, Ad ve Semud kavimlerinin ve onlardan sonra gelenlerin uğradıkları felaketin gerçek mahiyetini Allah'tan başka kimse bilmez. Elçileri onlara hakikatin apaçık delilleriyle gelmiş, onlar ise nimeti teperek sözlerini ağızlarına tıkmışlar ve "Şunu aklınıza koyun ki biz sizinle gönderilenleri reddediyoruz; zira biz, davet ettiğiniz şeye dair şüphe içindeyiz" demişlerdi; mütereddit bir halde... Seyyid Kutub Daha önce yaşamış Nuh, Ad, Semud kavimlerine, ayrıca bunlardan sonra gelen ve haklarında Allah'dan başka hiç kimsenin bir şey bilmediği toplumlara ilişkin bilgi size ulaşmadı mı? Peygamberleri, bu toplumlara açık belgeler ile geldiler. Fakat onlar sesleri yankılanarak gürleşsin diye ellerini ağızlarına tutarak sizin bize getirdiğiniz mesajı reddediyoruz, bizi benimsemeye çağırdığınız ilkeler konusunda koyu bir kuşku içindeyiz» dediler. Süleyman Ateş Sizden öncekilerin Nûh, 'Âd ve Semûd kavimlerinin ve onlardan sonra gelenlerin -ki onların sayısını Allah'tan başka kimse bilmez- haberi size gelmedi mi? Elçileri onlara kanıtlar getirdi de onlar, ellerini ağızlarına koydu öfkelerinden parmaklarını ısırdılar yahut peygamberlerin ağızlarını tuttular "Biz sizinle gönderilen mesajı tanımadık ve biz sizin bizi çağırdığınız şeye karşı derin bir kuşku içindeyiz!" dediler. Süleymaniye Vakfı Sizden önceki Nuh, Ad ve Semud halklarının haberi size ulaşmadı mı? Onlardan sonrakilerin haberlerini ise Allah’tan başkası bilmez. Elçileri onlara da açık belgelerle ayetlerle gelmişlerdi ama onlar, lafı ağızlarına tıkayarak şöyle demişlerdi “Sizin elçi olarak gönderilmeniz bizi hiç ilgilendirmiyor, bizi çağırdığınız şeyden dolayı da kuşku veren bir şüphe içindeyiz.” Tefhim-ul Kuran Sizden öncekilerin, Nuh kavminin, Ad ve Semud ile onlardan sonra gelenlerin haberi size gelmedi mi? Ki onları, Allah'tan başkası bilmez. Peygamberleri onlara apaçık delillerle gelmişlerdi de, ellerini ağızlarına götürüp öfkelerinden ısırdılar ve dediler ki Tartışmasız, biz sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri inkâr ettik ve bizi kendisine çağırmakta olduğunuz şeyden de gerçekten kuşku verici bir tereddüt içindeyiz.» Yaşar Nuri Öztürk Sizden öncekilerin, Nûh kavminin, Âd'ın, Semûd'un ve onlardan sonrakilerin haberleri ulaşmadı mı size? Allah'tan başkası bilmez onları. Peygamberleri onlara açık deliller getirmişti de onlar ellerini ağızlarına itip şöyle demişlerdi "Biz size gönderileni kesinlikle tanımıyoruz ve biz sizin çağırdığınız şey konusunda karmaşa ve çıkmaza iten bir kuşku içindeyiz." 14-İBRÂHÎM 10. Ayet قَالَتْ رُسُلُهُمْ أَفِي اللّهِ شَكٌّ فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ يَدْعُوكُمْ لِيَغْفِرَ لَكُم مِّن ذُنُوبِكُمْ وَيُؤَخِّرَكُمْ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى قَالُواْ إِنْ أَنتُمْ إِلاَّ بَشَرٌ مِّثْلُنَا تُرِيدُونَ أَن تَصُدُّونَا عَمَّا كَانَ يَعْبُدُ آبَآؤُنَا فَأْتُونَا بِسُلْطَانٍ مُّبِينٍ Kâlet rusuluhum e fîllâhi şekkun fâtırıs semâvâti vel ardardı, yed’ûkum li yagfira lekum min zunûbikum ve yuahhırakum ilâ ecelin musemmâmusemmen, kâlû in entum illâ beşerun mislunâ, turîdûne en tesuddûnâ ammâ kâne ya’budu âbâunâ fe’tûnâ bi sultânin mubînmubînin. Bayraktar Bayraklı Peygamberleri dedi ki “Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüpheniz mi var? Halbuki O, sizin günahlarınızdan bir kısmını bağışlamak ve belirli bir vakte kadar tehir edip yaşatmak için sizi çağırıyor.” Onlar dediler ki “Siz de bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsiniz. Siz, bizi atalarımızın tapmış olduğu şeylerden döndürmek istiyorsunuz. Öyleyse bize, bu iddianız konusunda apaçık bir delil getiriniz!” Cemal Külünkoğlu Peygamberleri dedi ki “Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi ediyorsunuz? Hâlbuki O, günahlarınızı bağışlamak ve sizi belli bir zamana kadar yaşatmak için imana çağırıyor.” Onlar da “Siz de bizim gibi sadece birer insansınız. Bizi babalarımızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir delil getirin” dediler. Diyanet İşleri eski Onların peygamberleri 'Gökleri ve yeri yaratan, günahlarınızı bağışlamaya çağıran ve bir süreye kadar sizi erteleyen Allah'tan mı şüphe ediyorsunuz?' dediler. Onlar da 'Siz de sadece bizim gibi birer insansınız; bizi babalarımızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir delil getirmelisiniz' dediler. Diyanet Vakfi Peygamberleri dedi ki Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? Halbuki O, sizin günahlarınızdan bir kısmını bağışlamak ve sizi muayyen bir vakte kadar yaşatmak için sizi hak dine çağırıyor. Onlar dediler ki Siz de bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsiniz. Siz bizi atalarımızın tapmış olduğu şeylerden döndürmek istiyorsunuz. Öyleyse bize, apaçık bir delil getirin! Edip Yüksel Elçileri “Gökleri ve yeri yarıp yaratan ALLAH’tan mı kuşkulanıyorsunuz? Günahlarınızı bağışlamak için sizi çağırıyor ve size belli bir süre tanıyor“ dediler. Onlar da, “Siz, ancak bizim gibi insanlarsınız, atalarımızın hizmet etmekte olduğu şeyden bizi çevirmek istiyorsunuz. Bize açık bir yetki belgesi getiriniz“ dediler. Elmalılı Hamdi Yazır Resulleri hiç, dediler Gökleri ve Yeri yaradan Allahda şekk edilir mi? O, sizi günahlarınızı mağrifet etmek için çağırıyor ve müsemmâ bir ecele kadar size müsaade ediyor, siz, dediler bizim gibi bir beşersiniz, bizi babalarımızın taptıklarından çevirmek istiyorsunuz, o halde bize sultası açık bir bürhan getiriniz Muhammed Esed Bu toplumlara gönderilen elçiler "Hiç, göklerin ve yerin yaratıcısı olan Allahın varlığından, birliğinden şüphe edilebilir mi?" dediler, "Sizi geçmişteki günahlarınızdan ötürü bağışlamak ve size belirlediği bir süre bitinceye kadar mühlet vermek üzere doğru yola çağıran O'dur! Ama onlar "Sizler bizim gibi ölümlü insanlardan başka kimseler değilsiniz!" diye cevap verdiler, "Bizi, atalarımızın tapınageldiği şeylerden uzaklaştırmak istiyorsunuz; madem öyle, o zaman Allah'ın elçileri olduğunuza dair açık bir delil getirin bize!" Mustafa İslamoğlu Elçileri onlara "Gökleri ve yeri var eden Allah hakkında kuşku ha?" dediler; "O sizi günahlarınızdan arındırıp bağışlamaya ve sizin hak ettiğiniz cezayı belirli bir süre erteleyerek, sizleri tevbe etmeye çağırıyor. Onlar şöyle cevapladılar "Siz de bizim gibi ölümlü bir insandan başkası değilsiniz. Siz bizi babalarımızın öteden beri tapa geldiği şeylerden vazgeçirmek istiyorsunuz. Madem öyle, bize apaçık bir belge getirsenize!" Seyyid Kutub Peygamberleri, onlara Göklerin ve yerin yoktan varedicisi olan Allah hakkında şüphe olur mu hiç? O bazı günahlarınızı bağışlamak için sizi doğru yola çağırıyor, bu konuda size belirli bir sürenin sonuna kadar mühlet tanıyor» dediler. Süleyman Ateş Elçileri "Gökleri ve yeri yaratan Allâh hakkında şüphe edilir mi? O, sizin günâhlarınızdan bir kısmını bağışlamak ve sizi belirtilmiş bir süreye kadar ertelemek için sizi davet ediyor" dediler. Onlar "Siz de bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsiniz. Bizi, atalarımızın taptığından çevirmek istiyorsunuz. O halde bize açık bir delil getirin!" dediler. Süleymaniye Vakfı Elçiler de “Göklerin ve yerin yaratıcısı koyan Allah hakkında şüphe mi olur?” demişlerdi. O sizi, günahlarınızı örtmek ve o belirlenmiş ecelinize[*] kadar yaşatmak için çağırıyor.” Onlar ise “Siz de tıpkı bizim gibi bir insansınız, aslında atalarımızın kulluk ettiği şeyden bizi çevirmek istiyorsunuz, o halde bize boyun eğdirecek açık bir delil getirin” demişlerdi. [*] Bkz. En'am 6/2. Ayet dip notu Tefhim-ul Kuran Peygamberleri dedi ki Allah hakkında mı şüphe etmektesiniz ? O, gökleri ve yeri yaratandır; O, sizi, günahlarınızı bağışlamak için davet etmekte ve sizi adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir.» Dediler ki Siz, bizim benzerimiz olan birer beşerden başkası değilsiniz. Siz bizi, babalarımızın tapmakta olduklarından çevirip engellemek istemektesiniz, öyleyse bize apaçık olan ispatlayıcı bir delil getirin.» Yaşar Nuri Öztürk Resulleri dediler ki "Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında mı kuşku? O sizi, günahlarınızı afftetsin, belirli bir süreye kadar size zaman tanısın diye çağırıyor." Şöyle cevap verdiler "Siz de bizim gibi birer insandan başka şey değilsiniz. Atalarımızın kulluk ettiklerinden bizi yüz geri çevirmek istiyorsunuz. Hadi açık bir kanıt getirin bize!" 14-İBRÂHÎM 11. Ayet قَالَتْ لَهُمْ رُسُلُهُمْ إِن نَّحْنُ إِلاَّ بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ وَلَكِنَّ اللّهَ يَمُنُّ عَلَى مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ وَمَا كَانَ لَنَا أَن نَّأْتِيَكُم بِسُلْطَانٍ إِلاَّ بِإِذْنِ اللّهِ وَعلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ Kâlet lehum rusuluhum in nahnu illâ beşerun mislukum ve lâkinnallâhe yemunnu alâ men yeşâu min ibâdihî, ve mâ kâne lenâ en ne’tiyekum bi sultânin illâ bi iznillâhiznillâhi, ve alâllâhi felyetevekkelil mu’minûnmu’minûne. Bayraktar Bayraklı Peygamberleri onlara dediler ki “Evet, biz sizin gibi bir insandan başkası değiliz. Fakat Allah, nimetini kullarından dilediğine lütfeder. Allah'ın izni olmadan bizim size bir delil getirmemize imkân yoktur. Müminler ancak Allah'a dayansınlar.” Cemal Külünkoğlu Peygamberleri onlara dedi ki “Evet biz de sizin gibi sadece birer insanız. Fakat Allah peygamberlik nimetini kullarından dilediğine lütfeder. Allah'ın izni olmadan bizim size bir delil getirmemize imkân yoktur. İnananlar ancak Allah'a güvenirler.” Diyanet İşleri eski Peygamberleri onlara şöyle dedi 'Biz ancak sizin gibi birer insanız ama, Allah, kullarından dilediğine iyilikte bulunur. Allah'ın izni olmadıkça biz size delil getiremeyiz. İnananlar sadece Allah'a güvensin.' Diyanet Vakfi Peygamberleri onlara dediler ki Evet biz sizin gibi bir insandan başkası değiliz. Fakat Allah nimetini kullarından dilediğine lütfeder. Allah'ın izni olmadan bizim size bir delil getirmemize imkân yoktur. Müminler ancak Allah'a dayansınlar.» Edip Yüksel Elçileri ise kendilerine şöyle dediler “Biz, elbette sizin gibi birer insanız. Ancak, ALLAH, kullarından dilediğini seçerek ona lütufta bulunur. ALLAH’ın izni olmadan size bir yetki belgesi getirmemiz olanaksızdır. Gerçeği onaylayanlar ALLAH’a güvenmeli.“ Elmalılı Hamdi Yazır Resulleri onlara evet, dediler biz, sizin gibi bir beşerden başka bir şey değiliz ve lâkin Allah kullarından dilediğine nı'metini ihsan buyurur ve Allâhın izni olmadıkça size bir sülta ve bürhan getirmek bizim haddimiz değildir, ve hep Allaha tevekkül etmelidir onun için mü'minler Muhammed Esed Elçileri onlara "Doğru, biz de sizler gibi sadece ölümlü kimseleriz" diye cevap verdiler, "ama işte Allah nimetini kullarından dilediğine bahşeder. Ayrıca, Allah'ın izni olmadıkça, görevimiz hakkında bir delil getirmek bizim harcımız değildir. Bu hususta inananlar yalnızca Allah'a güvenmelidirler. Mustafa İslamoğlu Peygamberleri onlara şöyle cevap verdi "Evet, biz de yalnızca sizin gibi ölümlü birer insanız, ama Allah kullarından dilediği kimseyi de nimetlendirir; üstelik Allah'ın izni olmaksızın size bu konuda mucizevi güçte bir belge sunmak da bizim üstümüze vazife değildir. Ne ki yürekten inananlar yalnızca Allah'a güvenip dayanmalıdırlar. Seyyid Kutub Peygamberleri onlara dediler ki, Evet biz de sizin gibi birer insanız, fakat Allah dilediği kuluna bağışta bulunur. Allah'ın izni olmadıkça biz size mucize gösteremeyiz. Mü'minler sırf Allah'a dayanmalıdır. Süleyman Ateş Elçileri onlara dediler ki "Evet biz de sizin gibi insandan başka bir şey değiliz. Fakat Allâh, kullarından dilediğine lutfeder. Allâh'ın izni olmadan biz size delil getiremeyiz. İnananlar, Allah'a dayansınlar." Süleymaniye Vakfı Elçileri onlara dedi ki “Doğru, biz de tıpkı sizin gibi bir insanız. Ama Allah, tercih ettiği kuluna iyilikte bulunur. Allah’ın izni olmadan size boyun eğdirecek bir delil getirmek bizim elimizde değildir. Müminler, yalnız Allah’a güvenip dayansınlar. Tefhim-ul Kuran Peygamberleri onlara dedi ki Doğrusu biz, sizin gibi yalnızca bir beşeriz, ancak Allah kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah'ın izni olmaksızın size bir delil getirmemiz bizim için olacak şey değil. Mü'minler, ancak Allah'a tevekkül etmelidirler.» Yaşar Nuri Öztürk Resulleri onlara dediler ki "Biz de sadece sizin gibi birer insanız, fakat Allah, kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah'ın izni olmadan bizim size bir kanıt getirmemiz haddimize değil. İnananlar yalnız Allah'a dayanıp güvensinler."

elif lam ra kitabun enzelna